Şu an ülkenin ve siyasetin temel gündemlerinden biri de başkanlık sistemidir. Herkes başkanlık için kendi düşüncesine göre bir tavır almış görünüyor
Muhalefet kanadı- özellikle CHP- başkanlığa tam anlamıyla karşı bir duruş sergiliyor.
İktidar kanadının her teşebbüsüne kayıtsız şartsız karşı geldiği için muhalefetin başkanlığa tepki göstermesi gayet normal.
Ancak ilginç bir şekilde Ak Parti cenahı da savundukları başkanlığın tam olarak ne olduğunu anlayabilmiş ve halka anlatabilmiş değil.
Muhalefetin tavrını anlamak normal. Erdoğan başkan olacaksa başkanlık kötü bir şeydir. O zaman başkanlık gelmesin diyorlar.
Erdoğan cephesinde ise bu süreçte Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Av. Şeref Malkoç yoğun bir gayret içerisinde. Başkanlık sistemi üzerine yoğun emek sarf eden sayın Malkoç, başkanlık sistemi üzerine oldukça başarılı bir kitap da yayınladı.
Kitapta Malkoç başkanlık sisteminin gerekliliğini ayrıntılı bir şekilde Türk siyasi tarihinden de örnekler vererek açıklıyor.
Ancak kitap nedense “yerli ve milli basında’ da hak ettiği ilgiyi görmedi.
Biz bu yazımızda başkanlığın Erdoğan ve Erdoğan’a gönül verenler için ne anlam ifade ettiğini ele alacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan son on dört yılın on üçünde aralıksız başbakanlık yaptı. Son bir yıldır da halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı olma hüviyetini taşıyor.
İktidarda ise Erdoğan’ın kurucusu olduğu Ak Parti var. Erdoğan’a rağmen partide bir gelişme olamayacağı açık.
Erdoğan şu an ülkede seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak her türlü yetkiye sahip. Buna rağmen neden başkanlık sistemini bu kadar çok istiyor?
Acaba başkan olunca şu ana kadar yapamadığı neyi yapacak?
Başkanlık Erdoğan’ın neyine yarayacak?
Ya da daha açıkçası başkanlığı Erdoğan acaba gerçekten kendisi için mi istiyor?
Başkanlık olunca vali mi atayabilecek?
Kaymakam mı atayacak?
Devlet dairesinde genel müdür veya daire başkanı mı atayabilecek?
Ülke yönetiminde şu anda sahip olmadığı bir hakka mı sahip olacak?
Ben size söyleyeyim: Bunların hiçbiri olmayacak.
Çünkü Cumhurbaşkanı zaten bu hakların hepsine sahip.
Peki o zaman Erdoğan bu başkanlığı kim için istiyor dersiniz?
Açıkçası kendisini destekleyen inançlı Anadolu insanı için istiyor.
Çünkü 7 Haziran seçimleri de açıkça gösterdi ki bu ülkede inançlı kesimin elde ettiği kazanımlar henüz oturmadı ve tam olarak güvence altına alınamadı. Küçücük bir ayak sürçmesinde dahi bu kazanımların bir anda gidebileceğini gördük.
Bazı okul müdürleri İmam Hatip okullarına talebin7 Haziran seçimi akabinde hemen azaldığını ifade etti.
Üniversite sınavını kazanan bazı başörtülü gençler ve onların velileri yine başörtüsü yasağı mı geliyor diye tereddüt ettiler.
Bütün bunların sebebi ise parlamenter sistemin boşluklarından kaynaklanıyor. Seçimde tarihi bir farkla birinci parti olsanız da bir takım ayak oyunları ile sizden iktidarı alabiliyorlar.
Açıkçası başkanlık olsaydı 28 Şubat darbesi olmazdı. Parayla, şantajla DYP milletvekilleri ayartılıp hükümet Erbakan’ın elinden alınmazdı.
Başkanlık olsaydı derin güçler Özal’ı tavsiye edip ülkeyi yeniden dizayn edemezlerdi.
Başkanlık olsaydı 90’lı yıllar koalisyonla boşa geçirilmemiş olurdu.
Başkanlık olsaydı büyük ekonomik krizlere yol açan Ecevit- Sezer kavgası olmazdı.
Başkanlık olsaydı Ak Parti’nin ilk dönemi Ahmet Necdet Sezer yüzünden engellenerek geçmezdi.
Başkanlık olsaydı 7 Haziran sonuçları Anadolu insanını bu kadar tedirgin etmezdi.
Açıkçası başkanlık sistemi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a değil kazanılmış haklarını korumak zorunda olan inançlı, geniş halk kitlelerine lazım.
İmam Hatip okullarında rahatça eğitim almak isteyenlere lazım.
Başörtüsüyle rahatça memurluk yapmak isteyenlere lazım.
Yeşil sermaye diye dışlanıp sıkıştırılmak istemeyen iş adamlarına lazım.
Kısacası başkanlık bu toprakların “yerli ve milli” evlatlarına lazım.