Ümitsiz değilim; ama ilk kez karamsarım.
“Yoklukla sınandık kazandık, varlıkla sınandık kaybettik.”
Bu sözü bilirim.
Ama bu ifade hiç bu kadar yaşanmışlık taşımıyordu. Büyük hayallerimiz vardı. Ve bu hayaller hiç de kendi bireysel menfaatlerimiz için değildi. Hep bu topluma dairdi.
Allah’ın bize emrettiği evrensel kuralları toplum yaşamına uygulamaktı amacımız.
Öyle değil mi?
Milli görüş geleneğinden gelen, İslamcı idealist kişilerdik. Hepimizin yaşamı eşsiz fedakârlıklarla doluydu. Bizim için bir mitinge gitmek bile cihattı.
Bırakın, yedi haziranda yüzde kırk alınca üzülmeyi, 16 Nisan’da yüzde elli bir alınca fark atamayışımıza hırslanmamızı; yüzde altı aldığımızda bile gururlanırdık.
Unuttuk mu İsmet Özel’in “bize yüzde altı derler” yazısını.
Allah insana istediğini verir ama layık olmazsa geri alır.
Şimdi iktidar nimeti bizde ya da bizimkilerdedir. Ama farkında mısınız bir şeyler eksik? Hem maddi hem de manevi manada olması gerekenin tam olarak olmadığını görüyoruz. Bunu referandumda gördük.
Kıvırmayalım.
Güç bizdeydi.
İktidar elimizdeydi.
Kendi medyamız vardı.
İnsan gücümüz teşkilatlar ve belediyeler sayesinde muazzamdı.
Erdoğan gibi bir dünya liderimiz vardı.
İlaveten MHP bizden yanaydı.
BBP ve doğudaki Kürtler de bize destek çıktı.
Terör örgütlerinin bize karşı çıktığını, bizi istemediğini halka gayet güzel anlatmıştık.
Ancak 15 Temmuz’da sokağa çıkanların bile tamamını EVET vermeye ikna edemedik.
Ne oldu?
Ak Parti’nin en iyi yaptığı şey siyasette boş alan bırakmamaktı. Farkında mısınız, şimdi bir boşluktan bahsediyorlar. Bizi devirebileceklerini düşünüyorlar.
Acı olan ise bu düşüncelerinde –eğer gerekli tedbirler alınmazsa- haklı çıkma ihtimalleri var.
Topluma yol göstermesi, ışık olması gereken kelli felli kalemler bile bütün gayretlerini “ben daha fazla Reisçiyim” demek için harcıyorlar.
Davadan yük alan değil de davaya yük olan konumundalar.
Açık olalım.
Bir futbolcu sahada koştururken acaba teknik direktörüm beni beğeniyor mu diye sürekli hocasına bakarsa iş yapamaz. Ya da onun yaptığına iş denmez.
Savaşta emir alan asker görevini yerine getirirken devamlı komutanının gözüne bakıp takdir bekliyorsa iyi savaşamaz.
Sizlerin tek amacı birilerinin duymak isteyeceği şeyleri söylemek olmamalı. Sorumluluk almalı ve gerçeği “dümdük” söylemelisiniz, söylemeliyiz.
Halk siyasetteki Fetöcülerin de temizlenmesini- haklı bir şekilde -bekliyor artık.
Yoksa sonumuz ANAP gibi değil, ondan daha beter olur. Çünkü ANAP’tan memnuniyetsizlik, şikâyet vardı ama kimse onlara intikam duyguları beslemiyordu.
Biz öyle değiliz.
Biz temel bazı haklarımızı alırken statüko odaklarının canını çok fena acıttık. İyi de ettik. Ancak gerekli temizliği yapamazsak işte o zaman yolun sonudur.
“içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme Allah’ım.”
Fitneyi içimizdeki kelli felli adamlar çıkarıyor tabanda peşlerine takılıyor daha referandum akşamı sunuçlar açıklanma aşamasında sosyal medyada kendi adamlarımıza ve mhp ye yüklendiler halbuki getirdiğimiz sistem birlik beraberlik olmamızı zorunlu kılıyor reise şirin görüneyim derken reis le eski arkadaşlarının arası arası bozuksa ki ben tahmin etmiyorum düzeltmeye çalışmaları gerekirken chp nin değirmenine su taşıyorlar
Tavsiyem teşkilat mensupları her salı akit tv de şivki yılmaz ı seyretmeli
Özü budur...