Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, İstanbul’da Ali Emir Kültür Merkezi, Ankara’da Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Demokrasi, Sivil Toplumun ve Sendikaların İşlevi” programına katıldır. Yalçın, “Demokrasinin, sivilleşmenin, özgürleşmenin kesintisiz ve sorunsuz bir içerikle hayat bulması devlet karşısında sivil toplumun güçlendirilmesiyle mümkün” şeklinde konuştu.
İstanbul’da Ali Emir Kültür Merkezi, Ankara’da Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Demokrasi, Sivil Toplumun ve Sendikaların İşlevi” programı yoğun katılımla yapıldı. Programda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, önemli açıklamalarda bulundu.
Sivil Toplum Kuruluşlarına Alan Açılmalı
“Türkiye’de geçmişte demokrasi makyajlı vesayet rejiminden beslenen sivil toplum görünümlü yapılar ağırlıktaydı” diyen Yalçın, şu şekilde konuştu: “Bugünse durum farklı, demokrasiyi, demokratik bilinci ve kültürü besleyen, destekleyen sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve etkinliği artıyor. Yerli ve milli olmak yanında evrensel zemine dönük çalışmalara katkı, katılım sağlayan örgütlerimiz var. Türkiye’nin dünyaya dair okumalarını, dünyanın Türkiye’ye bakışına dönük etkiler üreten bir bilinç hakim. Bu noktada, AK Parti iktidarlarının ‘içe hapsedilen Türkiye’, ‘kendisiyle meşgul millet’ konseptine yönelik itirazlarının önemli etkisi var. Kars’tan, Kapıkule’den, Habur’dan öteye bir dünyanın varlığını bilmek yanında o dünyanın işleyişiyle ilgilenmek, bizi bekleyenlere gitmek noktasında önemli imkân ve fırsatlar gelişti. Bu alanı sadece devletle, devlet diplomasisi ile tahkim ve tefriş edemezsiniz. Devletlerarası ilişkilerin soyut, menfaat ve çıkar ortaklığına ya da karşıtlığına dayalı bir zeminde dünyaya açılamazsınız, ülkenizi dünyaya açamazsınız. Oradaki insan topluluğunun iktidarla teması zayıf ve iktidara muhalif kimliklerin beklentilerine işaret edecek, muhalif fikirlerine kulak verecek bir alan da üretmek zorundasınız. Bunun en etkili ve hatta tek yolu, sivil toplum kuruluşlarına alan açmaktır.”
28 Şubata Zemini Beşli Çete Hazırladı
28 Şubat sürecinin hazırlanmasında legal görünümlü illegal yapıların aktif rol oynadığını hatırlatan Yalçın, “Rahmetli Erbakan ve Hükümetinin düşürülmesine yönelik beşli çete merkezli destek oluşumlarını hatırlayalım. Eğer o gün bu girişimlere cevap verecek nicelik ve nitelikte sivil toplum zemini olabilseydi, bugün Türkiye’nin durumu da gelecek hikayesi de çok farklı olurdu. Demokrasinin, sivilleşmenin, özgürleşmenin kesintisiz ve sorunsuz bir içerikle hayat bulması devlet karşısında sivil toplumun güçlendirilmesiyle mümkün. Mesela Kılık-Kıyafet özgürlüğü noktasında hem toplumda hem de kamu görevlileri zemininde oluşan beklentinin ve yasakların ürettiği tepkinin demokratik bir yöntemle seslendirmesi olan imza kampanyası düzenledik. Sonucunda 12 Milyon imza toplandı. Bu sayıda bir imzayı ve bu imzaların sahibi olan insan kitlesini karşısına almak siyaset için imkânsızdır. Yıllarca Türkiye’nin gündemini meşgul eden başörtüsü yasağı kaldırılırken, muhalefet partilerinden, başörtüsü karşıtlığı ile bilinen örgütlerden kayda değer tek bir tepki gelmedi. Nedeni, Memur-Sen’in topladığı 12 Milyon imza ve bunun ürettiği toplumsal farkındalıktır” şeklinde konuştu.
15 Temmuz Sosyal ve Siyasi Tarihimizde Milattır
15 Temmuz’da Türkiye’nin, siyasi tarih içeriğinde ilk defa terörist bir darbeye, uzun erimli planlar içeren bir ihanet teşebbüsüne maruz kaldığını belirten Yalçın, “Darbe, cunta ve işgal teşebbüsünün, faillerinin sosyolojik kulvarda taraftar edinememesi, meydanlarda büyük bir dirençle karşılaşması, darbecilerin kışlalardan çıkamaması toplumsal bilince ve dirence yön veren, bu süreci yöneten sivil toplum kuruluşlarının büyük katkısıyla gerçekleşti. 15 Temmuz akşamı bütün teşkilatımıza, teşkilat mensuplarımıza ve milletimize darbeye direniyoruz, meydanları boş bırakmıyoruz çağrısı yaptık. Bu çağrıyı bizzat hayata geçirirken ‘darbenin ancak böyle bertaraf edileceğine ilişkin donanım’ ve ‘bu donanımda ortaklaştığımız örgütümüze olan güven’ etkili oldu. Sivil toplum zemininde bugün sahip olduğumuz güven, çeşitliliğe, etkinliğe, imkân ve fırsatlara 1960’da, 71’de, 80’de ve 28 Şubat’ta sahip olabilseydik Menderesi idamdan, gençlerimizi ve çocuklarımızı darbeler tarihi okumaktan kurtarabilirdik” dedi.
Sivil Toplum ve Siyaset Hedeflere Birlikte Yürümeli
Yalçın, “Yeni Türkiye”, “Beşten Büyük Dünya”, “Adalete ve Refaha Erişmiş İnsanlık” gibi ulusal ve küresel hedeflerin sadece siyasi icraatlarla yapılamayacağını, sivil toplumun ve siyaset kurumunun işbirliğiyle ancak sağlanabileceğini dile getirdi. Enformatik imkânların geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde zirve yaptığı bir çağın hüküm sürdüğünü anlatan Yalçın, şu şekilde konuştu: “Aynı ülkenin farklı iki kulvarı olan sivil toplum kuruluşları ile siyaset kurumları arasındaki ilişkinin tahakküm etmek ya da tenezzül etmemek gibi istenmez/olumsuz seçeneklerden arındırılması gerekiyor. Farklı düşünmenin mümkün, birlikte düşünmenin muteber olduğu bir ilişki formatı üzerinden sivil toplum-siyaset ilişkisini sağladığımızda ve bunun gerekliliğine tereddütsüz inandığımızda yapacaklarımızı, yapmamamız gerekenleri ortak akılla, ortak zeminde birlikte düşünebiliriz.”
Sivil Toplum Demokratik Zemini Beslemeli
Demokratik zeminden beslenen yapılar olarak değil demokratik, insani ve irfani zemini besleyen yapılar olarak hem siyasetin hem de sivil toplumun kurum ve şahıs düzeyinde ortaklık yapması ve sorumluluk alınması gerektiğini belirten Yalçın, “Bunu başarırsak, birçok şeyi başarırız. Bu başarıların ortak akılla hayat bulması için siyasete bilimsel bir donanımla katılmak için Siyaset Akademisinde bir araya gelen sizlere şahsım ve Memur-Sen camiası adına saygılarımı sunuyorum” diyerek sözlerini noktaladı.