Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Antalya Side´de düzenlenen Bilim ve Sanat Merkezleri Festivali’nin açılışına katıldı.
Festivalin açılışında konuşan Bakan Yılmaz, Türkiye´de ilk, orta ve lise düzeyinde yaklaşık 18 milyon öğrencinin eğitim gördüğünü, 7 milyonun üzerinde öğrencinin de yüksek eğitim aldığını belirterek "Toplam 25 milyon. Anne ve babalarını sayarsanız 75 milyon. Bu demektir ki Türkiye´nin hepsi MillîEğitim ailesinin birer mensubudur." diye konuştu.
Dolayısıyla eğitimde yapılanların herkesi ilgilendirdiğini, bu alandaki eksiklikleri de herkesten çok kendilerinin bildiğini ifade eden Yılmaz, "Şunu gururla ve inanarak söylüyorum ki Türkiye´de çok iyi giden şeyler var, iyi giden alanlar var, onlardan birisi de eğitimdir. Herkes hep aleyhte konuşur, eksiklikleri söyler ama istisnalar kuralı bozmaz. Kesinlikle Türkiye´de iyi giden şeylerin arkasında eğitim var." dedi.
Ulaşımda iyi şeyler yapılıyorsa bunları yapan mühendis ve işçilerin Türkiye´deki okullardan mezun olduğunu, ekonomide iyi şeyler oluyorsa bu ekonomistlerin Türkiye´deki okullardan mezun olduğunu, Türkiye dünyanın 16´ncı büyük ekonomisi ise bu başarının da başka ülkelerin yöneticilerine ait olmadığını anlatan Bakan Yılmaz, şöyle devam etti: "Bu milli geliri kim üretti? Bizim insanımız üretti. O halde en büyük zenginliğimiz nedir? Beşeri sermayedir. Türkiye´nin en büyük zenginliği beşeri sermayesidir. Ne petrolü var ne doğalgazı var ne de madenleri var. Eğer Türkiye 200´ün üzerindeki ülkede dünyada 16´ncı sıradaysa satınalma gücü paritesi bakımından dünyada 14´üncü sıradaysa bu başarısını beşeri sermayesine borçludur. Beşeri sermayesine taban oluşturan da eğitimdir. Yeter mi? Yetmez, eksikliğimiz var. Eksikliğimiz nedir? Milli gelirimizin 2 trilyon dolar olmasını istiyoruz, 860 milyar dolar değil. Kişi başına düşen milli gelirin 11 bin dolar değil 25 bin dolar olmasını istiyoruz. Yıllık ihracatımızın 143 milyar dolar değil 500 milyar dolar olmasını istiyoruz. Bunun için ne yapmak lazım? Bunun için eğitime daha çok önem vermek lazım."
Millî gelirin yüzde 5,8´i eğitime
Eğitime büyük önem verdiklerini vurgulayan Bakan Yılmaz, Türkiye´nin milli gelirinin yüzde 5,8´inin eğitime ayrıldığını, bu oranın OECD ülkelerinde ortalama yüzde 5,2 olduğunu aktardı. Merkezi hükümet bütçesinin de yüzde 20´sinin eğitime ayrıldığına işaret eden Yılmaz, bu oranın 2002´de yüzde 10 civarında olduğunu vurguladı.
Bakan Yılmaz, daha kaliteli eğitim vermek, sanayi 4.0´da öncü ülke rolünü üstlenmek gerektiğini bildirerek "Türkiye´de bu alanda kodlama eğitimi vermeliyiz. Önümüzdeki yıldan itibaren 1´nci sınıftan 12´nci sınıfa kadar kodlama eğitimi vereceğiz." dedi.
Okul öncesi eğitimin önemine de dikkati çeken Yılmaz, şu anda Türkiye´de 5 yaş çocukların yüzde 60´ına eğitim verildiğini, hedefin tüm çocuklara okul öncesi eğitim vermek olduğunu söyledi.
Özel yeteneği olan çocuklara özel eğitim
Özel yeteneği olan çocuklara normal eğitimin yanında ilave eğitim verilmesi gerektiğini, bu ihtiyacı karşılamak üzere Bilim ve Sanat Merkezlerinin (BİLSEM) açıldığını ifade eden Yılmaz, halen 80 ilde 110 merkezde 25 bine yakın öğrencinin eğitim aldığını dile getirdi.
Yılmaz, Türkiye´de dünyaya örnek olmuş birçok insan bulunduğunu, Nobel Kimya Ödülünü alan Aziz Sancar´ın, Yale Üniversitesinde dünyanın en genç profesörü olan Oktay Sinanoğlu´nun Türkiye´de ilk, orta ve lise eğitimi aldığını ve bu kişilerin başarılarını Türkiye´de aldıkları eğitime borçlu olduklarını belirttiklerini anlattı. Eksikliklerin de farkında olduklarını belirten Yılmaz, " Türkiye eğitimde çok iyi bir yolda ilerliyor ve daha yapmamız gerekenler var." dedi.
Bilim ve Sanat Merkezlerinde alanında uzman öğretmenlerce disiplinler arası eğitim programlarıyla bilim ve sanat eğitimleri verildiğine işaret eden Yılmaz, buralarda yetişen çocukların geleceğin Türkiyesinde lider, yönetici olmasını istediklerini vurguladı. Yılmaz, "Şundan emin olunuz Türkiye´nin bugünü her alanda dünden daha iyidir. Eksikliklerimiz var, inşallah o eksikliklerimizi de tamamlarsak elbirliği içerisinde, inşallah Türkiye´nin yarınını da bugünden daha iyi yapacağız." diye konuştu.
Bakan Yılmaz ve beraberindeki heyet, açılış konuşmalarının ardından Bilim ve Sanat Merkezleri Sergisi´nin açılışını gerçekleştirdi. Yılmaz, stantları tek tek gezerek öğrencilerin yaptıkları çalışmaları inceledi ve öğrencilerle fotoğraf çektirdi.
Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Celil Güngör ise Bilim ve Sanat Merkezlerinin, eğitim kurumlarında az bilinen ama en özgün kurumlarından birisi olduğunu vurguladı.
Bu merkezlerde öğrencilerin, yaratıcı birey olmanın niteliklerine uygun olarak ve o niteliklere uygun olarak öğretmenler nezaretinde daha çok proje tabanlı, uygulama tabanlı olarak çalıştıklarına dikkati çeken Güngör, şunları kaydetti: "Burada öğrencilerimiz kitabi değil, alanda, müzede, konservatuvarda, araştırma laboratuvarında, her türlü bilimin, sanatın ve etkinliğin olduğu alanda bulunmak ve o alanın içerisinde bir şeyler yapmak hedefindedir. Bu açıdan ülkemizin çeşitli yörelerindeki bilim ve sanat merkezlerimizi, bu sene ilk defa bir araya getirerek hem bu bir yıl boyunca yaptıklarını, bildiklerini, tecrübelerin paylaşmalarını istedik."