Kus Bin Saide meşhur hitabında “her yeni eskir, her doğan ölür” ikazında bulunuyordu.
Evet, her şeyin bir sonu olduğu gibi Ak Parti iktidarının da bir sonu var. Bu son da elbette gelecek. Ancak şu an tartışılan bu son’un ne zaman geleceğidir.
Bir kısım güçler bu sonu erkenden getirmek için sırasıyla gezi, paralel, terör üçlüsünü sırasıyla sahneye koyadursun. Biz kendi cephemizden Ak Parti’nin gidişatını ve akıbetini değerlendirelim.
Her seçimde oyunu arttırıp iktidarda kalan Ak Parti oyun dışına artık sandık dışı yöntemlerle itilmek isteniyor.
Ak Parti ise bütün hücumları halkın desteği ile bertaraf edip yola devam ediyor. Görünen o ki halk daha uzun süre Ak Parti’nin destekçisi olmaya devam edecek.
Ama ne kadar?
Buna açıkçası net bir cevap vermek mümkün değil. Ancak ben size Japonya’daki Liberal Demokrat Parti iktidarını hatırlatacağım.
Liberal Demokrat Parti tam elli beş yıl iktidarını sürdürmüştü.
Biliyorum bunu hatırlatmam Ak Parti düşmanlarını sinirlendirecek. Ama ne yaparsınız ki Türkiye’de de böyle bir durum görülecek gibi.
Bunun birçok değişik sebebi olsa da en temel unsur olarak şunu gösterebiliriz.
Ak Parti kendisini destekleyen geniş halk kitleleriyle çok derin bir bağ kurdu.
Lider Erdoğan öyle bir pozisyon meydana getirdi ki kendisinin, Ak Parti’nin ve Türkiye’nin kaderini birbirine sarmalayıp ortak ve tek unsur meydana getirdi. Sanırım Erdoğan’ın asıl başarısı burada yatıyor. Ülkenin kaderi ile kendi kaderini bir araya getirip birleştirdi.
Bu yüzden Erdoğan’a yönelik her hareket Türkiye’ye yönelik bir taarruz olarak adlandırılıyor. Açıkçası bu görüş pek de haksız sayılmaz. Çünkü Erdoğan halkın beklentilerinin somutlaşmış hali durumuna geldi.
Erdoğan kendisinden önceki beğenilen, desteklenen liderlerden farklı bir duruş sergiledi.
Daha önce halkın gönül verdiği liderler üzerlerine gelindiğinde şu iki yoldan birini seçiyorlardı:
Ya bırakıp kaçmak yani kendisini karşıdakilerin insafına terk etmek ya da sisteme taviz verip derin güçlere tabii olmak. Yani iktidar olmak ama muktedir olmayı bırakmak.
Erdoğan bir üçüncü yolu denedi.
Halkın desteğini alıp direnmek .
Daha önceleri liderlerinden böyle bir dik duruş görmeyen geniş halk kitleleri Erdoğan’ı bu yüzden sevdi. Bu yüzden gezide de paralel saldırıda da Erdoğan’ın arkasında durdu. Ezilen kesim ilk kez direnildiğinde başarılabileceğini Erdoğan sayesinde gördü.
Halkın desteğini alarak halkın taleplerini de yerine getiren Ak Parti görünen o ki daha uzun yıllar ülkede söz sahibi olmaya devam edecek.
Muhalefet partilerinin haline bakılınca bu durum daha da netleşiyor. Ne MHP ne CHP bir alternatif olacak potansiyele sahip.
Bu partilerin destekleyicileri bile memleketi yönetecek aklın kendi ekiplerinde olmadığını biliyor.
Eğer öyle bir ihtimal görselerdi Ak Parti’yi geziyle paralelle veya teröre destek vermekle değil sandıkla yenmeye çalışırlardı.
Böyle bir muhalefet olduğu müddetçe biz Ak Parti için Japonya’daki elli beş yıl iktidarda kalan Liberal Demokrat Parti örneğini vermekte tereddüt etmeyiz.
21 Nisan 2016, 22:53
-
-
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Şenol Çam - 9 yıl önce
Çok ince bir yazı. Tarih yazacak... Doğru mu, yanlış mı ? Tarih yazacak yazmasına da, mahşer de nasıl okunur Allah'u aglem...ila ahiril ayeh...
Irfan - 9 yıl önce
II.II.ABDULHAMİT dönemi mi yaşıyoruz
Şenol Çam - 9 yıl önce
Edilenlerden biri olarak ezilen kardeşlerinin ezik işler yapmamasını öylesine isterdim ki... VAllahi a'lem...
Şenol Çam - 9 yıl önce
Edilenlerden biri olarak ezilen kardeşlerimin ezik işler yapmamasını öylesine isterdim ki... VAllahi a'lem...