Hepimizin malumu olduğu üzere 24 Haziran 2018 tarihinde ülkemizde genel seçim var. Her seçim önemli ancak bu seçim, yönetim değişikliği ve istikrar adına çok daha önemli. Bir yanda Ak Parti, MHP ve BBP’nin oluşturduğu “Cumhur İttifakı”, diğer yandan dört benzemez (Aslında işin içinde gizli ittifak HDP de var. Ancak İP ve CHP içindeki ulusalcıları kaybetmemek için deklere edilmiyor) tarafından oluşturulan “Cünbüş İttifakı” var.
Bir taraf 2023, 2053 ve 2071 hedefleri ile Yeniden Büyük Türkiye’nin inşası ve ihyası gibi kutlu hedefler koyarken, diğer taraf tamamen liderimiz Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti yönetimden gitsin de ne olursa olsun sevdasında. Proje, vizyon, misyon yok!!! Külliyeyi yıkmaktan başka!! Sultan Abdülhamit’i tahtan indirip, Osmanlı Devleti’nin yıkışına sebep olan ittihatçılar gibi.
Malum seçim sürecinde partilerimize birçok değerli insanımız aday adaylığı için başvurdu. Parti yönetimleri kendilerine göre elemeler yaparak aday listelerine son şekli vermeye çalışıyor. Bu aday adaylarından biri de bendeniz. Aday olabilmek için; istişare, istiharelerimizi yaparak akademisyenlikten istifa ettik ve başvurumuzu yaptık. Teşkilatlarımıza kendimizi ve projelerimizi tanıtarak temayül yoklaması, ardından Ankara’da mülakata girdik. Sonucu bekliyoruz. Rabbim hayırlısını nasip etsin.
Halkımız içerisinde vekillik oldukça muteber bir makam. İlgi, imkân, yetki gibi özellikler milletvekilliğini cazip hale getiriyor. Bunları düşünen aday adayları ve çevresi “Allah vekil oluyorum!” diye seviniyor. En doğal hakları da sevinmek.
Ancak dostlar son günlerde ben endişelenmeye başladım ya olursam diye. Çok kutsal bu göreve hasbelkader seçilirsek, bize güvenen, bize umut bağlayan insanlara layık olamazsak, onları hayal kırıklığına uğratırsak diye. Tüm ülkenin, hatta bütün İslam Âlemi’nin sorumluluğu üzerimizde olacak.
Kafamda deli projeler. Üniversiteleri yüksek lise olmaktan çıkarmak. Ülkemizin seçilmiş beyinleri tarafından üretilen proje ve buluşların hayata aktarılabilmesi için teknoparkların kurulması, üniversitelerin sanayi odası, ticaret odası ile işbirliği sonucu akıl ile işgücünün birleştirilmesi ve yeni buluşların üretime geçirilmesi.
Seçilen üniversite bünyelerinde süper liselerin açılması. Üniversite gençlerini donanımlı yetiştirilmesi yanında, geleceğini ülkesinde gören, milli ve manevi değerleri önceleyen nesil haline getirmek. Yani üzerlerindeki külleri üfleyerek iman korlarını alevlendirmek.
Emeklilerin sorunları, emeklilik yaşı, emeklilere bağlanan maaşlardaki farklılıklar, çiftçimiz, sanayicimiz, esnafımız, turizmcimizin sorunlarına çare olabilmek.
Velhasıl onların sesleri olabilmek, diğer yandan doğum sancılarının şiddetini ve miktarının arttırdığı “Yeniden Büyük Türkiye’nin” kuruluşunda, yükselmesinde sadece şahit değil, aynı zamanda nefer olabilmek. İlime, ülkeme, davama, ümmete nihayetinde tüm insanlara hadim olabilmek. Büyük ve kutlu yürüyüşe layık olabilmek umudu ve endişesini bir arada yaşamak. İşte bütün bunlar beni hem endişelendiriyor, hem de heyecanlandırıyor. Rabbim hayırlı olanı nasip etsin. Dua ile..
