Din eğitimi her yüzyılda önemli olmuştur. Tarihin derinliklerine bakıldığında dini öğretilerin doğru zamanda, doğru yöntemlerle ve doğru kişiler tarafından öğretildiğinde insanlığın gelişimine ve mutluluğuna büyük katkılar sağladığı ortak kanıdır. Tersi düşünüldüğünde ise ne kadar büyük felaketler yaşattığı insanlığın acı tecrübesidir. Haçlı seferleri, yüz yıl savaşları, mezhep savaşları vb. bunun en tipik örneklerindendir.
Özellikle son on yılda FETÖ, DAİŞ, Boko Haram gibi örgütler küresel oyuncuların çirkin emelleri sonucu ortaya çıkmıştır. Yanlış öğretilerle Müslüman çocuklar kandırılmış ve küresel aktörlerin taşüronları haline getirilmiştir.
Bu nedenle din eğitimi doğru yöntemlerle, doğru kişiler tarafından verilmelidir. İmam hatip liseleri açıldığı günden itibaren din eğitimi noktasında önemli başarılar elde edilmiştir. 28 Şubat sürecinde bu başarı küresel oyuncular tarafından fark edilmiş, sözüm ona bizim aklı evvel, aydın sivil ve askeri cuntacılar eli ile kapanma noktasına getirilmiştir.
Ak Parti döneminde imam hatip liselerinin önünün açılması ve eski misyonuna kavuşması için yoğun çaba harcanmış ve önündeki engeller kaldırılmıştır. Ne var ki her şeyin sayıda aranması, ben daha çok açtım yaygarası ve yaşanan yetki karmaşası büyük bir nitelik sorununa neden olmuştur. İmam hatip liseleri, en düşük puanla öğrenci alan okullar konumunda olduğu gibi TEOG puanına göre istenmeyerek yerleşilen okullar haline gelmiştir.
İmam hatip liseleri doğrudan yüksek öğretim programına öğrenci hazırlayan okullardır. Bu nedenle fen, sosyal bilimler ve anadolu liseleri ile kıyaslanmalıdır. 81 ilin 2016 TEOG puanları incelendiğinde ilk beş sıra da imam hatip lisesi bulunmamaktadır. Son sıraların ise tamamına yakını imam hatip liseleridir.
Bu durum bize daha üç beş yıl önce kaldırılan genel liseleri hatırlatmaktadır. Hiçbir yere yerleşemeyen öğrenciler yıllarca genel liseler de sistem içinde tutulmuştur. Mezuniyet sonrası mesleği olmayan, üniversite kazanamayan ve şimdi halim ne olacak diyen umutsuz ve mutsuz gençlerin durumunu hatırlatmaktadır. Maalesef imam hatip lisesi öğrencilerini böyle bir tehlike beklemektedir.
İmam hatip liseleri ile ilgili başarısız bir tablo bulunmaktadır. Öyle kolay düzelecek gibi de görünmemektedir.Bu başarısızlığın faturası bürokrasiye mi, siyasete mi, yoksa sivil toplum kuruluşlarına mı kesilmelidir? Bize öyle geliyor ki milli eğitimin daha önceki başarısızlıkları haksız yere kime fatura edildi ise yine onlara kesilecektir. Yani biz değerli okul yöneticisi ve öğretmenlere …