Geçtiğimiz günlerde güneydoğudaki olaylarda devleti suçlayan bir bildiri yayımlayan 1128 akademisyene HAKAD (Hür Akademisyenleri Derneği) üyelerinden karşı bildiri geldi. Bildirinin detayı haberimizde.
Geçtiğimiz günlerde 1128 akademisyen güneydoğuda yaşanan olaylarda devleti suçlayan bir üslup ile bildiri yayımlamış ve dikkatleri üzerlerine çekmişti. Güneydoğuda yaşanan terör olaylarında devlete karşı bir tavır takınan ancak bildiri içerisinde terörü, PKK'yı kötüleyen hiçbir sözün bulunmaması üzerine HAKAD üyesi akademisyenler de karşı bildiri yayımladı. Şu an bildiriye imza atanların sayısı 767'yi gösteriyor. Ancak ilerleyen günlerde bu sayının daha da yükselmesi bekleniyor.
İşte HAKAD bildirisinin tam metni:
Halkın umutlarını kazdıkları terör çukurlarına gömenleri reddediyoruz!
Türkiye aylardır süren vahşi bir terörle karşı karşıya bulunmaktadır. PKK, DAEŞ, FETÖ gibi terör örgütleri uluslararası güçlerin vekalet savaşlarını yürütmekte; huzur ve barışı bozmaktadır. Son aylarda PKK başta olmak üzere terör örgütleri tarafından ülkemizin doğusunda bazı il merkezlerinde ve ilçelerinde gerçekleştirilen terör eylemleri, hiçbir insani ve ahlaki değer tanımamaktadır. İlçe, mahalle ve sokakları mayınlı çukurlarla ayırmaya çalışan terör örgütü, şehirleri cehenneme çevirerek barış ortamını ve kamu güvenliğini yok etmek istemektedir. Terör örgütleri ülkemizin doğusunda sokak ortasına kurduğu barikatlarla ve silahlı çeteleriyle Kürt vatandaşlarımız başta olmak üzere bölgede yaşayan tüm insanların en temel hakkını, yani yaşama hakkını tehdit etmektedir.
Haraç alma, talan, uyuşturucu, insan ticareti, çocuk kaçırma, tehdit, şiddet ve yargısız infazda sınır tanımayan terör örgütleri yöre insanlarının sokak, park ve caddelerine çukurlar kazıp bombalar döşeyerek şehrin temel yaşam alanlarını ölüm tuzaklarına dönüştürmektedir. İdeolojik amaçları uğruna insanların evlerine tehditle, zorla giren bu kanlı terör örgüt uzantıları yöredeki cami, hastane ve okul binaları başta olmak üzere ambulans ve itfaiye gibi tüm kamu hizmet araçlarına saldırarak bölgeyi yaşanmaz hale getirmektedir. Bugüne kadar uluslararası ve ulusal hukuku yok sayarak 200 binden fazla insanın göç etmesine, on binlerce esnafın iflas etmesine ve sayısız faili meçhul cinayetin işlenmesine neden olan terör örgütleri, halktan istediği desteği görememenin hıncıyla saldırılarını daha da arttırmakta ve bu durum da istenmeyen göçlere yol açmaktadır.
Terör, sadece insanlığı değil gerçeği de katletmektedir. Kamuoyunda meşru bir zemin elde etmek için ideolojik ve siyasal çıkarları kesişen bütün kesimleri harekete geçiren örgütler, servis ettikleri uydurma haberlerle ve yaptıkları kara propaganda ile tam bir algı operasyonu yürütmektedir. Terörü eleştirmek yerine barış ve huzuru sağlamak adına alınan güvenlik önlemlerini eleştirmek aymazlıktır. Bu çerçevede hiçbir toplumsal tabanı olmayan kimi grupların yaptıkları açıklamalar, halkın talep ve beklentilerinden çok terör örgütlerinin hedeflerine hizmet etmekte ve Türkiye’yi uluslararası arenada mahkûm etmeyi amaçlamaktadır.
Siyasal, meşru, demokratik kanallar varken silahlı terörü tercih edenlerin art niyetli oldukları ve bu ülkenin kardeşliğine kastettikleri açıktır. Umut dolu bir gelecek için öncelikle terör örgütlerinin başta mayınlı çukurlar olmak üzere, bütün silahlarını, eylemlerini, bombalı tuzaklarını derhal ve ön koşulsuz olarak bırakması gerekmektedir.
Barış ve huzurun sağlanması için terörle mücadelenin sonuna kadar sürdürülmesi gerektiği şeklindeki inancımızı kamuoyuyla paylaşmaktayız. Akademisyen olmanın onur ve şerefi öncelikle teröre karşı evrensel değerleri savunmaktan geçmektedir. İnsanca ve özgürce yaşayabilmek için terörle bütüncül şekilde mücadele edilmeli, makro düzeyde terörü oluşturan sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarla mücadele edilirken mikro düzeyde de sadece teröriste değil kamu görevlileri de dahil teröre destek verenlere karşı önlemler alınması gerekmektedir.
Tek parti zihniyeti ve darbe anayasalarının bize miras bıraktığı toplumsal sorunların çözümü için kadim geleneklerimizi ve toplumsal mutabakatı önceleyen; barışı sağlayacak ve önümüzü açacak kuşatıcı yeni bir anayasa ihtiyacı kaçınılmazdır. Akademisyenler olarak bizler bu konuda her türlü sorumluluğu şimdiye kadar aldığımız gibi bundan sonra da katkı sağlamaya hazırız. Bölgenin normalleşmesi için halkın yaraları sarılarak can, mal, namus ve inanç emniyeti sağlanması adına başlatılmış olan toplumsal seferberlik önem arzetmektedir. PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerini ve destekçilerini lanetlerken; yaşanan sorunların giderilmesi ve halkın yaralarının sarılması için üzerimize düşen sorumluluğun bilincinde olduğumuzu bildiririz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Bildiriyi imzalamak için tıklayınız.