Öğretmenler mesleklerini çocuklarına önermiyor

Eğitim-Bir-Sen tarafından 3 bin 34 öğretmenle yapılan araştırmada, öğretmenlerin yüzde 42'sinin, çocuğunun öğretmen olmasını istemediği sonucu çıktı.

Öğretmenler mesleklerini çocuklarına önermiyor
23 Kasım 2016 Çarşamba 15:32

Eğitim-Bir-Sen tarafından 26 ilde öğretmenlerle yüz yüze görüşülerek yapılan "Öğretmenlik Mesleği ve Mesleğin Statüsü Araştırması"nın sonuçları, sendikanın genel merkezinde, Genel Başkan Ali Yalçın ve sendika yönetimi tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.

Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yapılan “Öğretmenlik Mesleği ve Mesleğin Statüsü Araştırması''nın sonuçlarını açıkladı.

Eğitimin, bir toplumun sağlıklı, geleceğe güvenle bakabilmesi, teknolojide, bilimde, tıpta, adalette kısacası her alanda ileri bir seviyeye ulaşabilmesi için olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Yalçın, “Fertleri nitelikli bir eğitimden mahrum kalmış bir toplumun ayakta kalabilmesi, diğer ülkelerle yarışması, mücadele etmesi mümkün değildir. Böyle bir toplum yok olmaya mahkûmdur. Tarihe veya gelişmiş ülkelere bakıldığında, iyi bir eğitim sistemine sahip olanların hep önde olduğu ve başarılarıyla tarihe geçtikleri görülecektir. Eğitimin merkezinde ise öğretmen vardır. Öğretmenler, evrensel ve herkes için kaliteli eğitim açısından vazgeçilmezdir. Eğitimin yapı taşı olan öğretmenler, uzun bir süreçte edindikleri bilgi, birikim ve becerileri canlı tutmanın yanı sıra sonraki nesillere aktarmada da önemli bir rol üstlenirler. Öğretmenlik, toplumun temel ihtiyaçlarının yanında, maneviyatını inşa ve ihya etmeleri sebebiyle medeniyetimizde önemli bir yere sahip olmuştur” şeklinde konuştu.

İlme, irfana, âlime ve arife hürmeti esas alan bir medeniyetin bakiyesi olan Türkiye’de ise öğretmenlere, yürüttükleri mesleğin maddi karşılığının hakkıyla ödenmemesinin yanında manevi karşılığı olan saygının bile çok görüldüğüne, statüsünün tartışıldığına tanıklık ettiklerini ifade eden Yalçın, şöyle devam etti:

“Kurulduğumuz tarihten bu yana, 24 yıldır, özlük ve özgürlük mücadelesi veriyoruz. Sorunların çözümüne ilişkin çabalarımızın karşılığı olarak birçok kazanım elde ettik, onlarca sorunun çözümünü sağladık, yetkilileri adım atmaya zorladık. Ülkemizin en önemli meselelerinden biri olan eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarını gündeme taşıdık, önerilerimizle çözümün yolunu gösterdik. Yıllar içinde örnek araştırmalar yaptık, raporlar hazırladık, kongre, çalıştay, sempozyum, panel gibi bilimsel toplantılar düzenleyerek, sorunlarımıza dikkat çektik, yol açtık, yol gösterdik.” 
Öğretmenlik Mesleği ve Mesleğin Statüsü araştırmasında öğretmenlerin mesleki durumları ve statüleriyle ilgili çeşitli sorun ve kaygıları derleyerek, çözüm önerilerini ortaya koyduklarını kaydeden Yalçın, Türkiye geneli kamuda temel eğitim ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin kendi mesleklerini ve statülerini nasıl algıladığını ortaya koymak amacıyla yaptıkları araştırmada, 26 ilde 3 bin 34 öğretmenle yüz yüze görüşme yapıldığını söyledi.

Genel Başkan Ali Yalçın’ın kamuoyuyla paylaştığı araştırmanın detayları şöyle: 

İş doyumu

Araştırmaya katılan öğretmenlerin yaklaşık dörtte üçünün (yüzde 77) yaptığı iş karşılığı duyduğu başarı hissinden memnun olduğu görülmüştür. Yaptığı iş karşılığı duyduğu başarı hissinden memnun olmama oranı oldukça düşüktür (yüzde 10,9).

Öğretmenlerin yüzde 61,9’u, öğretmenliğin toplumda saygın bir kişi olma imkânını kendisine vermesi bakımından memnun olduğunu ifade etmiştir.

Öğretmenliğin toplumda saygın bir kişi olma imkânını kendisine vermesi bakımından; araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 17,8’i memnun olmadığını belirtmiştir. Öğretmenlerin yüzde 20,6’sı ise ne memnun olduğunu ne de memnun olmadığını dile getirmiştir.
 
Meslek tercihi

Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 31,3’ü, üniversite puanının öğretmenlik programlarına yettiği için öğretmenliği seçmek zorunda kaldığını, yüzde 61,1’i öğretmenliği puan yetmenin ötesinde daha bilinçli olarak tercih ettiğini ifade etmiştir.

Mesleğe yeni başlayan öğretmenlerin mesleğe daha önce başlayan diğer öğretmenlere oranla daha fazla bir oranda öğretmenlik mesleğini bilinçli olarak tercih ettiği görülmektedir.

Mesleki bağlılık

Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 37,7’si, bugün yeni bir meslek seçebilme imkânının olması durumunda tekrar öğretmenliği seçeceğini belirtmiştir. Yaklaşık üçte biri ise (yüzde 33,2) öğretmenlik yerine başka mesleği seçeceğini ifade ederken, yüzde 29,1’i ise bu konuda kararsız olduğunu söylemiştir.
 
Yakınma

Öğretmenlerin yüzde 23,3’ü, “öğretmenlik mesleği ile ilgili yapmak durumunda olduğum faaliyetler bana zevk vermiyor” ifadesine katıldığını belirtirken, yüzde 21,4’ü kararsız olduğunu ifade etmiştir. Öğretmenlerin yüzde 48’i öğretmenlik yaptıkça mesleğin saygınlığına yönelik inancının azaldığını kaydetmiştir. Öğretmenlerin yüzde 78,1’i “Öğretmenlerin yaptığı işin değeri anlaşılmıyor” ifadesine katıldığını beyan etmiştir. 

Bireysel değer algısı

Öğretmenlerin yüzde 77,5’i, öğretmenliğin gurur duyulacak bir meslek olduğunu belirtmiştir. Araştırmada yer alan öğretmenlerin yüzde 61,4’ü, öğretmenliği en saygın mesleklerden biri olarak tanımlamaktadır. Öğretmenlerin yüzde 83,4’ü, yaptıkları işin başkalarının hayatını olumlu yönde etkilediğini düşünmektedir. 

Toplumsal değer algısı

Öğretmenlerin yüzde 42,3’ü, çocuğunun öğretmen olmasını desteklemeyeceğini belirtmiştir. Öğretmenlerin yüzde 56,4’ü, toplumda öğretmenlerin sorunlarına karşı yüksek bir duyarlılığın olmadığına inanırken, yüzde 65,7’si, öğretmenlerin toplumsal statülerinin gün geçtikçe düştüğü kanaatindedir.

Öğretmenlerin yüzde 38,9’u, öğretmenlik mesleğinin itibarının ve imajının düzelmeyecek kadar yıprandığını ifade etmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 54’ü, devletin öğretmenlere yeterince değer vermediğini düşündüğünü dile getirmiştir. Yüzde 59,3’ü, medyanın öğretmenlere yeterince değer vermediğini düşünürken, yüzde 52,7’si, toplumun öğretmenlere yeterince değer vermediğini belirtmiştir. 

Ücret memnuniyeti

Öğretmenlerin yüzde 26,5’i, aynı veya daha fazla ücret alacağı kamu sektöründe başka bir iş bulduğu takdirde öğretmenlikten vazgeçeceğini ifade etmiştir. Yüzde 51,8’i, maaşlarından sosyal ve kültürel ihtiyaçları için para ayıramadıklarını söylemiştir.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 56,9’u, yaptığı iş karşılığında adil bir ücret almadığını belirtmiştir. 

Tükenmişlik

Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 61,1’i, mesleğini yaparken oldukça yıprandığını; yüzde 34’ü, öğrencilerle ilgilenmenin çok fazla strese neden olduğunu dile getirmiştir. 

Mesleki özerklik

Öğretmenlerin yüzde 21’i, mesleği nasıl icra edeceğine dair birçok konuda kendi kendine karar verme özgürlüğüne sahip olmadığını belirtmiştir. Öğretmenlerin yüzde 53’ü, yöneticilerinin, eğitim-öğretim süreçleri ile ilgili kendi aldığı kararlara saygı duyduğunu ifade etmiştir.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 30’u, okul içerisindeki birçok süreçte bireysel olarak inisiyatif almakta zorlandığını dile getirirken, yüzde 54’ü, öğretmenlerin merkezden verilen kararların pasif uygulayıcısı olduğunu belirtmiştir.
 
Karar alma mekanizmalarına katılım

Öğretmenlerin yüzde 53,1’i, eğitim politikalarının şekillenmesinde etkilerinin olmadığını düşündüğünü söylemiştir. 

Çalışma şartları

Öğretmenlerin yüzde 29,9’u, çalıştığı okulun fiziki imkânlarının işini gereği gibi yapması için yeterli olmadığını; yüzde 31’i, mesleğini yaparken kişisel güvenliği ile ilgili endişe duyduğunu kaydetmiştir.

Mesleki gelişim

Öğretmenlerin yüzde 50’si, mesleki gelişimleri (hizmet içi eğitim) için yapılan çalışmaların yeterli olmadığını söylerken, yüzde 66’sı, imkân olması halinde yüksek lisans/doktora yapmak istediğini; yüzde 52’si, kendisini mesleki açıdan geliştirebilmek için yeterince imkân sağlanmadığını dile getirmiştir.

Bu çerçevede, öğretmenlerin mesleki gelişimlerini destekleyici ve özerkliğini artırıcı çalışmaların yapılması elzemdir. Öğretmenliğin statüsünü yükseltmek ve başarılı öğrencilerin mesleğe çekilebilmesi için yeni politika ve stratejilerin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Öğretmenlerin mesleki özerkliklerinin genişletilmesi ve çalışma şartlarına ilişkin yapılacak iyileştirmeler, hem başarılı gençlerin öğretmenlik mesleğini seçmesine hem de mevcut öğretmenlerin kendilerini işlerine daha çok adayabilmelerine yardımcı olacaktır. Öğretmenler, öğretim araçlarının, ders kitaplarının seçimi ve pedagojik yöntemlerin uygulanmasında esas rolü üstlenmelidirler. Aynı şekilde, teftiş ve denetleme sistemi, öğretmenlerin özgürlüğünü, girişkenliğini ve sorumluluğunu sınırlamamalıdır.

Öneriler

Öğretmenler kendi emeklerinin yeterince değerli görülmediğinden şikâyetçi olduğundan, öğretmenliğin eğitim kalitesini belirlemedeki kilit rolünü ortaya koyan çalışmalar yapılmalı ve bu çalışmalar etkin bir şekilde topluma anlatılmalıdır. Bu çerçevede akademik kuruluşlar, MEB ve sendikalar; öğretmenlerin eğitim süreçlerindeki rolüne ilişkin kapsamlı çalışmalar yapmalıdır. Başta sendikalar olmak üzere konuyla ilgili tarafların öğretmen sorunları konusunda daha fazla çalışma yapmasına ve bu konuda toplumsal bir farkındalık oluşturmasına büyük bir ihtiyaç vardır. Çünkü öğrenci başarılarının yüksek olduğu toplumlarda öğretmenler mesleklerinin daha değerli olduğunu düşünmektedirler. Öğretmenlerin mesleki statüsü konusunda MEB ve sendikalar etkin çalışmalar yürütmeli, bu süreçte medya ile iyi ilişkiler kurarak, öğretmenlerin medyadaki temsilinin daha olumlu bir şekilde yansımasını sağlamalıdırlar.

Öğretmenlerin görev yaptıkları okullarda ve genel politikaların geliştirilmesinde eğitime ilişkin karar alma süreçlerine aktif bir şekilde dâhil olabilmesi ve böylece eğitim politikalarının önemli bir aktörü olabilmeleri için mevcut katılım mekanizmaları güçlendirilmeli ve yeni mekanizmalar tanımlanmalıdır.

MEB’in ve eğitim sendikalarının gerek mevcut eğitim politikaları gerekse de değişiklik düşünülen konularda öğretmenlerin görüşlerine düzenli olarak başvurması sağlanmalıdır. Ayrıca, branş/bilim alanlarına göre öğretmenlerin ülke çapında zümre gibi yapılanmalara gitmeleri ve bu çerçevede başta program geliştirme olmak üzere, kendilerini ilgilendiren konularda çalışma yapmaları özendirilmelidir. Daha önemlisi, bazı ülkelerdeki Öğretmenlik Konseyleri gibi, öğretmenlik mesleğinin giriş standartlarını belirlemek, aday öğretmenlik sürecini tanımlamak, kariyer gelişim basamaklarını tanımlamak ve kalite güvencesi için platform ve forumlar oluşturulmalıdır. Öğretmenlerin önemli konularda kararlara katılımının sağlanması ve görüşlerinin nihai kararlarda etkili olması, kişisel gelişime önem verilmesi, okul ve eğitimin üst yönetiminden algıladıkları destek düzeyinin artırılması gereklidir.

Öğretmenlere yönelik yeni politikalar geliştirilirken, hem bugüne kadarki tecrübelere dayalı uygulamalar hem de bilgiye dayalı araştırmalar dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede, öğretmenlerin mevcut durumları, çalışma şartları, sorunları ve talepleri konusunda sürekli izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Ayrıca, öğretmenliğin diğer meslekler karşısındaki durumu sürekli olarak takip edilmelidir. Aynı şekilde, dünyada öğretmenlere yönelik başarılı politika ve uygulamalar izlenmeli ve bunlar Türkiye şartlarına uygun bir şekilde denenmelidir.

Öğretmenlik mesleğinin başarılı yeni adaylar için cazip hâle gelmesi için, mevcut öğretmenlerin moralinin, mesleğe bağlılıklarının yüksek olmasına ve kariyer basamaklarının netleştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Öğretmenliği bir kariyer mesleği olarak düşündüğümüzde, mesleğe yeni başlayan bir öğretmenin orta ve uzun vadede kariyer gelişiminin nerede olacağının belirginleşmesi, mesleki bağlılığının artmasına ve dolayısıyla mesleki faaliyetlerinin daha verimli olmasına yol açma potansiyeli sahiptir.

Öğretmenlerin mesleki gelişimlerini desteklemeleri için daha fazla kaynak ayrılmalıdır. Hizmet içi eğitimlerde alternatif modeller benimsenmeli ve öğretmenlerin mesleki gelişimleri desteklenmelidir.

Eğitim sendikalarının rolü, sadece öğretmenlerin iş şartlarını iyileştirmeyi değil, aynı zamanda eğitim ve öğretim kalitesini de iyileştirmeyi kapsayacak şekilde yeniden tanımlanmalıdır.

Eğitim kalitesini belirleyen en önemli unsurun öğretmen olduğu dikkate alındığında, eğitim sendikalarının güçlü bir eğitim sisteminin geliştirilmesinde ciddi bir katkı yapabileceği dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede eğitim sendikaları bir yanda öğretmenlerin çalışma şartlarını iyileştirerek daha başarılı adayların mesleği seçmesine katkı yapabileceği gibi, program geliştirme, ölçme ve değerlendirme, meslek standartlarının geliştirilmesi ve genel olarak eğitim politikalarının belirlenmesinde aktif bir rol alabilirler.

Öğretmenlerin yaptıkları iş karşılığı adil ücret almadığını ifade etmeleri, sosyal ve kültürel faaliyetler için yeterince kaynak ayırmadığı dikkate alındığında, öğretmen maaşları artırılmalı, özellikle tecrübeli öğretmenlere daha yüksek ücret ödenmelidir.

Türkiye’de öğretmenlere ödenen ücret hâlâ OECD ülkelerinin ortalamasının altındadır. Özellikle OECD ülkelerinde öğretmenlerin işe başlama maaşı ile 15 yıl tecrübeye sahip öğretmen maaşı arasında önemli bir fark bulunmaktadır. Genel olarak, tecrübe arttıkça maaş da artmaktadır. Bu husus dikkate alındığında, tecrübeli öğretmenlerin maaşlarının yeni işe başlayanlardan farklılaştırılarak artırılması gerekmektedir.

Mesleki gelişimi için yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapan öğretmenlere ödenen ücretlerde de bir farklılaşmaya gidilmelidir.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.