Sevgili dostlar geçen yazımda başladığım günümüz eğitim sisteminde yaşanan sıkıntılar ile ilgili tespitlere devam ediyoruz.
Günümüz eğitim sisteminde "sınıfta kalma" olmadığı için tüm öğrenciler bir üst sınıfa çıkıyor. Bu uygulama sonucu;
1. Mevcut sınıfın derslerinde başarılı olamayan öğrenciler üst sınıfa geçiyor ve üst sınıfın seviyesini düşürüyor,
2. Başarısız öğrenci ödüllendiriliyor,
3. Başarılı öğrenci cezalandırılıyor
3.1. Seviyesinden daha düşük eğitim almak zorunda kalıyor,
3.2. Çalışan da sınıf geçiyor çalışmayan da fikri yerleşiyor kafasına ve güdülemesi azalıyor,
3.3. Sınıfta zihinsel olarak eşitlik, aynı zamanda disiplin sağlanamıyor,
4. Hedefsiz ve başarısız öğrenciler yüzünden öğretmen sınıfta hakimiyet kuramıyor, dersin önemli bir kısmı disiplini sağlamakla geçiyor,
5. Akademik yeteneği olmayan ancak başka el becerileri olan bu gençler akademik ortamda harcanıyor. Diğer taraftan sanayi ve küçük esnafta bu yeteneğini geliştirme, çırak olma fırsatını kaçırıyor. Esnaf çırak bulamamaktan şikâyetçi. Böyle giderse söküğümüzü dikecek terzi, musluğumuzun contasını değiştirecek sucu bulunamayacak.
6. Yeni neslin sanki hepsi ”beyaz yakalı” olacak, maalesef ailelerde bu konuda tam kararlı, ancak diğer taraftan küçük sanayi, hizmet kolu, zanaatkâr alanı tamamen boşalıyor. 10-20 yıl sonra bu alanda yetişmiş insan bulunamayacak. Bu konuda toplumu ve aileleri de eğitmek, bilinçlendirmek gerekmektedir. Sadece akademik başarı ve devlet memuru veya masa başı iş yapmak başarılı olmak, mutlu olmak değildir. Hayatta birçok iş kolu var ve bu iş kollarında da insanlara ihtiyaç var. Bu iş kollarında da insanlar mutlu, zengin ve refah seviyesi yüksek bir hayat sahibi olabilirler.
Ortaokuldan sonra sınavdaki başarılarına göre farklı lise seviyelerine geliyor öğrenciler. Bu aşamada eğitim gören, ancak normalde ortaokul seviyesinden bile düşük öğrenciler düz ve Anadolu liselerinde eğitim görüyorlar. Liseyi bir şekilde bitiyorlar ve üniversite sınavına giriyorlar. Kimi birkaç seferde kimi tek seferde 4 veya 2 yıllık üniversiteye yerleşiyor. Bazıları ise ya açık öğretime yerleşiyor, ya da açıkta kalıyor. Yaş 20-24 oluyor. Askere gidip gelme ve sonra hiçbir vasfı ve mesleği olmayan bireyler ortaya çıkıyor. Tüketim alışkanlığı (sigara, marka giyinme, marka telefon, eğlenme vs) üst seviyede ancak, bunları karşılayacak bir işleri, meslekleri, bir hasletleri yok. “Ağaç yaş iken eğilir” ve bu yaştan sonra meslek de öğrenemezler. Sürekli anne babanın eline bakan bir nesil. İşleri olmadığı için evlenemez, evlense de aileye bakamaz bir aile reisi. Anne ve babanın emekli maaşına göz diken çocuk, eş hatta torun. Halbuki ortaokul çağından itibaren yeteneğinin olduğu bir mesleğe yönlendirilmiş olsa (berber, kuaför, sıvacı, fayansçı, boyacı, tamirci, lastikçi, aşçı vs.) kendi nafakasını çıkarabilirdi.
(Devam edecek...)