Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'ndeki kabulde Katar krizi için "Türkiye'yi de birinci derecede etkiliyor." dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (AGİTPA) Başbakanlık Divanı heyetini kabul etti.
Kabulde konuşan Kurtulmuş, dünyanın en önemli konuları arasında yer alan Katar krizine de değindi. Kurtulmuş, Türkiye ile ilgili gözlemleri yerinde gerçekleştirmek, Türkiye'deki gelişmeler hakkında bilgi almak için AGİTPA heyetinin ülkede bulunduğunu söyledi.
Her türlü sorusunu cevaplamaya ve her türlü meseleyi açıkça tartışmaya hazır olduklarını dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Özellikle geçen sene karşılaşmış olduğumuz 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletçe ve devletin bütün organlarıyla ortaya konulmuş olan büyük direniş, sadece Türkiye tarihi bakımından değil, dünyadaki demokrasi tarihi bakımından fevkalade önemlidir. Bu süreçten sonraki gelişmelerde de Türkiye, kendisini, demokrasisini, halkını koruyacak tedbirleri almak durumundadır. Yine aynı şekilde bölgede Suriye ve Irak başta olmak üzere ortaya çıkan politik türbülansların içerisinde de Türkiye, ciddi bir şekilde mücadele vermektedir.
Türkiye, eş zamanlı olarak dünyadaki bütün terör örgütlerinin muhatabı olan bir ülkedir. İçeride PKK, hemen sınırlarımızın dışında PYD ve YPG, aynı şekilde uluslararası eli kanlı bir terör örgütü olan DEAŞ, DHKP/C gibi farklı politik oryantasyonlardaki terör örgütleri Türkiye'ye karşı tam manasıyla harp etmektedir. Buna karşı da Türkiye, son bir yılda terörü bir bağımsızlık mücadelesi olarak görüp, terörle her alanda bağımsızlık mücadelesini sürdürüyor. Ümit ediyoruz ki en kısa zamanda da Türkiye bu terör örgütlerinin hepsine diz çöktürecektir.
Yine bölgedeki her türlü gerilim, en son Katar ve Suudi Arabistan arasında ortaya çıkan bu gerilimler, Türkiye'yi de birinci derecede etkiliyor. Son derece hassas bir şekilde bütün olayları takip ediyoruz. Bizim bölgedeki bütün olaylara yaklaşımımızın ana ekseni bölgede halkların yönetim ve karar süreçlerine katılmasını artırmak, demokratik süreçlerin kuvvetlenmesini temin etmek ve istikrarı sağlamak için farklı toplumsal kesimlerin hepsinin süreçlerin içerisinde olduğu bir bölgeyi kurmaktır."