Eğitim fakültesi mezunlarının sorunları her geçen gün artmakta ve kronik hale gelmektedir. Bu sorunsal son zamanlar da ise daha yüksek sesle dillendirilmektedir. Eğitim fakültesi mezunları, onların aileleri, eğitim sektörü, İŞKUR, siyaset vb. daha da sıralamak mümkün. İşin kötüsü bu günümüzün sorunu da değil. Kimilerine göre çeyrek asırlık bir sorun, kimilerine göre ise daha da eski.
Son zamanlarda bu sorunsala yeni bir söylem daha eklendi. Eğitim fakültesi mezunları kendilerini illa öğretmen olarak tanımlamamalı. Acaba eğitim fakültesi mezunları kendilerini başka hangi işlerle tanımlamalıdır. Acaba tıp fakülteleri için böyle bir soru soruluyor mu? Eczacılık fakülteleri için soruluyor mu? 15 Temmuzdan önce Polis Akademisi veya harp okulları mezunları için böyle bir şey söyleniyor muydu? Her halde herkesin ortak fikri söylenmez yönündedir.
Söylenmemesinde yine herkesin mutabık olacağı gerekçe ise bunlar ihtisas mesleğidir. İhtiyaç kadar mezun verilir. Peki bunu yılardır başarı ile yürüten Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı bunu nasıl beceriyor. Herhalde bunu en çok Milli Eğitim Bakanlığı'nın kendine sorması gerekir.
Yine sormak gerekir. Acaba geçmişten günümüze kadar bir Sağlık Bakanlığı bürokratından tıp fakültesi mezunları için tıp fakültelerini bitirenler kendilerini doktor adayı görmez. Mezun olduğunda başka işler yapabilirler dediğini hatırlıyor musunuz? Acaba hangi ülkenin böyle bir lüksü vardır. Bir doktor adayına fakülteyi bitirdiğinde doktorluktan başka işler yap ne demek ise eğitim fakültesinden mezun olan bir öğretmen adayına da bunu söylemek aynı şeydir. Bu ancak mezun olan kişinin takdiridir.
Bugün doktorluk mesleği, öğretmenlikten kat ve kat tercih edilen ve saygı duyulan bir meslekse bunun en önemli nedenleri arasında şunlar sayılabilir:
- Tıp fakültelerine ülkenin gelecekte ihtiyaç duyacağı doktor sayısı kadar öğrenci alınır. Eğitim fakültelerinde böyle bir ihtiyaç analizi yapılmaz. Biz yetiştirelim öğretmen olamasa elbet bir şey olur denir.
- Doktor sayısı yetmediğinde hiç bir fakülte mezunu doktor olarak atanmaz. Öğretmen sayısı yetmediğinde nasıl olsa iş başında öğrenirler denir. Her fakülte mezunu öğretmen olarak istihdam edilir. Denebilir ki tıp fakültesi mezunu olmayan biri doktor olarak atanırsa hastayı öldürebilir. Öğretmenlik mesleğinde eğitim almayan birinin verebileceği zarar hemen görülmediği için hiç etkisi olmazmış gibi yapılır.
- Tıp fakülteleri ile hastaneler arasında öğrencinin yetiştirilmesinde tam bir eşgüdüm vardır. Doktor adayları en önemli öğrenmelerini hastanede yapar. Eğitim fakültesi adayı ise okulu bir ders, seminer programı veya çok kısa stajla görür.
- Sağlık Bakanlığı'nda sorun sistem sorunudur. Sağlık çalışanları ile beraber çözümler aranır. Milli Eğitim Bakanlığı'nda ise eğitimin nitelik sorunun en büyük nedeni öğretmendir. Eğitim öğretmenlere bırakılamayacak kadar önemlidir.
Milli Eğitim Bakanlığı soruna sadece kendisi açısından bakmamalıdır. Eğitim fakülteleri mezunlarının yaşadığı hayal kırıklılığı ve öğretmenlerin saygınlığı boyutundan da bakmalıdır. Dört yıl boyunca öğretmen olma sevdası ile gecesini gündüzüne katan öğretmen adayları ile empati kurmalıdır. Bugünden yarına öğretmen ihtiyaçlarını belirlemeli, ihtiyaç kadar öğretmen yetiştirilmesi konusunda tüm taraflarla çalışma yürütmelidir. Mezun olan öğretmen adaylarına da gerçekçi çözümler aramalıdır.
- - - - -