İnsanlık tarihinden bu güne hep aynı sonuçları görürsünüz. Dünyevi menfaatler çakıştığı an kendi çıkarını ön plana çıkarmaktan geri kalmazları.
Osmanlının son dönemlerinde matbaa getirilmesine karşı çıkanlar kendi çıkarları uğruna millet menfaatlerini çiğnemekten geri kalmamıştır.
Bugün ve dün çok farklı değil yerli otomobil hala yapılamadı ,engel hükümet mi yoksa menfaat çevreleri mi? Otomobil bir ülke için çok önemli olduğunu herkes biliyor. Bunun önemini bizden daha fazla dev otomobil sektör sahipleri.
Statikoyu korumak yani mevcudu muhafaza ederek hayatı devam ettirmek en kolay hayat tarzı olsa gerek.
Kurulu düzene karşı çıkmak haşa ne haddimize . Hele bu düzen devlet düzeni ise asla yanlışı söyleyemeyiz.
Çünkü çocukluğumuzda ailemiz, çevremiz hep devlet babaya karşı çıkmamsk gerektiği yönünde telkin edilirdik.
Devlete karşı.çıkmak devletin dinamikleri ile oynamak onları saracak eylemlere girişmek terörist davranışlardır.
Devlet kendi dinamiklerini korumak için elbette tedbirler alır almalıdır da.
Ancak statükocu davranışlar ile devlet yönetmek de bir nevi terör değil midir? Devletin gelişmesini engellemek anlamı taşımaz mı? Bu tür davranışlar sürdürülebilir kalkınmanın önünde engel değil midir?
Tanzimattan bu yana başlamış olan Avrupa hayranlığı hala beyinlerimizin arkasında sımsıcak ve dimdik beklemektedir.
Bu garip hayranlığın bir göstergesi de kılık kıyafet dayatmasıdır.
1980 darbesinden sonra polislerimiz bıyıklarını kesmek zorunda bırakıldı. Tüm devlet memurları kumaş pantolon ceket ve kravat takmak zorunluluğu getiren 657 Sayılı Kanun dan faydalanarak kılık kıyafet Yönetmeliği yayımlandı. Bu yönetmelik hala geçerliliğini korumaktadır.
Bu yönetmelik bazı devlet dairelerinde çok şiddetle uygulandı.
Temizlik görevlilerine bile kravat takma zorunluluğu getirildi.
DOKTORLAR da bu kanun kapsamında kılık ve kıyafet yönetmeliğine uymaya zorlandı.
Doktorların sivil iteatsiziği kısa zamanda sonuç verdi ve serbest kıyafet ve serbest kılık özgürlüğünü kazandılar.
Bugün tüm memurların katılımı ile yürütülmesi beklenilen sivil iteatsizlik eylemi yine memurlar özellikle idreciler tarafından engellemekte ya da kınanmaktadır.
Tertemiz sakal bırakmış öğretmen ya da yöneticiler kendi arkadaşları tarafından yadırganmakta ve ikaz edilmektedir.
200 yıllık statükocu anlayışı aşmak çok zor. Halbuki aynesi iştir kişinin kılık kıyafete bakmamak gerekmez mi?
Sivil iteatsizliğin mimarı EGITIM BIR SEN bu eylemden başarılı çıkmak için yeterince gayret sarf ediyor mu?
Selam ve dua üzerine kalın.
-