Diyanet İşleri 2017 yılının ilk Cuma hutbesini yayımladı. Hutbe'nin konusu ne? Son günlerde yaşanan terör olayları ile ilgili güzel bir hutbe okunacak. Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa il il cuma namazı saatlerine haberimizden ulaşabilirsiniz.
Diyanet İşleri Başkanlığı 6 Ocak 2017 tarihli Cuma Hutbesi'ni yayımladı. Türkiye'de bulunan tüm camilerde cuma namazı öncesinde cemaate okunacak hutbenin konusu "Gün Teröre Karşı Yekvücut Olma Günüdür" olarak belirlendi. Son günlerde ülkemizde yaşanan terör olaylarında milletimizin bir olmasının önemine vurgu yapan Cuma Hutbesi'nin tamamına haberimizden ulaşabilirsiniz.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan hutbe tüm camilerde okutulacak.Müslümanlar her cuma günü öğlen namazında 2 rekatı farz olan cuma namazını cemaat ile kılar. Farz olan cuma namazından önce okunan cuma hutbesi, cami imamı tarafından cuma namazının 4 rekat sünneti kılındıktan sonra minberde cemaate okunur. 6 Ocak 2017 Cuma günü Tüm Türkiye genelinde "Gün Teröre Karşı Yekvücut Olma Günüdür" başlıklı Cuma hutbesi okunacak. Diyanet İşleri'nin her hafta Cuma namazı öncesi yayınladığı Cuma Hutbesi'nin orjinaline haberimizden ulaşabilirsiniz.
81 İl'in Cuma namazı Saatlerini öğrenmek için TIKLAYINIZ
Gün Teröre Karşı Yekvücut Olma Günüdür
Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Millet olarak yine hüzünlüyüz bugünlerde. Zira geçtiğimiz hafta İstanbul’da, dün de İzmir’de milletçe menfur terör saldırılarına maruz kaldık. Yitirdiğimiz masum canlarla yüreklerimiz bir kez daha yandı. Hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Milletimizin ve insanlık ailesinin başı sağolsun.
Aziz Kardeşlerim!
Bu minberlerden her zaman ifade edildiği gibi bizim inancımızda her insan saygındır. Her insanın hayat hakkı kutsaldır. Canı, malı, şeref ve haysiyeti dokunulmazdır. Ku’an-ı Kerim’de “…Kim, bir cana kıyarsa bütün insanları katletmiş gibidir.” buyurulmaktadır. Yüce dinimiz İslam’ın ana gayesi, insana hayat vermektir. Canı can kılmaktır. Cana can katmaktır.
Bilinmelidir ki; adı, yöntemi, zihniyeti, görünüşü farklı olsa da varlığımıza kast eden her türlü terörün gayesi aynıdır. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi zedelemektir. Birer zenginlik vesilesi olan farklılıklarımızla bir arada huzur içinde yaşama kültürümüzü yok etmektir. Terörün gayesi, kalplerimizi fitne ve fesadın, kin ve nefretin, şiddet ve husumetin karanlıklarına esir etmektir. Bizleri çatışma ve huzursuzluk girdabına sürüklemektir. Gücümüzü zayıflatmaktır. İstikbale dair ümitlerimizi tüketmektir.
Kardeşlerim!
İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçlerde Rabbimizin, Hucurât Suresinde bizlere öğrettiği ahlâki ilkelere ne kadar da muhtacız. Geliniz, bugünkü hutbemizde her biri altın değerindeki bu ilkelere hep birlikte kulak verelim:
Bu ilkelerden birincisi, فَتَبَيَّنُٓوا yani “araştırınız” emridir. Rabbimiz, “Ey iman edenler! Güvenilir olmayan biri size haber getirdiğinde o haberin doğruluğunu iyice araştırın.” buyurmaktadır. Bizlere gelen bir haberi araştırıp soruşturmadan, gerçekliğini tespit etmeden onu doğru kabul etmek bizleri yanlış sonuçlara götürebilir. Böyle bir tutum, istenmeyen durumlara, fitne ve fesada sebebiyet verebilir. Neticede yaptığımıza pişman oluruz.
Kardeşlerim!
İkinci ahlâkî ilke فَاَصْلِحُوا emriyle ıslah edici olmaktır. İnsanlar arasında yaşanan sorunları çözüme kavuşturmaktır. İfsat edici ve yıkıcı değil, yapıcı ve onarıcı; ayrıştırıcı ve bölücü değil, birleştirici ve bütünleştirici olmaktır. Kin, nefret ve şiddetin karanlıklarına karşı sevgi, muhabbet ve kardeşliğin gücünü el birliğiyle hâkim kılmaktır. Tefrika ve çatışmanın bataklığını hep birlikte kurutmaktır.
Üçüncü ahlaki ilke وَاَقْسِطُوا yani “adil olunuz” emriyle adaleti yüceltmektir. Hiçbir koşulda hak ve hukuktan, sadakat ve doğruluktan asla ayrılmamaktır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Hucurât Suresi’nin bize öğrettiği dördüncü ahlâkî ilke ise لَا يَسْخَرْ yani “alay etmeyiniz” emridir. Hiç kimseyi hor ve hakir görmemektir. Âdem ve Havva’nın çocukları olarak aynı özden yaratıldığımızı hiçbir zaman unutmamaktır.
Beşinci ahlaki ilke, وَلَا تَلْمِزُٓوا اَنْفُسَكُمْ emriyle birbirimizi karalamaktan kaçınmaktır. Küçük bir işaretle veya ima ile de olsa karşımızdakini rencide etmekten sakınmaktır. İnsan onur ve haysiyetini zedeleyecek her türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmaktır.
Altıncı ahlaki ilke, بِالْاَلْقَابِۜ وَلَا تَنَابَزُوا yani “Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayınız. Birbirinize lakap takmayınız” emridir. Zira tıpkı insanın kendisi gibi ismi, şerefi ve itibarı da saygıya layıktır, mükerremdir.
Aziz Kardeşlerim!
Hucurât Suresinin bize öğrettiği yedinci ahlaki ilke, اجْتَنِبُوا كَث۪يرًا مِنَ الظَّنِّۚ yani birbirimiz hakkında yerli yersiz zanda bulunmaktan kaçınmaktır. Çünkü insanlar hakkındaki zan, çoğu kez kişiyi yanıltır, günaha sevk eder. Yanlış anlaşılmalara, huzursuzluklara sebebiyet verir.
Sekizinci ahlaki ilke, وَلَا تَجَسَّسُوا emridir. Yani başkalarının kusurlarını, eksiklerini araştırmaktan sakınmaktır. Başkalarının mahrem hallerini ifşa etmeye kalkışmamaktır. Bize düşen asıl görevin kendi hata ve kusurlarımızı gidermek olduğunu unutmamaktır.
Dokuzuncu ahlaki ilke ise, بَعْضُكُمْ بَعْضًاۜ وَلَا يَغْتَبْ yani “Birbirinizin gıybetini yapmayınız. Birbirinizi arkadan çekiştirmeyiniz.” emridir. Zira bize düşen, yokluğunda dahi kardeşimizin hak ve hukukunu gözetmektir. Onun varlığını kendi varlığımız gibi görmektir. Haysiyetini kendi haysiyetimiz bilmektir.
Kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz, bizleri bu ilkelere riayet edenlerden eylesin. Bizleri Kur’an’ın ve Peygamberimizin ahlakı ile ahlaklananlardan eylesin. Rabbimiz, milletimizin birlik ve beraberliğine kast edenlere fırsat vermesin. Rabbimiz, mazlumların umudu olan ülkemize ve milletimize zeval vermesin.