Siyaset veya politika, devlete dair geliştireceğimiz gelecek tasavvurlarına, nesillere dair hayallerimize ket vurmaktadır. Siyaset çok önemlidir. Siyasetsiz devlet yönetilmez. Yalnız bu siyaset ehillerin ve ehliyetlilerin elinde şekillendikçe devlet ve millet de aynı yolda ilerleyecektir. Ehiller ve ehliyetliler kim? Bu çağda nereden bulacağız ehliyetlileri. Vallahi cevap basit, arayan bulur. Niyetiniz bulmak olursa, eyleminiz aramak olursa Rabbim yolunuza çıkaracaktır.
Siyasetten önce devlet aklına katkı sağlayacak kadroları oluşturmalıyız. Tarihin, sanatın, edebiyatın, halkın ve bütün islam medeniyetinin birikimlerinden yararlanmış, en azından kam almış adamları bulup devletin icracı makamlarında onlara görevler vermeliyiz.
En azından Kültür Bakanlığında bir daire başkanını Yahya Kemal’i keyifle okumuş olsun, bulmak veya varsa görmek ne kadar mutlu edecektir bizi geleceğe dair. Bir müsteşarın Klasik Türk musikisinden birkaç örnek meşk edecek kadar zevkiselim sahibi olduğunu bilmek ya da varsa görmek büyük haz katacaktır biz gibilerin gönlüne.
Milli Savunma Bakanlığında, Türk fütuhat mantığını bize şöyle sarih bir dille anlatacak bir bürokratın olması, sizce de ehil eller kavramına dair bir ipucu değil midir?
Ehiller ve ehliyetlilerin bir önemli özelliği de ciğeri yanan adamlar olmasıdır. Yanmayan devleti sırtlayamaz. Yanmayan ve gönüllere o ateşi salmayan ehil olamaz. Ehl-i dil olmak gerektir devlet namına ehliyet sahibi olmak için.
Bakî’den birkaç beyitle yola çıkıp, Sümmani’ye temas edecek bir rah-ı dîl’in yolcusu olmak… Osman Gazi’nın kılıcından yükselen zaferlerin, Itrî’nin musikisinde sonsuzluğa nakş olması…
Ehiller ve ehliyetliler, savaşta Celal’i gören, barışta Cemal ile halleşen adamlardır. İşte bu Celal günlerinde Cemal’le müşerref olanlara selam olsun.