Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Eğitime Bakış 2016 raporunda yer alan eğitime dair konuların detaylarını anlattı.
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Genel Merkez’de düzenlenen basın toplantısında Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nu açıkladı. Eğitim hakkında önemli konuların olduğu Eğitime Bakış 2016 raporu için Ali Yalçın, "Raporumuzun, birçok veriyi toplu olarak sunmak niteliğiyle, gerek öğretmenlerin ve eğitimle ilgili araştırma yapan akademisyenlerin gerekse eğitim politikalarıyla siyasi ve idari karar alıcıların çalışma masalarında yer alacak temel bir kaynak olacağına inanıyoruz” diye konuştu.
Eğitime dair ulusal ve uluslararası göstergeler, parametreler incelendiği raporda öğretmenlerin dengesiz dağılımı, fırsat eşitsizliği ve öğretmen atamalarına ilişkin detaylı bilgiler verildi.
İşte Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda yer alan bazı başlıklar:
Öğretmen dağılımındaki dengesizlik fırsat eşitsizliğinin en büyük gerekçesi
Türkiye’de öğretmenlerin tecrübe açısından bölgelere ve illere göre dengesiz dağılımı, eğitimde fırsat eşitliği bağlamında endişe verici boyuttadır. Türkiye genelinde kamu çalışanı öğretmenlerin hizmet süresi ortalaması 11,7 yıl iken, Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sırasıyla 6,0, 6,7 ve 7,2’dir.
Öğretmen hizmet süresi ortalamasının en yüksek olduğu iller sırasıyla İzmir (15,6), Aydın (15,5), Karabük (14,9), Ankara (14,9), Yalova (14,8) ve Balıkesir (14,8) iken, en düşük olduğu iller sırasıyla Şırnak (1,8), Hakkâri (2,0), Ağrı (2,8), Muş (3,1) ve Bitlis’tir (3,9).
Onuncu Kalkınma Planı’nda belirlenen hedef doğrultusunda, öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışması özendirilecek birtakım düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Özellikle öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili bir düzenlemenin bu doğrultuda etkili bir politika aracı olacağı düşünülmektedir.
Öğretmen atama ve yer değiştirmeleri fırsat eşitsizliğini artırma riski oluşturuyor
Yer değiştirme ile bulunduğu ilden ayrılanların büyük çoğunluğunu Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerindeki öğretmenler oluşturmaktadır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin yaklaşık yüzde 52’si bu bölgelerdeki illerden ayrılmıştır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin önemli bir kısmı (yüzde 43) Akdeniz, Ege ve İstanbul bölgelerinde bulunan illere tayin olmuştur. Genel olarak bakıldığında iller arası yer değiştirmelerde öğretmenlerin görece az gelişmiş illerin bulunduğu bölgelerden ayrılarak, görece daha gelişmiş illerin bulunduğu batıdaki bölgelere doğru hareket ettiği görülmektedir.
İller arası yer değiştirme ile ayrılan öğretmenlerin oranlarının yüksek olduğu doğu bölgelerinde ve sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi düşük olan illerden ayrılan öğretmenlerin yerleri büyük oranda yeni atanan öğretmenlerle doldurulmaktadır. İlk atama ile atanan yeni öğretmenlerin yüzde 73’ü doğu bölgelerindeki illere atanmaktadır.
İller arası yer değiştirmeye bağlı atamalar ve ilk atamalar birlikte değerlendirildiğinde, doğu bölgelerindeki öğretmen ihtiyacı yüzde 90 ve üzeri oranlarda ilk atamalarla atanan yeni öğretmenlerle karşılanırken, diğer bölgelerde yüzde 49 ila yüzde 75 arasında değişen oranlarda iller arası yer değiştirme ile atanan deneyimli öğretmenlerle karşılanmaktadır.
Öğrenciler öğretmen, öğretmen adayları ise atama bekliyor
Eğitim fakültelerindeki mevcut öğrenci sayıları, yeni kayıt öğrenci sayıları ve mezun sayıları birlikte değerlendirildiğinde ve ayrıca fen-edebiyat fakültelerinin mezunlarına verilen pedagojik formasyon sertifikalarının sayısı göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki yıllarda da öğretmen arzının birçok alanda öğretmen talebinden daha fazla olacağı öngörülmektedir. 2015 yılında 417.480 öğretmen adayı KPSS Eğitim Bilimleri Testine girmiştir.
130 bin öğretmene ihtiyaç var
Kamu okullarında çalışan 40 bin civarında norm fazlası öğretmen bulunmaktadır. Kurum (okul) bazlı 130 bin öğretmen ihtiyacı varken (Şubat 2016 verisi), öğretmenlerin yüzde 5’inin ihtiyaç fazlası olarak ihtiyacı olmayan okullarda görev yapıyor olması eğitimde fırsat eşitliği bağlamında ve kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı açısından son derece sorunlu bir durumdur. Anayasal haklar kapsamında tanınan aile bütünlüğünün korunması ve sağlık ihtiyaçlarının giderilmesi gibi haklar ihlâl edilmeden bu sorunun çözümüne yönelik politikalar geliştirilmelidir.