TBMM Başkanı Yıldırım, "Türkiye'nin her köşesindeki okullara bir çağrı yapıyorum. Temiz okullar için gelin bir seferberlik başlatalım. Sınıflarımızı, koridorlarımızı, bahçelerimizi, okullarımızın etrafını pırıl pırıl yapalım." dedi.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım ile Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Çekmeköy'deki Öğretmen Semiha Yıldırım İlkokulu'nda 2018-2019 eğitim ve öğretim yılı açılışı programına katıldı.
Yıldırım, yeni eğitim-öğretim yılının hayırlı olmasını temenni ederek, sözlerine "Bu okul, sevgili hayat arkadaşım, öğretmen Semiha Hanım'ın adını taşıyor. Semiha Hanım, tebeşir tozu yutmuş, emekli bir öğretmen. Onun zamanında akıllı tahtalar yoktu, kara tahta vardı, tebeşir tozu vardı, yoksunluk vardı. O, bugüne kadar zor şartlarda binlerce öğrenci yetiştirdi. Allah nasip etti, adına bir okul yaptırma bahtiyarlığına da erişti. Bu mutluluğun tarifi yok." diyerek başladı.
Türkiye'deki birçok hayırsever vatandaşın geçen 16 yıl içinde 100 binlerle ifade edilen sayıda okul ve sınıfı Milli Eğitim Bakanlığı'na kazandırdığını aktaran Yıldırım, "Eğitim-öğretim yılı açılışı vesilesiyle bütün vatandaşlarımıza, hali vakti yerinde olan iş adamlarımıza bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Okul, sağlık ocağı, hastane, köprü, çeşme, elinizden ne geliyorsa mutlaka yapınız, çünkü dünyanın malı dünyada kalıyor." dedi.
Yıldırım, başbakanlığı döneminde yapılan yasal düzenlemeyle okul, hastane, sağlık ocağı, ibadethane yapanların bu eserler için katma değer vergisi ödemediklerini hatırlatarak, varlıklıyken eser yapmayı, geleceğe ve gençlere yatırım yapılmasının ihmal edilmemesini istedi.
Türkiye'nin 2020'ye kadar tekli öğretime geçme hedefi olduğuna değinen Yıldırım, "5-6 büyük il dışında bugün Türkiye, bunu hemen hemen halletti. O illerimizde de inşallah yoğun bir çalışmayla hayırseverlerimiz, Milli Eğitim Bakanlığımız, valiliğimiz, belediyelerimiz çalışarak bu hedefi gerçekleştireceğiz." diye konuştu.
"Sahip olduğumuz değerlerin yaşatılmasında öğretmenlerimizin rolü çok büyük"
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, öğrencilere şöyle seslendi:
"Bizler dün, sizin bulunduğunuz sıralardan geçtik, İstiklal Marşımız ile ders başı yaptık, tatile çıktık. Bizim zamanımızda okullar sobalıydı. Sizin kadar şanslı değildik. Hatta okula giderken, defterlerimizle beraber odunumuzu da götürürdük, sobanın yakılmasını nöbetleşe yapardık. Bütün bu zorluklara rağmen okulu severdik, okulumuzu tertemiz tutardık. Yarın sizler de nöbeti devralacak hepimizin iftihar ettiği pırıl pırıl gençler olarak bizlerin yerini alacaksınız. Az önce bir yavrumuzla, Ahmet Bayoğlu ile sohbet ederken, 'Ne olacaksın?' diye sordum, 'Robot yapacağım. Teröristlere karşı askerlerimizi korumak için robot yapacağım.' dedi. İşte bizim ihtiyacımız olan gençlik bu. Hem insan hayatının kutsal olduğunu hem de güvenliğin bir ülkenin istiklali, istikbali için olmazsa olmaz olduğunu biliyor."
Öğrencilerden okullarını sevmelerini ve çevresini temiz tutmalarını isteyen Yıldırım, Türkiye'nin her köşesindeki okullara, temiz okullar için sınıfları, koridorları, okul bahçesini, okulların etrafını temiz tutma çağrısında bulundu.
Yıldırım, mühendislik, yöneticilik, milletvekilliği, bakanlık ve başbakanlık yaptığını ifade ederek, "Her şeyden önce ben bir öğretmen eşiyim, öğretmenlere her zaman gıpta ederim, her zaman büyük saygım var. Bana göre öğretmenlik, insan yetiştirme sanatıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'Eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkar öğretmendir.' demiyor mu?" diye konuştu.
Evliliğinin ilk yıllarında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (İTÜ) öğrenci olduğu sırada, eşi Semiha Yıldırım'ın hasta olması üzerine dersin boş kalmaması için kendisini sınıfına yolladığını anlatan Yıldırım, öğrencilerin kendisini yok farz ettiğini ve dinlemediğini, ilk gördüğü çocuğu havaya kaldırdığını ve sınıfa daha sonra sessizlik hakim olduğunu ancak dersin ardından eşi okula döndüğünde okul müdürünün "Hoca hanım, sen hasta olunca dersler boş geçsin, beyini gönderme." dediğini aktardı. Yıldırım, "Herkes öğretmen olamaz, sabır abidesi olmanız lazım." dedi.
Yıldırım, törende lise kimya öğretmeni Yılmaz Er'in de bulunduğunu belirterek, "Değerli eşim Semiha Hanım'ın şahsında ve huzurlarınızda bu ülkenin vefakar, cefakar bütün öğretmelerini şükranla selamlıyorum. İyilik, güzellik, doğruluk adına sahip olduğumuz değerlerin yaşatılmasında öğretmenlerimizin payı çok ama çok büyüktür." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'yi adeta bir açık hava okulu haline getireceğiz"
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un göreve başladığında söylediği "Ülkemizde doğan her çocuk kaybedilmeyecek kadar değerlidir." sözünün dikkatini çektiğini aktaran Yıldırım, "Bu meseleyi bürokratik bir mesele olmaktan çıkarıp, ulusal bir dava olarak algılayıp topyekun olarak hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Biz aslında bilimi, ahlakı, sanatı, sporu konuşacağız. Ahlak üzerine inşa edilmemiş bir eğitim sisteminin geçerli olacağına inanmıyorum. İşin özeti budur. Her şeyi öğrenebilirsiniz ama değerlerinize yabancılaşırsanız, kimliğinizi, benliğinizi muhafaza edemezsiniz, öğrendiğiniz ilmin hiçbir faydası olmaz." diye konuştu.
Binali Yıldırım, Türkiye'nin en büyük kaynağının insan olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bugün dünyanın 20 büyük ülkesi arasındayız. Orta vadeli hedefimiz, 10 ülke arasında yerimizi almak. Bugüne kadar yaptığımız yatırımlar meyvesini veriyor. Eğitim için altyapı anlamında hemen hemen her şey yapıldı. Bütün okullara internet erişimi var, okulların büyük kısmında etkileşimli tahta var. Yavrularımız artık bilgisayar destekli eğitim görüyor. Çocuklarımız ve gençlerimiz, geleceğe en iyi şekilde hazırlanıyor. Türk milletini dünya milletler ailesi arasına en güzel yere taşıyacak olan bu nesillerdir, bu yavrularımızdır. Bugün nüfusumuzun yüzde 100'ünü çocuklar, gençler teşkil etmiyor ama gelecekte sizler ve nüfusumuzun yüzde 100'ünü teşkil edeceksiniz. Milli hedeflerimize ulaşmak için büyük gayret göstereceğiz, Türkiye'yi adeta bir açık hava okulu haline getireceğiz. Çünkü dünyanın en gelişmiş ülkeleri, eğitimli insan gücüne sahip ülkelerdir. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışı bu topraklarda kurulup, 3 kıtada 7 denize 600 sene hükmetmiş Osmanlı'dan bize kalan bir eserdir. O halde insanımızı nitelikli hale getirip, küresel barışa, huzura, refaha da katkı sağlamalıyız. Eğitim, bizim milli davamızdır. 'En güçlü savunma, yetişmiş insan gücüdür' anlayışını benimsiyoruz. 2002'den itibaren eğitime ayrılan bütçe, savunma bütçesinin önüne geçmiştir. 16 yıllık süre içerisinde sadece eğitimin altyapısına, okullara, kitaplara ve insan kaynağına, öğretmenlerin sayısının artırılmasına, 60 milyar liranın üzerinde yatırım yaptık. Ülkemizde halen 18 milyon ilkokul, ortaokul, okul öncesi ve lisede eğitim gören öğrencimiz var. Bu sayıya yaygın öğretimi de kattığımızda 25 milyonun üzerine çıkıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımız, öğretmen kadrosunun güçlendirilmesinden okul ve derslik sayısının artırılmasına kadar çok ama çok nitelikli çalışmalar yürütüyor. Eğitim kadar katma değeri yüksek başka bir yatırım yok. Artık hiç kimse bir çocuğun yetişmesi konusunda 'Aman bana ne' diyecek durumda değildir, çünkü gelecek eğitimdedir."
"Kendimize inanırsak sesimizi dünyaya daha gür bir şekilde ulaştırırız"
Eğitim ve öğretimin dinamik bir alan olduğuna ve sık sık güncellenmesi gerektiğine işaret eden Yıldırım, "Çocuklarımızı, gençlerimizi, bilgi toplumunun ihtiyaçlarına göre yetiştirmeliyiz. Çocuklarımız, gençlerimiz, yarının ihtiyaçları doğrultusunda donanımlı hale gelmelidir, ancak bunu yaparken kendi ruh kökümüzden asla kopamayız. Maneviyatı tam, milli hisleri güçlü nesiller geleceğin en başarılı nesilleri olacaktır. Evlatlarımız içine kapanık değil, dışa dönük olmalıdır. İnanç ve kültür değerlerimizle çatışmadan, bilginin ışığında gelecek hedeflere yürünmelidir. Bizler onların yeteneklerini ortaya çıkarabilecekleri ortamı hazırlamakla mükellefiz. Bunu yaptığımız takdirde ne istiklal ne istikbal ne istikrar kaygımız olur." dedi.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi yapmamız gereken 21. yüzyılın gerçeklerine uygun, çağa yön verecek, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde eğitim yine bir numaralı öncelikli alanımız olarak ele alınıyor ve geleceğimiz, gençlerimiz, yavrularımız için ne gerekiyorsa, hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan yapılıyor. Yeter ki kendimize ve insanımıza inanalım, güvenelim." diye konuştu.
Dünyanın en gelişmiş İHA ve SİHA'larını Türkiye'nin yaptığını dile getiren Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hakkımız olan uçaklarımızı vermemek için çeşitli bahaneler yapıyorlar. Utanmasalar Türkiye'nin anahtarını isteyecekler. Biz, yaparsak en güzelini yaparız. İşte şimdi onu yapıyoruz. Artık kendi helikopterimizi, İHA'mızı, SİHA'mızı yapıyoruz, savunma sanayimizde bağımlılığı ortadan kaldırıyoruz. Hepsini yerli ve milli imkanlarla Türk insanının alın teriyle, akıl teriyle yapıyoruz. Herkes emin olsun, eğer birbirimizi daha çok seversek, daha çok birlik olursak, kardeş olursak, birlikte Türkiye olursak bize hiç kimse zarar veremez. Bizde bilgi, basiret, gönül zenginliği var, gençlerimizde, çocuklarımızda enerji var. Biz, büyük bir medeniyetin evlatlarıyız, gittiğimiz yere adalet, ahlak götürdük, insanlığın bugünlere gelmesinde çok büyük emeklerimiz oldu. Eğer çocuk ve gençlerimizi daha iyi yetiştirirsek, kendimize inanırsak, güvenirsek, sesimizi dünyaya daha gür bir şekilde ulaştırırız. Başarmanın şartı inanmaktır. Bizler inanıyoruz, o halde başaracağız. Unutmayın, sadece vazgeçenler kaybeder. İnat edeceğiz, ısrar edeceğiz, mutlaka başaracağız."