Hatırlıyorum da gençliğimde “Flaş flaş flaş.. Başbakanımız, ABD başkanı ile telefonda üççç da-ki-ka görüştü” anonsları olurdu televizyonlarda. Ne günlerdi o günler be!!!
Günümüzde ise bütün dünya liderleri yılda en az 4-5 defa ülkemize geliyor, Başkan Erdoğan ile eşit şartlarda görüşmeler yapıyor. Kendisi o ülkelere gidiyor, başka ülkelerde farklı toplantılarda görüşmeler yapıyor. Sürekli Türkiye’nin, İslam dünyasının ve tüm mazlum dünyanın tezlerini ısrarla, amasız fakatsız savunuyor.
Taraflı tarafsız herkesin saygısını kazanıyor. Birçok ülke başkanının liderimiz Erdoğan için hayranlıklarını belirten demeçlerini duyuyoruz. Sadece ülkemizdeki muhalefet ve Erdoğan düşmanları hariç herkes ona hakkını teslim ediyor.
ABD’nin farklı lideri Trump, Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde Suriye’den çekilme kararı alıyor ve daha telefonu kapatmadan çekilme emrini veriyor. Ortalık karışıyor. ABD’de savunma bakanı dahil birçok üst düzey yönetici istifa etti. Avrupa ülkeleri, dünya basını şokta. Genel kanı Erdoğan’ın diplomatik zaferi. Bizim muhalefetten ses yok. Aksine bazı sanatçı müsveddeleri O’nu demokrasi adına “ayağından sallandırmakla!” tehdit ediyor.
Suriye, terör meselesi, Rusya, İran, ekonomik sorunlar gibi birçok sorunun yanı sıra, 31 Mart seçimi için belediye başkanı adayı belirleme görevi de var. Orada da birçok kendini vazgeçilmez zannedenler var. Türlü takla atanlar, sızmaya çalışanlar, metal yorgunu olduğu gerekçesi ile kenara çekilenlerin yaptıkları var. Ya kardeşim dediği eski yol arkadaşının üst aklın bir araya getirdiği üç benzemeze “akıl hocalığı” yapması? Daha nelerrr nelerrr…
Peki ülkenin ana muhalefet lideri ne yapıyor bu arada? Seçim öncesi Almanya’da gizemli görüşmeler yapıp PKKseverler ile pozlar veriyor. Ülkeye dönüyor kırk takla atıyor. Bir yandan İP’le aleni ittifak, diğer yandan HDP ile gizli ittifak yapıyor. Ülkenin başkentine 90 küsür yıllık partide belediye başkan adayı bulamıyor. Yerine farklı fikirdeki birini 2. kez aday yapıyor. Bu arada Kılıçdaroğlu belediye başkan adayları ile ilgili bir şeye daha çok dikkat ediyor. Adayların Muharrem İnce gibi halkta karşılık bulup CHP genel başkanlığı için kendine rakip olmaması…
Birinin derdi, hükümeti yıkmak ve parti başkanlığını 10. seçimi de kaybetse korumak. Erdoğan’ın derdi ise; dünya düzenini değiştirmek, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerini gerçekleştirerek Yeniden Büyük Türkiye’yi inşa etmek. İşte aradaki fark tam da bu!!!
Bütün ümmetin duaları seninle Reis, asla yalnız yürümeyeceksin…