Emekli maaşına ve emeklilik ikramiyesine haciz konulamaması durumu Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin verdiği kararla değişti. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi emekli ikramiyesine haciz uygulanabileceğine karar verdi.
Emeklilerin haklarını ve yaşam standartlarını korumak adına emekli maaşına ve emekli ikramiyesine haciz konulamayacağı herkes tarafından biliniyordu. Ancak Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ezberbozan bir karar verdi ve emekli ikramiyesine haciz uygulanabileceği yönünde hüküm verdi.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, emeklilik ikramiyesine haciz konulabileceğine karar verdi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2015/10053
KARAR NO:2015/21168
BORÇLUNUN ÇALIŞTIĞI KURUMDAN İLERİDE EMEKLİ OLMASI HALİNDE ALACAĞI EMEKLİ İKRAMİYESİNE HACİZ KONULA BİLİR- İŞÇİ EMEKLİ İKRAMİYESİNE HACİZ KONULAMAYACAĞI HUSUSU YASALARDA DÜZENLENMEMİŞTİR.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından diğer borçlularla birlikte F. K. aleyhine de genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun, normal mesai dışında çalışarak elde ettiği ücret ve yardımlar ile işten ayrılması halinde işverenden alacağı diğer alacaklara konulan haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, ikramiyenin ¼ ünü aşan kısmı ile istihkak, fazla mesai ve prim alacağının tamamı üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Kural olarak iki kişi arasında mevcut olan bir hukuki ilişkiye (temele) dayanan, henüz doğmamış olmakla birlikte ileride doğması muhtemel bulunan alacaklara müstakbel alacak denir. Müstakbel (beklenen) ya da doğacak alacaklar için haciz ihbarı yada haciz yazısı gönderilebilmesi, üçüncü kişi ile borçlu arasında süregelen bir hukuki ilişkinin varlığına bağlıdır. Hukuki münasebetin varlığı ve bu ilişki nedeniyle borçluya ödenecek ve devamlılık arzeden bir alacağın bulunduğu hallerde, üçüncü kişiye haciz yazısı gönderilebilir.
Müstakbel (beklenen) bir alacaktan bahsedilebilmesi için, bir hukuki ilişkinin (temelin) mevcut olması, bu hukuki ilişkiden doğacak alacağın cinsinin ve borçlunun (olayda borçlunun çalıştığı kurumun) belli olması yeterlidir. Alacağın miktarının belli olup olmaması veya böyle bir alacağın doğmama ihtimalinin bulunması önemli değildir. İşçiler ve memurların işveren nezdinde işleyecek ücret alacakları, müstakbel alacaklara örnek olarak gösterilebilir (Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku EI Kitabı-sh 428 vd..). Kanun, ücret hacizlerinde, bu anlamdaki müstakbel alacakların haczedilebileceğini açıkça kabul etmektedir (İİK. 83,355,356.).
Bu durumda, borçlunun çalıştığı kurumdan ileride emekli olması halinde alacağı emekli ikramiyesine haciz konulabilir. Öte yandan, yasalarda işçi emekli ikramiyesinin haczedilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilke ve açıklamalar uyarınca borçlunun ileride doğması muhtemel emekli ikramiyesinin tamamı haczedilebileceğinden, bu yöne ilişkin şikayetin tümden reddine karar verilmesi gerekirken; şikayetin kısmen kabulü ile emekli ikramiyesinin 3/4'ünün üzerine konulan haczin kaldırılarak 1/4'ü bakımından devamına karar verilmesi isabetsizdir.
T.C
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2013/16716
KARAR NO: 2013/22767
KARAR TARİHİ:18.06.2013
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 35.maddesine göre işçinin almakta olduğu ücretlerin dörtte birinden fazlası haczedilemez. Aynı Kanunun 32.maddesinde de ikramiye, toplu sözleşme farkı ve nemada ücretten sayılacağından onların da aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü yoktur.
4857 Sayılı İş Kanun'nun 32.maddesinde ifade edilen ikramiyeden anlaşılması gereken, işçiye maaş gibi belirli periyotlar halinde sürekli yapılan bir ödeme olup, icra takip dosyasında haciz konusu yapılan ise emeklilik halinde ödenen emeklilik tazminatı olduğundan, olayda 4857 sayılı İş Kanunu'nun 35.maddesinin uygulama yeri yoktur.
Öte yandan, emeklilik tazminatı, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu'nca ödenen gelir, aylık ve ödenek niteliğinde olmadığından anılan Yasa hükümleri de uygulanamaz. Yine, emeklilik tazminatı, maaş ve ücret niteliğinde de bulunmadığından, İİK.nun 83.maddesinin de uygulama imkanı yoktur.
O halde, sözü edilen bu alacağın haczedilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığından, mahkemece emekli ikramiyesine yönelik şikayetin reddi yerine yazılı gerekçe ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2013/6156
KARAR NO: 2013/15173
KARAR TARİHİ: 22/04/2013
İŞÇİ EMEKLİ İKRAMİYESİNİN TAMAMININ HACZİ
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Kural olarak iki kişi arasında mevcut olan bir hukuki ilişkiye (temele) dayanan, henüz doğmamış olmakla birlikte ilerde doğması muhtemel bulunan alacaklara müstakbel alacak denir. Müstakbel (beklenen) yada doğacak alacaklar için haciz ihbarı yada haciz yazısı gönderilebilmesi, üçüncü kişi ile borçlu arasında süregelen bir hukuki ilişkinin varlığına bağlıdır. Hukuki münasebetin varlığı ve bu ilişki nedeniyle borçluya ödenecek ve devamlılık arzeden bir alacağın bulunduğu hallerde, üçüncü kişiye haciz yazısı gönderilebilir. Müstakbel (beklenen) bir alacaktan bahsedilebilmesi için, bir hukuki ilişkinin (temelin) mevcut olması, bu hukuki ilişkiden doğacak alacağın cinsinin ve borçlunun (olayda borçlunun çalıştığı kurumun) belli olması yeterlidir. Alacağın miktarının belli olup olmaması veya böyle bir alacağın doğmama ihtimalinin bulunması önemli değildir. İşçiler ve memurların işveren nezdinde işleyecek ücret alacakları, müstakbel alacaklara örnek olarak gösterilebilir (Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku EI Kitabı-sh 428 vd..). Kanun, ücret hacizlerinde, bu anlamdaki müstakbel alacakların haczedilebileceğini açıkça kabul etmektedir (İİK. 83,355,356.).
Bu durumda borçlunun çalıştığı kurumdan ileride emekli olması halinde alacağı emekli ikramiyesine haciz konulabilir.
4857 Sayılı Kanun'un 35.maddesine göre işçinin almakta olduğu ücretlerin dörtte birinden fazlası haczedilemez. Aynı Yasa'nın 32.maddesinde de ikramiye, toplu sözleşme farkı ve nemada ücretten sayılacağından onların da aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü yoktur. 6772 Sayılı Kanun'un 4.maddesinde ise (fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin) haczedilemeyeceği belirlenmiştir. Bu durumda ikramiyenin en fazla 1/4'ünün haczi mümkün ise de yukarıda belirtilen 4.maddedeki ödemelerin haczi mümkün değildir.
Somut olayda borçlu tarafından 20.07.2012 tarihinde sosyal hak ve alacakları ve emekli olması halinde emekli ikramiyesinin tamamı üzerine konulan haczin kaldırılması talep edilmiş talep kabul edilmiştir. 4857 Sayılı Yasanın 32. maddesine göre yılda bir veya birkaç defa ödenen ikramiye ücretten sayılmakla aynı yasanın 35. maddesine göre 1/4'ü haczedilebileceği, yasalarda işçi emekli ikramiyesinin haczedilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı için tamamının haczedilebileceğinden dolayı mahkemece bu alacaklar üzerine konan haczin de kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2010/2308
KARAR NO: 2010/4023
KARAR TARİHİ: 23.02.2010
ÖZET: Emekli Sandığınca şartları oluştuğunda toptan ve bir defada ödenmekte olan emekli ikramiyesinin kayıt ve sınırlamalara tabi tutulmaksızın tamamının haczi kabildir. Mahkemece şikayetin reddi gerekir.
(2004 S. K. m. 82, 83) (5510 S. K. m. 88, 93)
Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
5510 Sayılı Kanunun 17.4.2008 tarih ve 5754 Sayılı Kanunun 56. maddesi ile değişik 93. maddesinin birinci fıkrasına göre, bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri 88. maddeye göre takip ve takibi gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Emekli Sandığınca şartları oluştuğunda toptan ve bir defada ödenmekte olan emekli ikramiyesi, anılan madde kapsamında sayılan gelir, aylık ve ödenek niteliğinde olmadığı gibi, bu paranın haczedilemeyeceği yönünde gerek 5510 Sayılı Kanunda gerekse İİK. nun 82 ve 83. maddelerinde herhangi bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu durumda emekli ikramiyesinin anılan kanun ve maddelerde gösterilen kayıt ve sınırlamalara tabi tutulmaksızın tamamının haczi kabildir. O halde mahkemece şikayetin reddi gerekirken kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 23.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Kaynak: kararara.com
Emekli olanlar açlığamı mahkum edilecek,
Yargıtayın bu kararı hukuka aykırı değil mi.