Tekirdağ'da görev yapan din görevlileriyle bir araya gelen Görmez, ''Rahmet dini İslam başka dünyalarda bir korku unsuru haline getiriliyor. İslamofobi, beldeleri, şehirleri, yönetimleri, kalpleri işgal ediyor. Din emniyeti ortadan kalktığı zaman medeniyetin bekası mümkün değildir.'' dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Tekirdağ'da görev yapan din görevlileriyle bir araya geldi. Tekirdağ'da tarihi Orta Camiinde halka hutbe irad eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, namazın ardından Namık Kemal Üniversitesi konferans salonunda, bölgede görev yapan din görevlilerine hitap etti.
Sözlerine, “Hayatlarını, şehrin manevi hayatına adamış değerli din gönüllüsü kardeşlerim, bu buluşmalarımız birer muhasebe ve değerlendirme toplantılarıdır. Hizmetlerimizi yaparken sadece görev yaptığımız şehri değil, bütün insanlığı düşünerek hizmet planımızı yapmak zorundayız” diye başladı.
İslam’ın evrensel bir din olduğunu ve bu yüzden dini ve manevi hizmetleri planlarken insanlığın dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Başkan Görmez, şunları söyledi;
“Hizmetlerimizi yaparken insanlığın içinden geçtiği süreçleri dikkate almak durumundayız…”
Hayatlarını, şehrin manevi hayatına adamış değerli din gönüllüsü kardeşlerim, bütün illerde yaptığımız bu buluşmanın, bu toplantılarımızın en önemli sebebi, ortak tefekkür ve muhasebe toplantısı olmasıdır. Kendimizden, ilimizden, ülkemizden başlamadan önce insanlığın içinden geçtiği süreçleri dikkate almak durumundayız. Bizim dinimiz sadece belirli bir kavme, millete gelmiş bir din değildir. Bizim dinimiz evrenseldir. Bütün insanlığı, kainatı dikkate alarak hizmetlerimizi planlamak zorundayız. Bu açıdan baktığımızda her birimizin bu muhasebeleri yapmak mecburiyeti var. İnsanlığı, kainatı, coğrafyamızı, İslam alemini, ülkemizi, şehrimizi dikkate aldığımızda her din gönüllüsü kardeşimiz muhasebe yaparak kendini gözden geçirmek zorundadır. Zaman zaman bir araya gelerek ortak muhasebe ve değerlendirme yapmamız zorunluluk arz etmektedir.
“İslam dünyasında sadece can emniyeti değil, din emniyeti de tehdit altında…”
Son elli yıla baktığımızda en zor süreçlerden geçiyoruz. İslam dünyasında sadece can emniyeti değil, din emniyeti de tehdit altında. Sadece zorluklardan geçmiyoruz, kolaylıkları da kaybediyoruz. İslam kolaylık dinidir. Yeryüzündeki bütün kolaylıkların kaynağı İslam'dır. Biz onu kaybettiğimiz zaman zorlukların da üstesinden gelmeyi kaybederiz. Kolaylıkları kaybetmek üzereyiz. Sadece cehaletin coğrafyamızı kuşatması değil, ilim ve hikmeti tamamen kaybetme tehlikesiyle de karşı karşıyayız. Din emniyeti olmazsa can emniyeti de olmaz, nesil emniyeti de olmaz, mal emniyeti de olmaz, akıl emniyeti de olmaz. Coğrafyamızda sadece kan dökülmüyor. Aynı zamanda din emniyeti tehlike ve tehdit altında bunun farkında olmalıyız. Bir taraftan dinin genleriyle oynanıyor, şiddetle ve vahşetle özdeşleştiriliyor. Yeryüzüne merhameti, imanı, emanı getiren din, sadece şiddetle, savaşla, hukuksuzlukla, adaletsizlikle özdeşleştirilmiş vaziyettedir.
“Rahmet dini İslam, başka dünyalarda bir korku unsuru haline geliyor…”
Rahmet dini İslam başka dünyalarda bir korku unsuru haline getiriliyor. İslamofobi, beldeleri, şehirleri, yönetimleri, kalpleri işgal ediyor. Din emniyeti ortadan kalktığı zaman medeniyetin bekası mümkün değildir. Kimlikleri oluşturan unsurlar vardır. Dil, tarih, kültür... Ancak dinini kaybeden vatanını, medeniyetini, kültürünü, dilini de kaybediyor.
“Medeniyetimizin asıl mayasını oluşturan İslam'ı, din emniyetini kaybedersek, medeniyetimizi de kaybederiz…”
Endülüs sekiz asır Batı'nın kararmış ufkunu aydınlattı. Sadece İslami değil, matematik, astronomi, cebir, tabi ilimler, sosyal bilimler, felsefe gibi ilimlerde de en büyük ilim adamlarını yetiştiren büyük bir medeniyetti. Ancak bu sekiz asırlık medeniyet, sekiz asır sonra yerle yeksan oldu, hiçbir şey kalmadı o medeniyetten. Endülüs’ün yıkılması bizatihi dinden oldu. Dini parçalara ayırdılar, gruplara bölündüler, birbirleriyle kavga edip zaafa düştüler, zayıf düştüler. İlim ve hikmet yok oldu. Sonra da kendilerine merhamet etmeyen düşmanlar musallat oldu ve yok oldu o büyük medeniyet. Maveraünnehir medeniyeti, Afrika İslam medeniyeti yok oldu. Bu ülkenin tarih boyunca harcını karan, medeniyetimizin asıl mayasını oluşturan İslam'ı, din emniyetini kaybedersek, musibetimiz dinimizden olursa, dinimizi musibete dönüştürürsek biz de kaybederiz.
“Bütün insanlığın umut bağladığı bir ülkede hizmet ettiğimizin farkında olmalıyız…”
İslam coğrafyasından, İslam beldelerinden ateşler yükseliyor. Ümmetin ocağına ateşler düştü. Bütün insanlığın umut bağladığı bir ülkede hizmet ettiğimizin farkında olmalıyız. Büyük bir medeniyetin sahibi olduğumuzu unutmamalıyız. Bütün bu dünyayı dikkate alarak hizmetlerimizi yeniden planlamalıyız. Hep birlikte kendimizi ilim bakımından, bilgi bakımından gözden geçirmeliyiz. Mihrabın abidi, minberin alimi olmak zorundayız. İlmimizi amele dönüştürmeliyiz. ‘Fayda vermeyen ilimden Allah'a sığınırız’ diye dua ediyoruz. Fayda vermeyen ilim hayata yansımayan ilimdir. Gönül dünyamıza, kalbimize sahip çıkacağız.
Toplantıda Başkan Görmez’e İl Müftüsü İsmail İpek ve Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Şimşek de eşlik etti.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Tekirdağ’da son olarak Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Şimşek’i ziyaret ederek üniversitenin faaliyetleri hakkında bilgi aldı.