Atasözlerimiz bir hazinedir adeta,düşüncemizi anlatmanın en kısa yoludur.’’İğneyi kendine Çuvaldızı başkasına batırmak.’’hata ve eksikleri başkalarında aramak ya da mesuliyetten kaçmak, eğitimde çığ misali artan sorunlarımızı çözer mi acaba?Halbuki eğitim sektörünün tüm paydaşları üzerlerine düşeni hakkıyla yerine getirse çözülemeyecek mesele kalmaz önümüzde…Aynaya da bakabiliriz,külahımızı da önümüze koyabiliriz.
Ben eğri oturup doğru kelamı tercih eden biriyim.Kitabın ortasından konuşmak,meramımı yekten ifade etmek bazı gönülleri kırsa da netice hasıl olur.Bizim işimiz vicdan işidir.vicdanı noksan olan bu mesleği derhal bırakmalıdır.Öğrenciyi sevmeyen veya sevemeyen kendini yıpratmaktan öteye geçemez.bu sevgiyi kal diliyle değil hal diliyle de göstermelidir bir öğretmen…Eğer sınıfında öğrencisiyle huzuru bulamıyorsa,o masum bakışlardaki parıltıyı göremiyorsa, bir kalbe dokunamıyorsa Kendi iç muhasebesini yapmalıdır.
Öğretmenler odası kısır siyasi tartışmaların,bitmeyen mali sıkıntıların,şikayetlerin ve seviyesiz sohbetlerin yeri olmamalı…Muhabbet ve saygı çemberinde daha iyiyi yakalamak için uğraşı alanı olmalı…
Önceliğimiz eğitim olmalı ki istikbalimiz aydınlık olsun.Sermayesi ve hammaddesi insan olan bu alanda ürünümüzün mükemmelliği için ter dökmeliyiz.Hayal kurmaktan korkmamalıyız ki hayatımız daha anlam yüklü ve gerçekçi olsun.İdeal sahibi olmalıyız ki aklı önceleyen bir karakterimiz olsun.
Sorun odaklı değil çözüm odaklı olmalıyız ki yıkıcı değil yapıcı olabilelim.Eleştirel yaklaşım sergilerken ‘’istemezük’’zihniyetinin şuursuz akımına kapılmayalım.
Bir şey üretemiyorsak eğitim adına, üretenlerin emeğine saygı duymalıyız.Şikayeti şüküre,sızlanmayı sabıra dönüştürürken sürü psikolojisinin taassubuna tutulmamalıyız…
Kendimizi geliştirmede aciz kalırken öğrenci gelişimi konusunda ahkam kesemeyiz.Kendi rol modelliğimizi gerçekleştiremiyorsak velileri nahak yere yeremeyiz.
Kendi çocuklarımıza gösterdiğimiz hassasiyeti öğrencilere göstermede cimri davranıyorsak vicdanımızın sesini duymuyoruz demektir.
Acıyı söyleyen dost misali gerçeklerin acılığını hissettirmek istiyorum meslektaşlarıma…Karşı mahalleden bir nazar atmak gerek mahallemize…malzeme vermemek gerek ham fikirli fırsatçı zihniyetlere…icra ettiğimiz kutsal mesleğin kıymetini bilmeli itibarımızı kimseye çiğnetmemeliyiz…
Bunun için çuvaldızı batırmalı ve hissettiğimiz acıyla daha sıkı sarılmalıyız ki işimize ‘’ÖĞRETMEN’’ kavramını hakettiği yere çıkartmalıyız.biz gerekeni yapmalıyız ki , yapmayanları duvara vururken haklı olmalıyız…
Doğru bildiğimiz yoldan şaşmamalı,geleceğimizin bizim ellerimizden çıkacağının idrakıyla ümitvar olmalı,azimkar olmalı,kanaatkar olmalıyız…
Gayret bizden,takdir Allah tan…vesselam…