Abbas Sayar’ın klasik eseri Yılkı Atı adlı romanda, yaşlandıkları için kış aylarında masrafından kaçınmak amacıyla doğaya bırakılan, doğanın zorlu sınavını verebildiğinde yeniden yakalanan atlar anlatılır.
Bu atlar, kışın soğuğu ve kurtlarla mücadele ederek hayatta kalma savaşı verir. Başarılı olan az sayıdaki yılkılıklar bu işin ticaretini yapanlarca yakalanıp eski sahiplerine tekrar satılır.
Bu, Anadolu’daki eski bir gelenektir. Bazı bölgelerde halen devam ettiği bilinir. Anadolu’daki yoksulluğu göstermesi açısından önemli bir örnek kabul edilir.
Köylünün kışın kendisine bir katkı sağlamayan atların bakımını üstlenecek bir gücü yoktur. Köylü , çaresiz ve istemeyerek çetin doğa şartlarına atını bırakır. Bu zamana kadar işini yapıp barınak, beslenme ve güvenlik problemlerini yaşamayan yılkılık atları artık büyük bir mücadele beklemektedir.
Ak Parti’nin üç dönem kuralına takılan bazı isimleri bana bu romandaki yılkılıkları hatırlattı.
Şu an için üç dönem kuralının bazı kişilere uygulanmadığını biliyoruz.
Ancak siyasette yenilenme ve değişim amacıyla elliye yakın isme bu kural uygulandı.
Bu kuralın uygulandığı birçok siyasetçi uzun yıllardır siyasetin merkezindeydi. Hep güçlü ve makam sahibi idiler. Ancak şu an görevlerine hiç olmazsa bir dönem ara vermek zorundalar.
Artık hayatlarında kırmızı plaka , patlayan flaşlar, uzatılan mikrofonlar, kendisiyle aynı fotoğraf karesine girmek için can atıp birbirini iten kişiler yok.
Ülke ve Ak Parti için hayati öneme sahip 1 Kasım seçimlerinde bu dönemde aday yapılmayan siyasetçilerin tavrını toplum ve tarih derin hafızasına mutlaka kaydedecektir.
İçlerinde –Yılkı Atı romanındaki atlarda olduğu gibi- bu boş geçirecekleri dönemde kurda kuşa yem olacaklar da vardır. Ama bu zorlu ve gözden uzak dönemi metanetle karşılayıp sabredenlerin, ülkesi ve partisi için yine aşkla, şevkle çalışanların siyaset sahnesinde yeniden görev alabileceklerini biliyoruz.
Yalnızca bir dönemlik boşluğu kabullenemeyip giderken eski yol arkadaşlarına çatıp benden sonra tufan deyip nefsini öne geçirenler bu sınavı başarıyla veremeyenlerdir. Kişiler geçici davalar kalıcıdır. Dava hiç kimse ile daim değildir.
Bu toprakların asıl sahibi olan geniş halk kitleleri için bir güvence olan Ak Parti’nin siyaseten ‘yılkı’lık olmaması gerekiyor. Bunun için yeniden aday gösterilmeyenler de çalışmalı.
Aday sıralamadaki yerini beğenmeyen kişiler de gayret etmeli.
Listeye hiç giremeyen aday adayları da adaymış gibi koşturmalı.
İstediği kişiyi aday listelerinde göremeyenler de gerekeni yapmalı.
Ve belki de en önemlisi Ak Parti döneminde kendisini ve değerlerini ifade edebilme, inandığı gibi yaşama hürriyetine sahip olanlar da üzerlerine düşeni yapmalıdır.