İlk kez ne zaman hüzünlendiğimi hatırlamıyorum. Kundağımda yatarken; annem gözümün önünden gidince mi, beşiğimi sallayan el olmayınca mı, acıkınca mı, emziğim ağzımdan düşünce mi, üşüyünce mi, canım yanınca mı, hastalanınca mı, melekler benimle oynamayı kesince mi ya da “bu dünyada işim ne diye” hayıflanınca mı? Bunların hangisi, bilmiyorum. Sahi, hüzün nedir ve neden ağlarız ki?
Ağlayan insan ise, ağlatan ne? Efkar mı, ayrılık mı, keder mi, tutkular mı, hırs mı, hayat mı, ölüm mü ? Veya yaratanın lütfu merhamet mi, sevgi mi, sevinç mi? İstenmeyen bir durumun başa gelmesi mi? Yoksa bir kayıptan duyulan keder mi? Bilim insanları özetle; “ağlamak, insan için koruyucu bir mekanizmadır, savunmasız olabilme göstergesidir. Bizi, içimizdeki endişelerden uzaklaştırır, ferahlatır, içimizdeki kederi, kargaşayı akışına bırakmamızı sağlar” diyor. O halde nedir yüreğimizi kabartan, içimizi burkan, yüzümüzü ıslatan mânâ?
Hayat; hem armağan hem de imtihan. Varlık ile yokluk, keder ile sevinç, sevgi ile nefret, iyilik ile kötülük arasında akıp gider. Ya dünyaya dair ulaşamadığımız şeyler üzer bizi ya da ahirete dair hassasiyetlerimiz. Nedeni ne olursa olsun ağlamak; belki de en insani yanımız, meziyetimiz. Şevkatin, merhametin ve imânın alameti sabrın dışa vurumudur hüzün. Hicret sırasında; Hz.peygamberin yol arkadaşı Ebubekir’e “Üzülme, Allah bizimle beraberdir” dedirten dünya hâlidir. Hz.peygamberin “Eğer, benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız” dedirten âhiret sırrıdır.
Aslında, ne varlığa sevinmeli ne de yokluğa, zorluklara üzülmeli insan. Hepsi de, sonunda kazanma veya kaybetmek olan birer sınav ve sorumluluğu olan emanettir. Asıl olan “istikamet”imizi belirlemek. Beden aracını “sırat-ı mustakîm” de yol aldırabilmek. Nereye doğru gittiğimizi, hangi yolu takip ettiğimizin farkında olmak. İstikamet doğruysa hissedilen her hüzün aldığımız her nefesin zekatı, Allah’ın armağanıdır. Hüznü böyle anlayanlar, kalbi pamuk gibi olanlardır.
Hüzünlenen bir yüreğimiz, yaşaran gözlerimiz oldukça;
“Deme niçin şu şöyle
Bak sonuna sabr eyle
Yerincedir ol öyle
Görelim mevlam neyler
Neylerse güzel eyler.”
- - - - -