HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici: ''FETÖ'nün belirlediği 107 aday Yargıtay üyesi''

Eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, FETÖ soruşturmasında örgütün 2010'daki seçimlerde Yargıtay'a 140 üye yerleştirmek istediğini söyleyerek bazı itiraf ve açıklamalarda bulundu. Hamsici, "Yaptığımız konuşmalar sonucunda 108 üyeye razı oldular. Bu adaylardan 107'si Yargıtay üyesi seçildi. Danıştay'da ise cemaatin belirlediği tüm adaylar seçilmiş oldu" dedi.

HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici: ''FETÖ'nün belirlediği 107 aday Yargıtay üyesi''
16 Kasım 2016 Çarşamba 21:16

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması nedeniyle bir süre tutuklu kalan eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Ahmet Hamsici, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için bazı itiraflarda bulundu.

Hamsici, "Ben, Fetullah Gülen cemaati mensupları sayesinde altın bir neslin yetişeceğini, bu kişilerin ülkesine ve vatanına faydalı bir insan olacağını düşünmüştüm. Bu nedenle bu kişiler arasında yer aldım. Cemaatin beni kullandığını gelinen noktada anladım. Bu kişilerin altın nesil değil, katil bir nesil yaratmak amaçları olduğunu 15 Temmuz 2016'dan sonra anladım." dedi.

1977'den beri içindeyim

Fetullah Gülen cemaatiyle 1977'de tanıştığını ifade eden Hamsici, imamlık yapan babasının arkadaşı tarafından cemaatin kamplarına götürüldüğünü anlattı. Üniversite hayatı boyunca cemaat mensuplarıyla bir araya gelmediğini savunan Hamsici, hakimlik stajına başladığı Ankara'da tekrar cemaatle irtibatlı kişilerle buluşmaya başladığını kaydetti.

Hamsici, 1997'de Adalet Bakanlığında tetkik hakimi olarak göreve başladığını, burada eski Adalet Akademisi Başkanı Hüseyin Yıldırım ile aynı odada çalıştığını, Yıldırım'ın yanına sık sık ziyarete gelen İsmail Köse'yle de burada tanıştığını söyledi.

Köse'nin daveti üzerine Gülen sohbetlerinin yapıldığı, namaz kılındığı toplantılara katılmaya başladığını belirten Hamsici, Bakanlıkta tetkik hakimliği görevi süresince İbrahim Okur, Birol Erdem, Hüseyin Yıldırım, Ömer Kerkes, Mustafa Elçim ve Hüsnü Uğurlu ile yakınlaşıp ailece görüşmeye başladıklarını anlattı.

MAAŞIMIN YÜZDE BEŞİNİ HİMMET PARASI OLARAK VERDİM
 

Hamsici, 1997'de Adalet Bakanlığında tetkik hakimi olarak göreve başladığını, burada eski Adalet Akademisi Başkanı Hüseyin Yıldırım ile aynı odada çalıştığını, Yıldırım'ın yanına sık sık ziyarete gelen İsmail Köse'yle de burada tanıştığını söyledi.

Köse'nin daveti üzerine Gülen sohbetlerinin yapıldığı, namaz kılındığı toplantılara katılmaya başladığını belirten Hamsici, Bakanlıkta tetkik hakimliği görevi süresince İbrahim Okur, Birol Erdem, Hüseyin Yıldırım, Ömer Kerkes, Mustafa Elçim ve Hüsnü Uğurlu ile yakınlaşıp ailece görüşmeye başladıklarını anlattı.

Hamsici, bu kişilerle sohbet toplantılarına devam ettiklerini, bu toplantılarda sohbetleri Mustafa Kemal Özçelik ve Engin Durnagöl'ün yaptığını, sohbetlerde Risale-i Nur ve Gülen'in kitaplarının okunduğunu, Gülen'in anlatıldığını kaydetti.

Özçelik ve Durnagöl'ün toplantılar başladıktan bir ay sonra himmet parası olarak maaşının yüzde 10'unu istediklerini, paranın Afrika'daki cemaat okullarına gönderileceğini, hayır işi olduğunu belirttiklerini aktaran Hamsici, kendisinin maaşının yüzde 5'ini himmet olarak verdiğini bildirdi. Bu sohbet grubunun Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığından Danıştay Üyeliğine atandığı 2008'e kadar devam ettiğini dile getiren Hamsici, İbrahim Okur ve Birol Erdem'in, MİT müsteşarının ifadeye çağrılmasına kadar sohbet toplantılarına katıldığını anlattı.

107 ADAY YARGITAY ÜYESİ SEÇİLDİ

Hamsici, Mehmet Kaya'nın evine kurulan projektörle Yargıtay ve Danıştay üyesi olabilecek şartlara sahip hakim ve savcıların listesinin duvara yansıtıldığını, ismi geçen hakim ve savcılar hakkında olumlu veya olumsuz görüş belirtildiğini anlattı.

Olumlu görüş bildirilen hakim ve savcıların hepsinin cemaat mensubu olduklarını belirten Hamsici, bu kişileri sayılmak istenmesine İbrahim Okur ve Birol Erdem ile karşı çıktıklarını söyledi.

Hamsici, "Ahmet Berberoğlu, bize 'Hoca efendiye danışılmış, arkadaşların 140'tan aşağı razı olmaması gerektiğini' belirten sözler sarf etti. Ben, Birol Erdem ve İbrahim Okur bu hususa karşı çıkıp 'Hoca efendi bu sayıya niye karışıyor, okullara baksın.' dedim. Bu sözüme Berberoğlu, sert şekilde cevap verdi. Bu toplantıda anlaşma sağlanamayınca biz Yargıtay tetkik hakimleri hariç aynı ekip ile yaklaşık 2 ay bu isimleri belirlemek için bir araya geldik." ifadelerini kullandı.

Toplantılara cemaat mensubu olmayan isimleri çağırmadıklarını belirten Hamsici, şöyle devam etti:

"İki ay boyunca yaptığımız toplantılardan sonuç alamayınca, İbrahim Okur ve Birol Erdem ile beraber Ahmet Kahraman'ın yanına gittik. Ona, cemaatin en az 140 kişi Yargıtay üyesi istediklerini, Danıştay'a ise 37 bin sicillilerin üye yapılmasını istediklerini belirtip, cemaat mensubu olmayan kurul üyeleri ile Ömer Köroğlu'nu yanımıza alarak bizim istediğimiz hakim ve savcıları seçebileceğimizi ve bu şekilde objektif bir seçim yapabileceğimizi belirttik. Hatta onlara da makul bir sayı verebileceğimizi kaydettik. Kahraman, bize, 'anlaşın' dedi. Biz ona Gülen cemaatinin Yargıtay'da 80 kişiye bile razı olmadığını söyledik. Onların en az 140 kişi istediğini ifade ettik. Kahraman, 'ortaklığı baştan bozamayız, önümüzde 4 yıl var, anlaşın' dedi. Gülen cemaati mensubu kurul üyeleriyle tekrar bir araya geldik. Yaptığımız konuşmalar sonucunda 108 üyeye razı oldular. Bizim ve diğer üyelerin belirlediği bazı isimler de listeye girince sayı 180'e kadar çıktı. Ancak resmi seçim sonucu Fetullah Gülen cemaatinin daha önce belirlediği 108 adaydan 107'si Yargıtay üyesi seçildi. Danıştay'da ise cemaatin belirlediği tüm adaylar seçilmiş oldu."

İLYAS ŞAHİN DAHA ÜSTTEYDİ

"Muzaffer Bayram'ın HSYK Genel Sekreteri olduğu doğru. Organizasyonları bu kişi yapmakla birlikte HSYK içinde bulunan cemaat mensuplarının sohbetlerine İlyas Şahin ve Nazmi Dere de gelirdi. Ben, İlyas Şahin'in bir defa bu sohbet toplantısına katıldığını gördüm. Bu toplantıda HSYK içinde bulunan diğer cemaat mensuplarının İlyas Şahin'e farklı davrandığı, ona farklı bir şekilde saygılı davrandıklarını gördüm. Ben İlyas Şahin'in cemaat içinde Muzaffer Bayram'ın üstünde olduğunu bu şekilde anladım.

İlyas Şahin'in katılmadığı sohbet toplantılarının birine Nazmi Dere katıldı. Dere de İlyas Şahin gibi sohbetler yaptı. Sohbette bulunan diğer arkadaşların Dere'ye farklı bir şekilde saygın davranıp önem verdiklerini gördüm. Hatta daha sonraki dönemde Nazmi Dere'yi Muzaffer Bayram'a sordum. O da bana kendisinin sık sık Amerika'ya Fetullah Gülen'in yanına gittiğini, kalp gözü açık değerli bir insan olduğunu söyledi. Bu sohbetten sonra Nazmi Dere'nin cemaatte bulunan hakim ve savcılar üzerinde etkin bir konumda olduğunu anladım."

FİDAN İFADEYE ÇAĞRILDIKTAN SONRA İLİŞKİMİ KESTİM

Hamsici, soru üzerine, FETÖ/PDY üyelerinin kullandığı "ByLock" programını tutuklandıktan sonra bildiğini ve kullanmadığını söyledi.

HSYK'daki görevinin sona erince Danıştaya döndüğünü belirten Hamsici, 2014'teki HSYK seçimleri için cemaat mensupları lehine çalışmadığını ifade etti. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasının ardından cemaat mensuplarıyla ilişkisini sonlandırdığını, toplantılara ve sohbetlere katılmadığını belirten Hamsici, "Ben, Fetullah Gülen cemaati mensupları sayesinde altın bir neslin yetişeceğini, bu kişilerin ülkesine ve vatanına faydalı bir insan olacağını düşünmüştüm. Bu nedenle bu kişiler arasında yer aldım. Cemaatin beni kullandığını gelinen noktada anladım. Bu kişilerin altın nesil değil, katil bir nesil yaratmak amaçları olduğunu 15 Temmuz 2016'dan sonra anladım." beyanında bulundu.

Hamsici, 2002'de Cemil Çiçek'in Adalet Bakanı olduğu dönemde, "silahsız terör örgütü" tanımını da içeren bir kanun taslağı hazırlığı bulunduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi:

"Bu tasarının yasalaşmaması için Fetullah Gülen cemaati mensubu olduğunu bildiğim veya daha sonra cemaat mensubu olduklarını öğrendiğim hakimlerin müthiş şekilde kulis yapıp, seferber olduklarını gördüm. Bu dönem içerisinde Kanunlar Genel Müdürlüğünde görev yapan Fetullah Gülen cemaatinden olduğunu bildiğim Kenan Özdemir, Yüksel Hız, Hüseyin Yıldırım'ın kulis yaptığını ve bize verdikleri telkinlerle ben, İbrahim Okur, hatta Birol Erdem'in de bu tasarının yasalaşmaması gerektiğini belirterek, girişimde bulunduğumuzu biliyorum. O dönem bu kulis çalışmalarının neden yapıldığını anlayamamıştım. Geldiğimiz noktada aslında cemaatin o dönemden başlayarak, belli bir amaç içinde olduğunu algıladım. Fetullah Gülen cemaatinin o tarihlerde yasa dışı işlemler yapacağını açıkladıkları, bu tasarının yasalaşması halinde kendi cemaatlerine zarar vereceklerini bildiklerinden, bu tasarının yasalaşmaması için çaba sarf ettiklerini gördüm. Hatta o dönem cemaate yakın gazete ve televizyonlar aracılığıyla da sürekli yayın yapıp, haber yaptıklarını görüyordum."

Hamsici, "Fetullah Gülen cemaati mensuplarının yargı içerisinde bu kadar etkin olmasını neden sağladınız? Cemaat mensubu olmayan kişilerin bu yerlerde çalışmasını neden engellemeye çalıştınız? Yapılan bu işlemlerin yargıya zarar vereceğini düşünmediniz mi?" sorularını şöyle yanıtladı:

"Hatalı davrandığımı kabul ediyorum. HSYK içerisinde Fetullah Gülen cemaati mensubu hakimlerin, müfettişlerin çalışmasını sağlamak, onların etkili olmasını bu suretle sağlamakta ben de sorumluyum. Bunu kabul ediyorum. Ancak atamalar ile ilgili İbrahim Okur, ben başkanvekili olduğum halde, beni bu işlere karıştırmıyordu, karıştırmak da istemiyordu. Okur da cemaat mensubuydu. 2012'ye kadar Fetullah Gülen cemaati sohbetlerine gelirdi. Konuşmalarda cemaat mensubu olmadığını dile getiriyordu. Ancak cemaatin taleplerini reddedemiyordu. Tayin ve yetkilendirmelerde de cemaatin hareket tarzıyla hareket ediyordu. Bu şekilde davranmasında Engin Durnagöl ile İdris Berber'in kendisinde etki yarattığını biliyorum. İbrahim Okur, Durnagül ve Berber'in Fetullah Gülen cemaati mensubu olduklarını biliyor, onların önerdikleri kişilerin cemaat mensubu olduğunu da biliyor ve tahmin edebiliyordu."

Hamsici, 2010'daki referandumundan sonraki HSYK seçimlerinde Fetullah Gülen cemaati mensubu hakim ve savcıların yoğun şekilde çalıştığını, yeni kurulun bu kişiler sayesinde oluştuğunu ifade etti ve o dönemdeki ilk Yargıtay ve Danıştay üyelerinin seçiminde, cemaat mensuplarının çok etkin yerlere getirilmesinin sağlandığını bildirdi.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.