Son bir haftada Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi ve İnternet haber yazarı Süleyman Özışık yeni darbe ile ilgili kaygılarını dile getirdiler.
Uyanık olmamız gerektiğini, asla “bundan sonra darbe olmaz” düşüncesine kapılmamamız gerektiğini anlatan yazılardı.
Evet.
Bu köşenin sahibi olarak biz de sürekli yeni hücumlara karşı dikkatli olmamamız gerektiğini söylüyoruz.
Farklı olarak, 20 Aralık 2016’da “2017 Türkiye İçin Savaş Vakti mi?” diye bir yazı kaleme almıştık ve bundan sonraki girişimin Türkiye’ye dışarıdan bir müdahale olabileceği şeklindeki kanaatimizi belirtmiştik.
Son zamanlardaki bu yeni darbe söylentileriyle Katar olayının birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
15 Temmuz kalkışması dış destekliydi.
Ancak dış güçler, içerdeki maşalarını kullanarak darbeyi yapmaya çalışmışlardı.
Bu işi Fetönün yapamadığını gören Amerika özelinde Nato, bu sefer işi dışarıdan bitirmek istiyor.
Baksanıza Trump’ın Ortadoğu ziyareti sonuçlarını vermeye başladı. Ortadoğu’dan bir Batılı geçti ve yine buralar ateş topuna dönecek gibi.
ABD bölgemizde fitne çıkarmak için tekrar harekete geçti.
Katar, bir günde altı ülke tarafından dışlanacak, ilişkileri kesilecek ne yapmış olabilir ki?
Katar, aynı anda düğmeye basılmış gibi birden kötü çocuk ilan edildi.
Sırf bu bile sürecin dışarıdan ve tek merkezden yönetildiğini gösteriyor.
Dikkat ederseniz bugün Katar’a yapılan suçlamaların benzerini Fetö eliyle bize de yapmaya çalışmışlardı ve hala da yapmaya çalışıyorlar.
Amerika, Fetö eliyle Türkiye’yi de teröre destek veren ülke olarak lanse etmeye çalışmıştı.
Hatırlayın Mit tırlarının Fetöcü hainlerce durdurulmasını.
Ayrıca Mısır’da darbeyle düşürülen Mursi’ye verdiğimiz destek de epey tepki çekmişti. O dönemde diktatör ve darbeci Sisi yüzünden Mısır’la ilişkilerimiz sıfıra inmişti.
Katar, bölgede İran’la birlikte en önemli yer altı zenginliklerine sahip bir ülke. İlaveten her zaman ABD isteklerine göre de davranmıyor.
Yeri geliyor Mısır’da Müslüman Kardeşlere destek oluyor. Yeri geliyor Türkiye’ye yanındayım mesajı veriyor.
Tabii bütün bu unsurlar bir arada olunca Katar’ı kendi başına bırakmayacakları gün gibi aşikâr.
Acaba Katar’a Türkiye’ye verdiği desteğin bedelini de bu arada ödetiyorlar mı dersiniz?
Her ne olursa olsun bu gelişmeler kısa süre içerisinde Türkiye’yi de içine alacak bir sürü yeni gelişmeye gebedir.
Kartlar tekrar karıldı.
Hem içte hem dışta gözü dört açma zamanıdır. Türkiye içerden ve dışarıdan yeni bir tehditle karşı karşıyadır.
Meşhur hikâyeyi bilirsiniz:
Hani bir öküz sürüsü varmış, çevredeki birkaç aslanın asla erişemediği. Sonra bir gün, aslanlardan biri bir hinlik düşünmüş ve sürü başına gidip, “biz aslında sizi rahatsız etmek istemiyoruz ama şu sarı öküz çok dikkatimizi çekiyor; onu verirseniz siz de kurtulursunuz, biz de rahatlarız” demiş. Sürünün önde gelenleri toplanıp “Sürünün yüksek menfaatleri adına” sarı öküzü kurban etmişler. Tabii kısa bir süre sonra benzer bir bahaneyle kapılarına dayanıp başka bir kurban isteyene kadar…”yüksek menfaatler adına” kurban vermede öyle bir noktaya gelinmiş ki, sürü küçülmüş ve sonunda aslanlara tamamen yem olmuş. O son anda, aslanlara sürekli kurban vererek kurtulacağını zanneden sürü liderleri, “Biz bu savaşı ne zaman kaybettik?” sorusuna cevap aramış. Ve bu savaşı sarı öküzü verdikleri gün kaybettiklerini anlamışlar.
Dikkat edelim Katar da bizim “sarı öküzümüz”dür. Onu düşmana vermeye gelmez.
