AKLIMIZI İYİCE KULLANMAZSAK!


Ulusal Güvenlik Konseyi

Ulusal Güvenlik Konseyi

15 Aralık 2020, 15:32

AKLIMIZI İYİCE KULLANMAZSAK!

Cenabı Allah, insanoğlunu, varlıkların en şereflisi olarak yaratmış, bu şerefe layık varlık olabilmeyi sağlamak amacıyla da, insan tarafından uyulması gereken birçok kurallar koymuştur. İnsanoğlunun bu kurallara uyup uymaması hususunu da, insanın kendi hür ve özgür iradesine tabi kılmıştır.
Kurallara uyan ve uymayan insanlar için de, çeşitli mükâfatlar ve cezalar öngörmüş ve netice de, sevap ve günah ilkesini getirmiş, sevap işleyenler için cenneti, günah işleyenler için de, cehennemi yarattığını bildirmiştir.
Kurallara aykırı olarak hareket eden, yap denileni yapmayan, yapma denileni yapan insanlar içinse, hem dünya da ve hem de ahrette uygulanması gerekli cezaları öngörmüştür.
Gerek ferdi ve gerekse toplum halinde, dünyada cezalandırılması öngörülen insanların musibet, bela ve zulümle cezalandırılmaları esas alınmıştır. ( ŞURA / 30, ENFAL / 53, YUNUS / 44, NİSA / 40, BAKARA / 57, TEVBE / 70, ANKEBUT / 40, RUM / 9 ) Bunun dışında yarıca, üzerlerinde bulunan nimetlerin alınması, düşmanlarının galip gelmesi, kıtlık ve kuraklık olması, mahsullerin afetlerle yok edilmesi, hastalık, yangın, deprem, yel ve sel gibi belalara duçar kalınması da, öngörülmüştür.
Dünya da iken cezaya çaptırılmamak için, günah ( suç ) işlememek gerektir. Çünkü suç işlemeyene ceza verilmez. Yoldan çıkmayan çamura batmaz. O zaman da, günahı olmayan kişilere de, kâfirler musallat olamaz.
İnsanoğlunu musibet ve belalara götüren sebepler bellidir. Her Müslüman’ın bunları bilip, Allah’ın azap ve gazabına sebep olan hadiselerden korunması gereklidir. ( NİSA / 79, TAHA / 124 ) Yani Allah’ın koyduğu meşru düzeni bozmayan kişi ya da toplumlar, hiçbir zaman musibet ve bela ile karşılaşmazlar.


Şurası da bir gerçek ki, Allah, herhangi bir kavime verdiği hali insanlar değiştirmedikçe, onlara verdiği nimet ve devleti değiştirmez. Onlar güzel hallerini çirkin hallere dönüştürürlerse, kendilerine verilen nimet kuvveti ellerinden alır. ( İBRAHİM / 7, RAD / 11, HUD / 116,117 )
Eğer ki, bir toplum, Allah’ın rızasını kaybetmişse, Allah, o toplumu helak ederek, yerine başka bir toplum getirebilir. ( MAİDE / 54, NİSA / 133, İBRAHİM / 13,14, MEARİC / 40, 41 )
Nitekim kurallara uymayan birçok toplumların batırıldığı da bildirilmektedir. ( ŞUARA / 173, 208, 209, YUNUS / 73, NEML/ 58, SAFFAT / 73,177, KAMER / 23, 33, 36, 41 ) Ayrıca, benzerlerinin getirileceğine de vurgu yapılmaktadır. ( VAKI / 60,61, YASİN / 8, MAİDE / 54 )
Bilinmesi gereken husus ise, Allah, hiçbir kişi ya da topluma zulmetmez, ancak kişiler ya da toplumlar zulmü kendileri hak ederler. ( YUNUS / 44, NİSA / 10, TEVBE / 70, ANKEBUT / 40, RUM / 9 )
Allah’ın, yoldan çıkmamış kullarına da, sınama ve deneme amacıyla musibet ve bela verebilmesi her zaman için mümkündür. Bunda ki hikmet ise, kulların şükür ve sabırlarını denemek içindir. ( BAKARA / 155, ALİ İMRAN / 186, MÜLMK / 2, TEGABÜN / 15, TEVBE / 55-58 ) Bu hususun ayırımın yapmak kulun kendi kendini muhakeme etmesi sonucuna bağlıdır.
Gerek kişiler, gerekse toplum olarak çeşitli cezalara çaptırılmamak için, Allah’ın ipine ( Kur’an’ı Kerim’e ) sımsıkı sarılmak, onun emirlerine göre hareket etmek gereklidir. ( ALİ İMRAN / 103, ZUHRUF / 43, ZARİYAT / 56 )
Dünyada iken cezalandırılmak istemiyorsak, Allah’ın verdiği aklı iyice kullanalım ve felaketlerden kurtulmuş olalım. Bunun için de, Kur’an’ı Kerim de anlatılan her türlü misali de dikkate alalım. ( İSRA / 89 ) bu misallerin ışığı altında, halen yeryüzünde vukua gelen afetleri buna göre değerlendirelim. Örneğin; mevsim değişiklikleri, ilkbahar ve sonbaharın devreden çıkartılması, direk olarak kıştan yaza, yazdan kış mevsimine girilmesi, yazın yazlığını, kışın da kışlığını tam manasıyla yapmaması, rahmet yerine afat yağması, sel, yel, deprem, kıtlık, kuraklık gibi afetlerin oluşması, toplumlar arasında iç isyan ve savaşların yapılması, ibret alınacak hususlardır.

Öyleyse Allah’ın hoşlanmadığı günahlardan sakınmamız gerektir. Bunun için de, içerisinde kul hakkı bulunan günahları işlemekten sakınalım. Yalan söylemeyelim, iftira atmayalım, dedikodu yapmayalım, hırsızlık etmeyelim, rüşvet yemeyelim. Suçsuz yere birisinin canına kıymayalım. Hülasa Allah’ın yap dediklerini yapalım, yapma dediklerini yapmayalım ki, Allah’ın sevdiği kullarından olalım ve azap ve şiddete maruz kalmayalım.
Böyle hareket etmeyip, başımıza buyruk hareket ettiğimiz takdirde, dünyada iken karşılaşacağımız bela ve musibetler muhakkak tecelli edecektir. Öyleyse aklımızı iyice kullanalım. Aksi hal kötü olayların oluşmasına engel olmayacak ve olayların vukuundan sonra söylenecek “ vah “ “ tüh” “ keşke “ sözleri hiçbir fayda vermeyecektir.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.