Bir Derdim Var Bin Dermana Değişmem


Fatih Ardıçlı

Fatih Ardıçlı

18 Kasım 2015, 12:30

Derman arardım derdime
Derdim bana derman imiş
Burhan arardım aslıma
Aslım bana burhan imiş
    Niyazi-i Mısri

    Yaşama gayeleri hedonizm üzerine kurulu bireyler olduk. Mutlu olmak adı altında türlü hazlar peşinde koşuyoruz küçüklü büyüklü. Hüzne, eleme, derde elimizden gelse hayatımızın hiçbir yerinde yer vermeyeceğiz. İç dünyamıza kulak kabartabilmek için, kendi iç sesimizi duyabilmek için bazen köşeye çekilip, yalnız kalıp düşünmemiz gerekiyor. Bayılarak okuduğumuz şiirleri ve edebi eserleri yazanların, ilham dedikleri olgunun, bir iç hesaplaşması, ruha yönelmek, kendini dinlemek, yaşadıklarını özümsemek olduğu aşikâr. Tıpkı onlar gibi bizde içimize çekilerek, kendi iç muhasebemizi yaparak yaşadıklarımızı daha iyi tefekkür edip, daha çok tecrübe çıkarabiliriz.

    Psikiyatri Profesörü Kemal Sayar  “Hüzün Hastalığı” isimli kitabında ; “ Melal içe doğru bir yolculuktur ve kişiyi zenginleştirir. Hüzün ve melali tedavi etseydik, bugün herhalde pek çok edebi şaheseri okuyamazdık. İnsanın yaşantılarında öğreneceği çok şey vardır. Hüzün bizi iç dünyamızın daha önce keşfetmediğimiz ayrıntılarıyla buluşturabilir. Onu bir misafir gibi kabul etmek gerekir. Misafir size yeni bir dünya getirir ve size bir şeyler katarak ayrılır. “ diyor. Bohem bir yaşam tarzından bahsetmiyorum. Sürekli her şeyin kötüye gideceğini düşünmeliyiz veya depresyona girmeye can atmalıyız gibi bir sav ileri sürmüyorum. Elbette içgüdüsel olarak tüm insanlar mutlu olmayı arzuluyordur ve gayet doğaldır bu. Sürekli mutlu olarak yaşamak mümkünmüş gibi, mutlak mutluluk halinin arayışının boş bir çaba olduğunu arada bir hatırlamalıyız. İçe dönmenin, hüzünlü olmanın da bize fayda sağlayacağını idrak etmeliyiz.

    Mevlana Hazretleri;  “ Ey aslı arayan! O zaman, şu esası bil: Derdi olan haberdar olmuştur.” diyor Mesnevi-i Şerifinde. Dünyada yaşama gayemiz kulluk ise ve kulluğumuzu yaparken varoluşsal sorgular yaparak yaşıyorsak hatta yaşamımızın çoğunu bu sorgularla geçiriyorsak yani, aslı arıyorsak, dert sahibi olmakla mutlu olmamız gerekmez mi?

    Hüzne ve melale uzak kalmaya çalışarak aslında kendimize kötülük yaptığımızı anlatmaya çalışıyorum. Kendimize yabancılaşıyoruz, mutluluk naraları atarken iç sesimizi duyamıyoruz. Bazen kendimizi dinlemeye, tecrübe edinmeye ihtiyacımız var. Mademki imtihan dünyasında yaşıyoruz ve herkes kendi âlemi içinde çeşitli imtihanlara tabi tutuluyor ve neticelerinde hüznü, elemi, kederi yaşıyor ve hissediyor. Bu hissiyatlardan çarçabuk kurtulmak istemek yerine biraz misafir etsek, biraz tefekkür etsek kendi adımıza daha yararlı bir iş yapmış oluruz. Derdi olan ve bu dertten haberdar olanlardan olmak ümidiyle…

Şah Hatayi’m muhabbete bakarım
Ben doluyum ben dolana akarım
Güzel pirim bir dert vermiş çekerim
Bir derdim var bin dermana değişmem

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Emre Koçanoğlu - 9 yıl önce
Allah kelamına güç versin. Güzel bi yazı.
Avatar
çetin - 9 yıl önce
ne derdin var kardeşim. bu dert değilki...
Avatar
Arif - 9 yıl önce
Derdi olamaya dert boş gelirmiş