Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan zirveye damga vuran Gazze mesajı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Konseyi 10. Zirvesi'nde konuştu. Erdoğan Gazze'de yaşanan İsrail zulmüne değinerek "7 Ekim'den beri şahit olduklarımızı mazur gösterecek, bu vahşeti anlatacak hiçbir kavram yoktur. Gazze'de tam 28 gündür insanlığa karşı suç işlenmektedir. Önceliğimiz insani ateşkesin süratle tesis edilmesidir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Konseyi 10'uncu Zirvesi'ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, İsrail'in neredeyse bir aydır bombaladığı Gazze ile ilgili dünyaya önemli mesajlar verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım da eşlik etti.
Sabah saatlerinde liderlerle aile fotoğrafı çektiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra zirve kapsamındaki konuşmasında şunları söyledi: "Küresel sınamalarla mücadelemizde en önemli gücümüz Türk dünyasının birlik, beraberlik ve dayanışmasıdır. Bu hakikati son dönemde karşılaştığımız pek çok hadisede gördük, görüyoruz. Can Azerbaycan vatan muharebesinin ardından Karabağ'da 30 yıldır süregelen işgale tamamen son verdi. Bu tarihi başarıdan büyük bir gurur ve sevinç duyuyoruz. Böylece bölgemizde kalıcı barışa bir adım daha yaklaşmış olduk. Açılan fırsat penceresinin değerlendirilmesi en büyük arzumuzdur.
Müslüman, Hristiyan veya Yahudi fark etmeksizin herkesin güvenliğini garanti altına alacak yeni mekanizmalar üzerinde de çalışıyoruz. Uluslararası barış konferansı için zemin oluşturma çabalarımız sürüyor. Şimdiye kadar 10 uçak dolusu insani yardım malzemesini bölgeye sevk ettik. Sahada şartlar elverdikçe yenilerini göndermeye devam edeceğiz. Türk dünyası olarak birlik ve beraberlik içinde hareket etmemiz önce ateşkese sonrasında da kalıcı barışa giden yolu kolaylaştıracaktır.
Türk Devletleri Teşkilatı olarak sergileyeceğimiz duruş da diğer kuruluşlara örnek teşkil edecektir. Rusya-Ukrayna savaşının enerji, gıda, ulaştırma gibi alanlardaki yansımaları tüm dünyayı olumsuz etkiliyor. Adil barışın tesisi yönündeki gayretlerimizi sürdüreceğiz. Afganistan'da sürdürülebilir barışın ve istikrarın tesisi Orta Asya'nın ötesinde tüm kıtada kalıcı güvenlik ve refaha hizmet edecektir. Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri olarak Afganistan'daki mevcut yönetime eşgüdüm içerisinde vereceğimiz mesajlar bu bakımdan önemlidir.
Ankara'daki olağanüstü zirvede kuruluş anlaşmasını imzaladığımız İstanbul merkezli Türk Yatırım Fonu'nun faaliyetlerine bir an evvel başlamasını istiyoruz. Bununla ilgili anlaşma da önceki gün parlamentomuzda kabul edildi. Mega enerji ve ulaşım alt yapısı projeleri Türk Devletleri arasında her zaman temel ve önemli bir iş birliği alanı oldu. Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattı Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattı ve Trans Anadolu boru hattı bunun somut örnekleridir. Hazar doğalgazının Türkiye'ye ve Avrupa'ya taşınması hem Türk devletlerinin refahına hem de Avrupa'nın enerji güvenliğine katkı yapacaktır.
Ülkelerimiz arasındaki ulaştırma ağlarını geliştirme hedefine de özellikle eğilmeliyiz. Bu anlayışla Hazar geçişli doğu-batı-orta koridorunun etkinleştirme gayretlerimizi sürdürüyoruz. Ulaşım ve ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, ulaşım ağlarının zenginleştirilmesi, sınır geçişlerinin ve vize işlemlerinin kolaylaştırılması noktasında iş birliğimizi güçlendirmeliyiz. Semerkant zirvemizde imzalanan Uluslararası Kombine Yük Taşımacılığı Anlaşması ve ulaştırma bağlantısallık programı önemli katkılar sağlıyor. Bugün de 2023-2027 yıllarına ait ulaştırma ortak eylem planını imzalayarak yeni dönem yol haritamızı belirlemiş olacağız.
Tüm bu alanların yanında ortak dil, kültür ve tarihe dayalı beşeri ilişkilerimizi geliştirmek amacıyla yüksek öğretim alanındaki iş birliğimizi kuvvetlendirmeye yönelik çabalarımız da sürüyor. Özellikle birlik ve beraberliğimizin güçlenmesi için dil birliğinin önemi aşikardır. Bunun ilk adımı alfabe birliğinin sağlanmasıdır. Bu konuda başkanların desteği çok çok önemlidir. Yüksek öğretim kurulumuzun sekreteryamıza ilettiği önerilerin siz kıymetli kardeşlerim tarafından en iyi şekilde değerlendirileceğine inanıyorum.
Aile meclisimiz geçtiğimiz yılki Semerkant Zirvesi'nde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne oy birliği ile gözlemci üye statüsü vererek tarihi bir karara imza atmıştı. Sizlere bu kararın alınmasında sağladığınız destek vesilesiyle bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu kararla Türk dünyası tecrit edildikleri halde öz vatanından vazgeçmeyen Kıbrıs Türkleri'nin yalnız olmadıklarını herkese göstermişti. Büyük Türk ailesinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türkleri ile dayanışma içinde hareket etmek hepimizin yükümlülüğüdür. Müteakip zirvemizde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni karar verdiğimiz şekilde gözlemci üye statüsü ile aramızda göreceğimize inanıyorum. Bu konuda sizlerin dirayetli liderliğine güveniyorum. Bu vesileyle gözlemci üyemiz Türkmenistan'ı da aile meclisimizde tam üye olarak görmek istediğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Birliğimiz gücümüzdür şiarıyla Türk dünyasını her alanda kuvvetli kılmayı, farklı meydan okumalar karşısında daha dirençli ve dayanıklı hale getirmeyi hedefliyoruz. Liderler olarak birlik ve beraberlik içinde güçlü bir Türk dünyası tasavvuru ile Türk dünyası bayrağını taşıyan gönüllere yol göstermeliyiz. Bu sene 100. Yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti olarak tüm Türk dünyasının barışı, refahı ve güvenliği yönünde adımlar atmayı sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu teşkilatımıza da teşmil ederek önümüzdeki dönemi inşallah Türk devri yapmak için omuz omuza çalışacağız."