Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul UNESCO Gastronomi kenti Gaziantep programında konuştu. Erdoğan "Türkiye gerekli gördüğü durumda her türlü operasyon yapma hakkına sahiptir. Terörün kendi sınırlarını çizmesine izin vermeyiz." açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da düzenlenen UNESCO Gastronomi Kenti programında konuştu. UNESCO Gastronomi Kenti Gaziantep programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan "Türkiye çok büyük bir Devlet, çok büyük bir Millettir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şu şekilde;
Geldiğimiz yer artık meşru müdafaa durumudur. Hiç kimse bunu engelleyemez. Nefsi müdafaa konusunda karşımıza çıkanı terörist sayarız.
Türkiye gerekli gördüğü durumda her türlü operasyon yapma hakkına sahiptir. Terörün kendi sınırlarını çizmesine izin vermeyiz.
DAEŞ ile mücadele diyerek, Türkiye'yi kendi sahasına haps etme planı gülünçtür.
Hiç bir mağdurun mazlumun canı batı ülkelerinde ölenlerin canından daha az kıymetli değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hiçbir vatandaşının canı, dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşayan vatandaşlarının veya insanlarının canlarından daha az değerli değildir. Aynı şekilde Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Ukrayna'da ve dünyanın çeşitli bölgelerinde katledilen hiçbir mağdurun, mazlumun canı da Batı ülkelerindeki insanların canından kıymetsiz görülemez.
Bu ülkelerin, kendi vatandaşlarına yönelik saldırılar karşısında çok şiddetli tepki verirken, Türkiye'ye sadece sabır ve metanet telkin etmeleri samimiyetsizliktir. Ankara'daki son terör eylemi dahil, Türkiye'nin, topraklarına, vatandaşlarına, birliğine, beraberliğine yönelik tüm saldırıları gerekirse kaynağında bertaraf etmekteki kararlılığını bir kez daha ifade ediyorum.
"Gaziantep Mutfağı, bir dünya markası haline gelmeyi ziyadesiyle haketmiştir."
Türkiye gerekli gördüğü durumda her türlü operasyon yapma hakkına sahiptir. Terörün kendi sınırlarını çizmesine izin vermeyiz.
DAEŞ ile mücadele diyerek, Türkiye'yi kendi sahasına haps etme planı gülünçtür.
Hiç bir mağdurun mazlumun canı batı ülkelerinde ölenlerin canından daha az kıymetli değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hiçbir vatandaşının canı, dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşayan vatandaşlarının veya insanlarının canlarından daha az değerli değildir. Aynı şekilde Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Ukrayna'da ve dünyanın çeşitli bölgelerinde katledilen hiçbir mağdurun, mazlumun canı da Batı ülkelerindeki insanların canından kıymetsiz görülemez.
Bu ülkelerin, kendi vatandaşlarına yönelik saldırılar karşısında çok şiddetli tepki verirken, Türkiye'ye sadece sabır ve metanet telkin etmeleri samimiyetsizliktir. Ankara'daki son terör eylemi dahil, Türkiye'nin, topraklarına, vatandaşlarına, birliğine, beraberliğine yönelik tüm saldırıları gerekirse kaynağında bertaraf etmekteki kararlılığını bir kez daha ifade ediyorum.
"Gaziantep Mutfağı, bir dünya markası haline gelmeyi ziyadesiyle haketmiştir."
Televizyonlarda bir çok program var. Bazılarının gereksiz olduğunu görüyorum. Bunların yerine Gaziantep mutfağını anlatan programlar olsa daha iyi olur.
Anadolu'nun pek çok şehri gibi Gaziantep'in bir diğer önemli özelliği de salça, şire ve yuvarlama gibi ailelerin bir araya gelerek yaptıkları ki burdada Fatma Hanımdan öğrendim, 40 civarında hanımefendi bir araya gelerek bize ikram edilecek olan yemekleri hazırladılar.
Aynı zamanda birliğin beraberliğin ve dayanışmanın sembolü olan ürünlerin mutfağında ön planda olmasıdır. Etin, sebzenin, meyvenin ve hamurun ekşiyle, acıyla, tatlıyla. Velhasıl Allah'ın insanoğluna özellikle de Gaziantep'te bahşettiği tüm nimetlerin harmanlanarak ziyafete dönüştüğü bu mutfak, bir dünya markası haline gelmeyi ziyadesiyle haketmiştir.
UNESCO'nun Gaziantep'e bu hakkı teslim etmiş olmasından ayrıca memnuniyet duyuyorum. Çünkü bir hakkı teslim ettiler. Diğer yandan mutfak kültürü Gaziantep'in sahip olmuş olduğu muazzam medeniyet birikiminin sadece bir yönüdür sadece bir kısmıdır. Gaziantep kadim dönemlerden beri bölgede kurulmuş tüm medeniyetlerin, tüm kültürlerin, tüm devletlerin birikimlerinin zenginliği üzerinde oturuyor.
Avrupa'dan Orta Asya'ya, Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya kadar bölgede varlık göstermiş her medeniyetin mirasına büyük bir alicenaplıkla sahip çıkan ve yaşatan Gaziantep, bugünde aynı geniş sürekli gösteriyor.Aynı zamanda birliğin beraberliğin ve dayanışmanın sembolü olan ürünlerin mutfağında ön planda olmasıdır. Etin, sebzenin, meyvenin ve hamurun ekşiyle, acıyla, tatlıyla. Velhasıl Allah'ın insanoğluna özellikle de Gaziantep'te bahşettiği tüm nimetlerin harmanlanarak ziyafete dönüştüğü bu mutfak, bir dünya markası haline gelmeyi ziyadesiyle haketmiştir.
UNESCO'nun Gaziantep'e bu hakkı teslim etmiş olmasından ayrıca memnuniyet duyuyorum. Çünkü bir hakkı teslim ettiler. Diğer yandan mutfak kültürü Gaziantep'in sahip olmuş olduğu muazzam medeniyet birikiminin sadece bir yönüdür sadece bir kısmıdır. Gaziantep kadim dönemlerden beri bölgede kurulmuş tüm medeniyetlerin, tüm kültürlerin, tüm devletlerin birikimlerinin zenginliği üzerinde oturuyor.
Avrupa'nın ve dünyanın dev görünen ülkeleri bin kişiyi, beş bin kişiyi on bin kişiyi ülkelerine kabul edemezken, Gaziantep'in 350 bin kişiyi alması, yedirmesi, okutması, içirmesi, giydirmesi ve eğitimini vermesi her türlü taktirin üzerindedir.