Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen 'Kutlu Doğum Haftası' ile ilgili özel bir programda Diyanet İşleri Başkanı Görmez konuşma yaptı. Görmez, "15 Temmuz’da milletçe yaşadığımız ihanet, işgal ve darbe teşebbüsü toplumsal güvenimizi sarstı. En zararlısı, en önemlisi de din güvenliğimiz yara aldı. Genç kuşaklarımızın dine olan, imana olan güveni sarsıldı. Yeniden Muhammed Mustafa’nın yeryüzüne getirdiği ve yerleştirmek istediği emanı hatırlamak zorundayız." dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, 'Kutlu Doğum Haftası' ile ilgili özel bir program yaptı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in katıldığı programda Kutlu Doğum Haftası'nın açılış töreni gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını Diyanet İşleri Başkanı Görmez yaptı.
Ankara Congresium’da yapılan ‘Hz. Peygamber ve Güven Toplumu’ temalı programda Görmez, "İçinde yaşadığımız dünyada toplumlar toplumlara güvenini kaybediyor. İnsan insana, komşu komşuya, arkadaş arkadaşa güvenini kaybetmeye başladı. Ülkeler ve dünya, güvenlik adına silah üretmeye devam ediyor" diye konuştu.
Görmez konuşmasına şu sözlerle devam etti:
Hz. Peygamber ve Güven Toplumu konusunu seçmemizin birinci sebebi, küresel ölçekte dünyanın güven kaybına uğramasıdır. İnsanlık ailesi olarak bir güven bunalımı yaşıyoruz. İnsan, insana güvenmemeye başladı. Dost dosta, kardeş kardeşe, akraba akrabaya, komşu komşuya, işçi işverene, çalışanlar birbirine güveni kaybetti. İnsanlık bu güven ihtiyacını karşılamak için olağanüstü yollara başvurmaya başladı.
Güvenlik sorununu çözmek için teknolojinin bütün imkânları seferber edilmeye başlandı. Korkunç silahlar üretiliyor güvenlik adına. Göz retinasını okuyan sistemler geliştiriliyor ama buna rağmen insanlar dünyanın güvenliğini sağlayamıyor. Buna rağmen insanlar emana ulaşamıyor. Çünkü gönül kalesinin güvenliğini sağlama almadan ülkeler güven bulmaz. Çünkü insan yüreğini emanete almadan, dünyanın, ülkelerin, beldelerin güvenliği sağlanamaz. Çünkü insan sağında ve solunda bulunan ilahi kameraları yok saydıkça, kameralarla insanların güvenliği sağlanamaz.
Kainat yaşanmaz hale getirildi
Tüm insanlığın ortak evi, ortak yurdu bir tehlike altındadır. Tabiatın tabiliği bozulmuş, insanların hırsları, tamahları, tutkuları, güç tutkusu, servet tutkusu, şehvet tutkusu kâinatı yaşanmaz hale getirmiştir. Bitkiler, canlılar âlemi, insanlığın güvensizliğinden zarara uğramıştır. Denizler, okyanuslar, akarsular, topraklar, kısaca beslendiğimiz gıdalar, içtiğimiz sular, teneffüs ettiğimiz hava kirlenmiş, çevre ve tabiat güvenliği kaybolmaya başlamıştır.
İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı akıtılmaya devam ediliyor
Bugün, ahlak ve hukuk tanımayan karanlık ve kuralsız savaşların pençesinde İslam coğrafyası tarumar edilmektedir. Şiddet ve terör, saldırı ve çatışmalar İslam coğrafyasını kan ve gözyaşına boğmuştur. Kültür ve medeniyetimizin bütün zenginlikleri yağmalanmış, şehirlerimiz harabeye çevrilmiştir. İslam beldeleri selamı kaybetti. Ahlak ve hukuk tanımayan savaşlar İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı akıtmaya devam ediyor. Terör ve şiddet iman yurtlarını, selam yurtlarını tarumar etti.
Din güvenliğimiz yara aldı
15 Temmuz’da milletçe yaşadığımız ihanet, işgal ve darbe teşebbüsü toplumsal güvenimizi sarstı. En zararlısı, en önemlisi de din güvenliğimiz yara aldı. Genç kuşaklarımızın dine olan, imana olan güveni sarsıldı. Yeniden Muhammed Mustafa’nın yeryüzüne getirdiği ve yerleştirmek istediği emanı hatırlamak zorundayız. Yeryüzünde güveni sağlamanın yolunun imandan ve adaletten geçtiğini ilan ediyor. Eman, iman olmadan olmaz.
Gerçek bir iman...
Bütün insanlık güvensizlik girdabına girdiğinin farkındadır. Ancak güveni nasıl yeniden inşa edebileceği konusunda yaşanan tereddütler söz konusudur. Çünkü güven konusu insanın içinden başlar, güven konusu insanın kalbinde, insanın nefsinde tesis edilemediği zaman imanla, eman arasındaki ilişkiyi kurulamadığı zaman güveni tesis etmek mümkün olmaz. İnsanın içini kemiren korkular, endişeler, gelecek korkusu, fakirlik korkusu, ölüm korkusu, makam, mevki, kaybetme korkusu, bütün bu korkular aynı zamanda insanı bir güvensizlik girdabına sevk eder. Bu korkuları gidermenin yolu gerçek emanı kalbe yerleştirmenin yolu gerçek bir imandır.
Hz. Peygamberin özlemi kameralarla gözlenen bir şehir değil vicdanlarla güvenliğin sağlandığı bir şehirdir. O nasıl bir güven toplumunu murad etti, bunu en güzel bir hadisinden anlıyoruz. Sevgili Peygamberimiz gelecekte İslam ümmetini nasıl bir güvenli toplum olacağını, olması gerektiğini şöyle hayal etti. Diyor ki Allah Resulü, ‘Bir gün bir kadın tek başına Hire’den, Hadramevt’ten çıkacak, tek başına devesine binecek, çölleri aşarak Kabetullah’a gelecek, Kabetullah’ı tavaf edecek, hac ibadetini ifa edecek ve yine tek başına hiçbir güven problemi yaşamadan devesine binerek, çölleri, dağları aşarak kendi beldesine, kendi evine güven içinde döneceği o günü özlüyorum’ buyuruyor. Sevgili Peygamberimiz, İslam ümmetinin nasıl bir güvenli dünya kurması gerektiğini de bu şekilde ifade buyurmuş olmaktadır.
Güvensizliğin, emanın kaybolmasının iki sebebi var
Yeryüzünde güven toplumunun neden inşa edilememesinin iki sebebini Yüce Rabbimiz bize açıkça ifade buyuruyor. 'Onlar ki iman ederler, ama imanlarına zulüm karıştırmazlar, onlara güven vardır. Ve onlar hidayet üzeredirler, onlar doğru yol üzeredirler’ Öyleyse güvensizliğin, emanın kaybolmasının iki sebebi var. İnançsızlık ve adaletsizlik. İnanca zulüm karıştırmak güveni de ortadan kaldırıyor. Onun için emanete riayet etmeyen kamil imana sahip olamaz. Ahde vefa göstermeyen kamil manada dindar olamaz buyurmuştur Allah Resulü.
Güvenilir olmanın şartı...
Gönül evimizin güvenliğini sağlama almadan ne şehirlerin güvenliğini ne de ülkelerin güvenliğini sağlayabiliriz. Yürek kalemizin emniyetini, emanını güvenliğini temin etmeden ne evlerimizin, ne hanelerimizin, ne de dünyamızın emniyetini ve emanını gerçekleştirebiliriz. İki omzumuzdaki kameraları görmeyen, Kiramen kâtibinin kaydettiklerinden habersiz olan insanı, güvenlik kameraları nasıl emin ve güvenlikli kılabilir? Emin olmanın yolu, güvenilir olmanın şartı Rabbimizin bütün emanetlerine sahip çıkmaktan geçer. İnsan büyük emanete sahip çıktıkça emin ve güvenilir insan olur. İnsan emanete hıyanet ettikçe emanda yok olur, güvende yok olur.