Yükseköğretim Kurulu ne yapmak istiyor! Türkiye Yükseköğretim sisteminin tepe örgütü Yükseköğretim Kurulu son yıllarda yapmış olduğu uygulamalarla kamuoyunda farklı tepkilerin odağındadır.
Önce üniversite sınavındaki 15 dk uygulaması ardından bu sene vazgeçilmesi,
KPSS’de anormal artış sonrasında tepkiler üzerine geri adım,
Yükseköğretim Giriş Sınavındaki gelgitler,
OYP’lilerin toptan FETÖ’cü olarak nitelenmesi ardından FETÖ’den ihraç oranının en az olduğu akademik istihdam türü olması,
Liste uzayıp gidiyor. Son olarak öğretim elemanı eksikliği gerekçe gösterilerek 75 yaşına kadar Öğretim üyelerinin akademide tutulması için özel düzenleme yapılması ardından da aynı metinde araştırma görevlilerinin doktoralarını bitirmelerinin ardından akademi ile ilişkilerinin kesilmesi gerektiğine dair düzenleme...
Ne yapılmak isteniyor?
Evet! Tüm çabalarımıza rağmen doktoralı mezun edebildiğimiz bilim insanı sayısı yılda 5-6 bin civarında. Bu 5-6 bin Doktoralı Genç Bilim İnsanının doktorasını verdiği gün akademi ile ilişkisini kesiyoruz. Bilim insanına ihtiyacımız yoksa akademisyenlere 75 yaşına kadar akademide çalışma hakkını niçin verdik, yok ihtiyacımız var ise ki var bu genç bilim insanlarının akademi ile ilişkisini niçin kesiyoruz?
İşte tüm mesele bu; yükseköğretim sistemimizin bir stratejik vizyonu yok, kurumsal öngörüsü yok ve en önemlisi inanırlığı yok.
Genç Bilim insanları ile ilgili ikinci sorun alanı yine aynı düzenleme ile getirilen %20 kısıtı... Bir üniversite yetiştirdiği bilim insanlarının ancak %20’sini istihdam edebilecektir. Doktora sürecinin 6-8 yıllık bir süreyi kapsadığı değerlendirildiğinde genç akademisyenlerin % 80’inin doktorasını yaptığı, laboratuarında çalıştığı üniversiteyi terkederek başka bir üniversitede 1 yıl çalışmak zorunda oluşunun hiçbir rasyonel açıklaması yoktur. Pratik karşılığı da yoktur.
Sahi YÖK bununla neyi hedeflemektedir?
Bir üniversite doktorasını yaptırıp yetiştirdiği bilim insanını istihdam edemeyecekse o büyük yatırımı niçin yapsın?
% 20 hangi kıstas ile belirlendi, hangi katkıyı sağlayacağı öngörülüyor?, 1 yıl başka bir üniversitede çalışma ile ne hedeflenmektedir?..
Rasyonelitesi olmayan, pratik karşılığı olmayan, kriz üretmek için yapılan düzenlemeler... MTV gibi, cam film hadisesi gibi...
Burada hatayı aşan kastın olduğunu düşünüyoruz.
Geniş halk kitleleri ile Cumhurbaşkanımız arasında güven problemi çıkarmak isteyen, zayıf iktidarlara çalışmak isteyen bürokrasinin özlemleri yine depreşti anlaşılan. Yoksa Türkiye'nin en nitelikli insan kaynağı olan akademide öğretim elemanı ihtiyacını gerekçelendirerek 75 yaşına kadar Bilim İnsanlarının akademide görev yapmasını isteyeceksiniz. Sonra aynı metin içinde bilim dünyasına yeni başlamış doktorasını bitirmiş Bilim İnsanın iş akdini sona erdirecek düzenlemeyi yapacaksınız. Bu çelişkinin izahı mümkün değildir.
Son bir örnekte sürekli gündemde tuttuğumuz ‘Doçentlik Sözlü Sınavı’ Cumhurbaşkanımızın açık talimatına rağmen Doçentlik Sözlü Sınavı yapılmasında ısrar edilmesi anlaşılır bir şey değil. Cumhurbaşkanımızın açıklamasından 3 ay sonra Üniversitelere görüş sorulması ise ayrı bir garabet, Anadolu tabiriyle ‘İPE UN SERMEK.’
Ahir Kelam; Güçlü liderlerin en önemli hususiyetleri doğru karar alma yetenekleridir. Ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın basiretine güveniyoruz. http://www.memleket.com.tr/stratejik-karar-yetenek-testi-ak-parti-chp-koalisyonu-21255yy.htm yazımızda bu hususu sizlerle paylaşmıştık, tekrar bir okumakta fayda var.