Aşk-ı Nebî sergisi Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in katılımıyla Ayasofya’da açıldı.
Aşk-ı Nebî sergisi Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in katılımıyla Ayasofya’da açıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İslam Kültür ve Sanat Platformu işbirliğiyle Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen Aşk-ı Nebî sergisinin açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Bizleri bu mübarek Cuma günü icabet saatinde ulu mabedimiz Ayasofya’nın kubbesi altında biraraya getiren Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun” dedi.
Sözlerine, “Ulu mabedimiz, ulu İslam mabedi Ayasofya’yı saygı ve tazim ile hürmetlerimi arz ediyorum” diye başlayan Başkan Görmez, Hz. Peygamber sevgisinin bu tarihin, bu medeniyetin ruhuna nakşedilmiş bir sevgi olduğunu ve o sevgiden bütün dünyaya sevgiyle bakmayı öğrenmiş bir millet olduğumuzu kaydetti.
Ayasofya’nın Hz. Peygambere olan aşkın, sevginin, sevdanın yansıtıldığı sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor olmasından duyduğu bahtiyarlığı ifade eden Başkan Görmez, Ayasofya’da her yıl geleneksel hale gelen ‘Aşk-ı Nebi Hilye-i Şerif’ sergisinin açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi;
“Hz. Peygambere olan aşkı, sevgisi ve sevdası üzerinden okunan bir tarihi vardır bu milletin…”
Bir köşesinde Molla Gürani’lerin hukuk öğrettiği, bir köşesinde Ali Kuşçu’ların astronomi ilmini öğrettiği, bir köşesinde Akşemseddin’lerin gönül terbiyesini dünyaya yaydıkları bu ulu mabette her sene Kutlu Doğum Haftası öncesinde Resulü Ekrem’e olan aşkımızı, sevgimizi, sevdamızı ifade eden sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor olmasından büyük bir bahtiyarlık duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bizim tarihimiz bir aşk üzerinden, bir sevda üzerinden çok iyi okunabilir. Bu topraklarda İslam’la tanıştığımız günden bugüne kadar tarihimizi kılıç-kalkan üzerinden, top-tüfek üzerinden okurlar bazıları. Bazıları çelik-çomak üzerinden, oyun-eğlence üzerinden okurlar. Ama bu yanlış bir tarih okumasıdır. Bizim tarihimiz bir aşk, bir sevda, bir sevgi üzerinden okunur, o da Muhammed Mustafa sevgisidir.
“Hz. Peygamber sevgisi üzerinden bütün dünyaya sevgiyle bakmayı öğrenmişiz biz…”
Muhammed Mustafa sevgisi, bu tarihin, bu medeniyetin ruhuna nakşedilmiş bir sevgidir ve biz o sevgiden bütün dünyaya sevgiyle bakmayı öğrenmişiz. Biz Muhammed Mustafa sevgisinden bütün dünyaya bakmayı öğrenmişiz. ‘Muhabbetten Muhammed oldu hasıl, Muhammed’siz muhabbetten ne hasıl’ Şair Pertevniyal Valide Sultan ne güzel ifade etmiş. Muhabbetin kaynağı Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi Vesellem. Hz. Peygamberin aynaya baktığında yaptığı bir dua vardır. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem aynaya bakıp, Rabbimizin verdiği o bütün güzellikleri gördüğünde onu temaşa ederken elini açmış, Rabbine şöyle dua etmiştir, ‘Allah’ım, yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlakımı da güzelleştir’ İşte biraz sonra hep birlikte temaşa edeceğimiz eserler hilye-i saadetlerden oluşuyor. Hilye-i saadet bize Peygamberimizin güzel yaratılışını ve güzel ahlakını Hazreti Ali Efendimizin rivayetiyle, lisanıyla tasvir edilmiş çok güzel eserler. Biz tarih boyunca Resulü Ekrem Sallallahü Aleyhi Veselleme olan sevgimizi, sevdamızı, aşkımızı ifade etek için her birimiz evimizde bir hilye bulundurmayı, onun yaratılışını ve ahlakının güzelliklerini görmeyi, her gün seyretmeyi prensip haline getirmişiz.
Başkan Görmez’den, Hilye-i Şerif’i nakşeden hattatlardan özel rica…
Hattatlarımızdan rica ediyorum, hilyelerin bir rivayeti daha var, o rivayet Hazreti Hatice Validemizin Resulü Ekrem’le evlenmeden önce dünyaya gelmiş olan küçük bir evladına aittir. Bir çocuk. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem onu o kadar güzel sevmiş, o da onu o kadar güzel seyretmiş ki, Resulü Ekrem Aleyhisselamın evsafını en güzel bir şekilde bize o da tasvir etmiştir. Hattatlarımız sadece Hazreti Ali rivayetine değil, bu rivayeti de eğer hilyelere nakşederlerse çok mutlu olurum. Bunu buradan ifade etmek istiyorum.
“Ulu mabedimiz Ayasofya’ya astığımız her hilye-i saadeti İdlib’de kimyasal silahlarla can veren o masum yavrulara birer dua olarak gönderiyorum…”
Bu sene birlikte idrak edeceğimiz Kutlu Doğum Haftası, ‘Hz. Peygamber ve Güven Toplumu’ başlığını taşıyor. Ulu mabedimiz Ayasofya’ya astığımız her hilye-i, her hilye-i saadeti bu hafta içerisinde İdlib’de kimyasal silahlarla can veren o masum yavrulara birer dua olarak, bir Fatiha olarak gönderiyorum. Yüce Rabbimiz bütün insanlığı yeryüzünde masum yavruların çığlığını duyan ve umursamaz bir tavırla ona sırt çeviren insanlar olarak bizi kılmasın. O çığlıklara kulak veren, onları dinleyen ve masum çocuklar üzerinden her türlü zulmü ortadan kaldırmak için seferber olmayı insanlığa, insanlık ailesine nasip etsin diyorum.
Birbirinden eşsiz 63 adet Hilye-i Şerif, 7 Mayıs 2017 tarihine kadar sanatseverlerle bulaşacak.