Atalarımız ne güzel söylemiş. “Delinin biri kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış!!!”
Durup dururken demeyeceğim çünkü 6 Aralık 2017, Osmanlı Devleti’nin Kudüs’ten çekildiği 6 Aralık 1917’nin yüzüncü yıldönümünde, ABD Başkanı Trump’a ne tür krizleri tetikleyeceği, bölgedeki durumu nasıl etkileyeceği ve siyasi sonuçlarının ne olacağı belki de çok ince hesaplar yapılarak Kudüs, İsrail’in başkenti ilan ettirildi.
Süleyman Tapınağı ve ağlama duvarı sizin için önemliyse, ilk kıblemiz olan Kudüs, biz Müslümanlar için de önemli. Sadece Osmanlı döneminde 400 yıl biz idare ettik orayı.
Hz İsa’nın çarmıha gerildiği Kıyamet Kilisesi Kudüs’ü Hıristiyanlar için de önemli kılıyorsa, Kainatın yaratılış sebebi olan Peygamber Efendimizin (SAV), Burak bineği ile Miraç’a çıktığı yer olduğundan bizim için de önemli.
Mesci-di Aksa, Hz Ömer Mescidi’nin bulunduğu, Mirac’a çıkmadan Peygamber Efendimizin (SAV) tüm peygamberlere imamlık yaptığı yer.
Yüzyıllar boyu İslam şehri olarak kalmış olan Kudüs, İslam Âleminin göz bebeği Mekke ve Medine’den sonra.
Büyük Sultan Selâhattin Eyyubi; Kudüs’ü fethedene kadar gülmemiş.
Sultan Abdülhamit Han, Osmanlı’nın tüm borçlarına karşılık istenilen Kudüs için; “Mekke, Allah’ın haremi, Medine, Peygamberin (SAV) haremi, Kudüs ise tüm Müslümanların haremi” diyerek elinin tersiyle itmiştir. Sırf bundan dolayı 33 yıllık padişahlığı dönemde tek kişi bile idam edilmemişken adı “kızıl sultana” çıkarılmış Ulu Hakan’ın!!!
Rahmetli Erbakan Hoca; “Kudüs coğrafi bir mesele değil, insani bir mesele” deyip hayatı boyunca Siyonistlere ve onların taşeronlarına karşı bizi uyarmıştır.
Yedi güzel adamdan biri olan Nuri Pakdil; “Yüreğimin yarısı Mekke, diğer yarısı Medine, Kudüs ise üzerine tül” diyerek naif bir şekilde Kudüs’ün önemini bize anlatmış.
Çağın soylusu ve Kudüs Şairi Mehmet Akif İNAN ise dizelerinde; “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde, Bir çocuk gibi ağlıyordu, Dayanamıyorum bu ayrılığa, Kucaklasın beni İslam diyordu.” şeklinde ifadesi ile ayrılığın bitirilmesini istiyordu.
Bizler Mescid-i Aksa’ya kavuşma hayalleri kurarken, birleri O’nu bizden tamamen koparmak istiyor.
ABD’ye ne oluyor da, kendisine ait olmayan mukaddes bir şehri, başka bir ülkenin başkenti ilan ediyor? O zaman biz de KUDÜS’Ü FİLİSTİN’İN BAŞKENTİ İLAN EDELİM.
Bu arada Hristiyanlık Âlemi, bu açıklamaya neden suskun? Bazı duyumlara göre Papa’nın çocuk istismarı ve sapkın ilişkiler ile ilgili görüntülerle tehdit edildiği ve bu yüzden sessiz kaldığı iddiaları mevcut.
Yahudiler; Süleyman Tapınağı’nı ortaya çıkarmak için Mescidi Aksa’yı yıkmayı düşünmektedir. Şeriatçı Yahudiler, Mescidi Aksa’yı karşıdan gören Zeytinlik Tepesi eteğine gömülmek için 1 milyon dolar gibi rakamları gözden çıkarmakta.
Yahudilerin nihai hedefi ise; Büyük İsrail yani, Allah’ın onlara Tevrat’ta vaat ettiğini iddia ettikleri Nil ile Fırat nehri arasındaki topraklara sahip olmak, yani “Arzu Mevdut”!!! Bunun için çocuklarını taa küçük yaştan itibaren şartlandırmakta, kısa ve uzun vadeli planlar yapmakta, ekonomi ile dünyayı yönetmekte, büyük ülke diye bildiğimiz ABD, İngiltere, Fransa, Almanya hatta Rusya’yı lobilerle yönetmektedir.
Bu amaçlarını gerçekleştirme noktasındaki engelleri hâkim güçler marifetiyle kaldırılmakta. Adeta taşlar bağlanmakta, itler salıverilmekte. Önce Osmanlı Devleti yıkıldı, Libya, Irak, Suriye parçalandı, Mısır’da zaten bizim çocuklar iş başında, Arabistan yönetiminin eli kolu bağlı. Ancak bir tek Türkiye, tüm hamlelere rağmen kontrol edilemedi, bölünemedi, işgal edilemedi. Orada dimdik duran bir lider var ve “Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir” diyor. “…Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır”
Peki biz Müslümanlar ne yapmalıyız?
1. Gençlerimizi iyi bir Müslüman olarak yetiştirmeliyiz.
2. Onlara ülkemizin ve İslam Âlemi’nin sorunlarını iyi öğretmeliyiz,
3. Bir kızıl elmamız olmalı, bunu da beşikteki bebekten ölüm döşeğindeki insanımıza kadar herkes özümsemeli,
4. Kalifiye ve eğitimli insanlarla; tarımdan sanayiye kadar her alanda üretmeli ve ekonomik olarak dışarıya bağımlı olmaktan çıkmalıyız, hatta başka ülkeleri ekonomik anlamda bize bağımlı hale getirmeliyiz,
5. Yabancı dili anadili gibi konuşan, özgüvenli, milli ve manevi değerleri özümsemiş, bu milletin has evladı ve bu dinin mensubu olmaktan gurur duyan bir nesil yetiştirmeliyiz,
6. Askeri ve siyasi alandan tutun, lobiciliğe kadar her alanda hâkim duruma gelmeliyiz. Oyunu kurallarına göre oynamalıyız.
7. Kısa vadede İsrail mallarını boykot, protesto ve yürüyüşlerle de uyuyan İslam Alemi’ni uyandırmalıyız. Gerisini dünya liderimiz zaten yapıyor.
Ben umutluyum, yapabiliriz. Çin seddi dibinde tacize uğrayan iki Müslümanın umudu olduğumuz o günler inşallah yakın. 15 Temmuz ülkemizin, 6 Aralık da İslam Alemi’nin diriliş günü olur inşaAllah
Duayla…
- - - - -