Arif Bük kaleme aldı "KÜTÜPHANE VEYAHUT EĞİTİM POLİTİKAMIZ"

Arif Bük kaleme aldı "KÜTÜPHANE VEYAHUT EĞİTİM POLİTİKAMIZ"
27 Mart 2018 Salı 20:35

           Gözlerin, sadece görme fiili için değil okumak için büyük lütuf olduğunu fark ettiğimiz de anlarız ki, gözden gönle doğru bir okuma yolculuğudur, hayat. Bu sebeple,  Allah’ın insanoğluna yaptığı “oku” çağrısındaki hikmetin gönül gözünü açmak olduğunu  kabul etmek gerekir. Mevlâna da bunu seslendiriyor şu dizelerinde;

                  “Sen tutup parmakla örtersen yüzü,

                   ya nasıl görünsün artık gökyüzü

                   olma engel çek gözünden parmağı

                   gör ne istersen, ayırt et solu sağı…”

          Bu cümleden hareketle; görmemek okumamak, okumamak bilmemek, bilmemek anlamamak, anlamamak olmamak…desek abartmış olmayız. Filozof; “Düşünüyorum o halde varım” derken, elbette, insanın kelimelerle düşündüğünü, kendini ve evreni okuyarak var olunacağını göz ardı etmemiştir. Cemil Meriç’in, “Okuma, içimizdeki meçhul âlemin kapılarını açan bir anahtar” dedikten sonra “dünya bir kovan, zihnimiz bir arı, kitaplar ise çiçek” diye seslenmesi de boşa değildir. Bedeni yaşatmak için su neyse, aklı’zihni yaşatmak için kitap aynı şeydir. Okumayan, aklını da kalbini de kendi elleriyle yokluğa, manasızlığa terk etmiş olur…

               Öyle ki, kitap, bilgiyi ve bilgi sahibini sessizce yüceltir, hayatı anlamlı kılar. İnsan, okudukça aklen ve kalben zenginleşir, düşünerek yaşamayı öğrenir. Bunların dışında; okuyan insanın, iletişim, kendini ifade edebilme becerisi, girişimcilik, sorun çözme, bilginin önemini kavrama, bilgiyi kullanma, bilgiden yararlanabilme, hayat boyu öğrenme alışkanlığı vb birçok kazanımları bereketlenir. Dolayısıyla okuma kültürü, okuma alışkanlığı, bilgi okuryazarlığı eğitimin çok önemli parçasıdır. Acık açık haykırmak gerekir ki, milletçe az kitap okuduğumuz şikayetinin temelinde kitap ve kütüphaneyi eğitim politikalarına yeterince entegre edemeyişimiz yatar.

        Oysa, okulda her yolun kütüphaneye çıkmasını sağlamak üzere; kütüphaneyi  eğitimin doğal, örgütsel bir parçası olarak kabul edip her türlü eğitim’ders programını buna göre yapsak,  kütüphanenin eğitim sürecindeki anlam, amaç  ve işlevini açıkça belirlesek, kütüphanelerden  beklenen  hizmetler ile bunların nasıl gerçekleştirileceğini tanımlasak, kütüphanelerin okul içinde örgütlenmesinin nasıl olacağını tespit etsek, okul kütüphaneleri için her öğretim yılında kitap almak üzere ödenek ayırsak, çocukların “söz varlığını”  güncellemek üzere sık sık kütüphane kaynaklarını yenilesek, kütüphane hizmetlerini yürütmek üzere bir nevi bilgi yöneticisi görevini üstlenecek kütüphaneciler görevlendirsek, kütüphane personelinin yetki ve sorumluluklarını bir esasa bağlasak...En nihayetinde, kitap okumayı “boş zaman” etkinliği olmaktan çıkarıp hayatın her ânında kucakladığımız bir dosta dönüştürsek…

         Eğitim sistemi içinde; bir okul için her şeyi yapabilirsiniz, eğer–yaşayan- bir kütüphanesi yoksa hiçbir şey yapmamış olursunuz. Bir insan için her şeyi yapabilirsiniz ama  onu  bir “oku”r yapmazsanız, gönül gözünü açamaz, eğitimin temel hedefi “iyi insan olma”sını eksik bırakmış olursunuz…

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.