Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye´de öğretmenlik algısının çok iyi olduğunu vurgulayarak "20 bin öğretmen alıyoruz, ilana çıktık. ´Dün akşam itibarıyla kaç kişi başvurdu´ diye sordum, 120 bin kişi başvurmuş. 120 bin kişiden 20 bin kişi alacağımıza göre 60 bin kişiyi mülakata çağıracağız." dedi.
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce Başkent Öğretmenevinde düzenlenen Ulusal Eğitim Araştırmaları Öğretmenler Sempozyumu’na katıldı.
Kur´an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda yaptığı konuşmada, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerini ileterek sempozyumun öğretmenlerin mesleki gelişimlerine, eğitim alanında karşılaşılan sorunların tespit edilerek çözüm önerileri geliştirilmesine katkı sağlamasının amaçlandığını söyledi.
Eğitimde çok önemli ilerlemeler kaydedildiğine işaret eden Yılmaz, "Hiçbir zaman binaların kendisi başarılı bir eğitim, ürün oluşturmaz. Akıllı tahtalar, FATİH Projesi veya bilgisayarlar, bunların hiçbirisi bir sonuç çıkarmaz. Neticeye ulaştıran usta, neticeye ulaştıran insan. Burada da eğitimin kilit taşı öğretmenlerimiz ve eğitim yöneticilerimiz." dedi.
Bakan Yılmaz, yol haritası olması açısından bu dönemde yapılan en önemli çalışmanın "Öğretmen Strateji Belgesi" olduğunu belirterek belgenin üç önemli ayağının bulunduğunu dile getirdi. Bu ayaklardan ilkinin öğretmenlerin mesleğe uygun, doğru kişilerden seçilmesi olduğunu ve bunun eğitim fakültesine girerken başladığını aktaran Yılmaz, öğretmenlerin kendisini hayat boyu yenilemesi, değişim ve gelişime uyum göstermesinin de ikinci önemli unsur olduğunu kaydetti.
Türkiye´de "öğretmenlik" algısı
Bakan Yılmaz, üçüncü ayağın ise Türkiye´de öğretmenlik algısının iyileştirilmesi olduğunu vurguladı. Türkiye´de öğretmenlik algısının çok iyi olduğuna inandığını bildiren Yılmaz, "Şikayet bazında sorarsanız herkes şikayet eder ama 15 yaş üstündeki öğrencilere OECD tarafından yapılan bir çalışmada ´Ne olmak istersiniz´ diye sorulmuş. Türkiye´de her 4 kişiden birisi ´Öğretmen olmak istiyorum´ diyor." dedi. OECD raporunda ülkelere yönelik genel ortalamada her 100 kişiden 5´inin öğretmen olmak istediği sonucunun çıktığına dikkati çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer Türkiye´de öğretmen algısı iyi olmasa her 4 kişiden biri yani yüzde 25´i öğretmenliği tercih eder mi? Eğitim fakültelerinin tercih edilme durumu çok daha iyi değil mi? İşte 20 bin öğretmen alıyoruz, ilana çıktık. ´Dün akşam itibarıyla kaç kişi başvurdu´ diye sordum, 120 bin kişi başvurmuş. 120 bin kişiden 20 bin kişi alacağımıza göre 60 bin kişiyi mülakata çağıracağız. Geri kalan 60 bin kişi mülakata dahi giremiyor. Dolayısıyla Türkiye´de öğretmenin algısı çok daha iyi."
Öğretmenlik görevinin çok daha iyi yapılmasının önemli olduğunu ifade eden Yılmaz, "584 bin öğretmen ataması gerçekleştirdik. Atayacağımız 20 bin öğretmenle 600 binin üzerine çıkacağız. Gerçekten bazı ülkelerin nüfusundan çok daha fazla. 904 bin öğretmenimiz var. Özel okullarla birlikte 1 milyonun üzerinde öğretmenimiz var. Dolayısıyla bu 1 milyonun üzerindeki öğretmenimizle 18 milyona yakın evladımıza çağın gerektirdiği, kendilerini 21. yüzyıla hazırlayacak bir eğitim vermek istiyoruz." diye konuştu. Öğretmen yeterliliklerinin birçok ülkede üzerinde mutabık kalınan bir konu olmadığını, Türkiye´de ise öğretmen yeterliliğini belirleme görevinin Milli Eğitim Bakanlığına verildiğini anlatan Yılmaz, öğrencilere iyi bir eğitim verilebilmesi için öğretmenlerin mutlaka çağa hazır olmasının, kendisini sürekli geliştirmesinin gerektiğinin altını çizdi. Yılmaz, Finlandiya´nın öğretmen eğitimini 1971 yılından itibaren başlayarak üniversitelere bıraktığına ve sonrasında her öğretmenin mutlaka yüksek lisans yapmasını istediğine dikkati çekerek Finlandiya dahil birçok ülkede öğretmenlere yönelik tartışmaların sürdüğünü aktardı.