FELAKATE DÜŞMEMEK İÇİN!, Ülkenin toplumsal olarak Bir Felaketle Karşı Karşıya kalmaması İçin, Ülke Halkının birlik ve beraberlik içerisinde yaşaması için, Emir ve Yasaklar Nelerdir? Detaylar Haberimizde
FELAKATE DÜŞMEMEK İÇİN!
FELAKATE DÜŞMEMEK İÇİN!
Bir ülke halkının, refah ve saadetle, birlik ve beraberlik içerisinde yaşaması, o ülke de, hak ve hukuka riayet edilerek, adaletin sağlanmasıyla mümkündür.
Sosyal yaratık oylan insan, bir toplum içerisinde yaşamak mecburiyetindedir. Bu nedenle, insanın toplum dışında yaşaması görülmeyen bir husustur. Toplum içerisinde yaşamak mecburiyetinde olan insanın, toplum içerisindeki diğer insanlarla iyi ilişki içerisinde bulunması da kaçınılmazdır. Birlik için de yaşayan insanların, uyulması gereken kurallara uyması ve kuralları yerine getirmesi gereklidir. Bu kurallara uyulmaması bazı tepkilere yol açar. Öyleyse emir ve yasaklara uyulma mecburiyeti vardır.
İnsanlar tarafından uyulması gereken kurallar;
1- Din kuralları,
2- Hukuk kuralları,
3- Ahlak kurallarıdır.
Sayılan bu üç kurala uyulması şart olmakla birlikte, insan haklarına uymayanları, uymaya mecbur eden ve gerekirse cezalandıran ise, hukuk kurallarıdır.
HUKUK; toplum yaşamında kişilerin birbiriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen, uyulması kamu gücüyle desteklenmiş, toplumsal kurallar bütünüdür. Hukuk, insanların dış ilişkileri ve bunları oluşturan eylem ve işlemlerle ilgilidir. Hukukun kaynağı ise, mevzuattır. Birbirinin hakkına saygı gösterilmemesi halinde, hakka saygı gösterilmesini sağlamak da, yargının görevidir.
Hakkın korunması da, hukuk ve adalet ilkelerinin, tam manasıyla yerine getirilmesiyle mümkündür. ADALET; hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi, haklı ile haksızı ayırt etmedir.
Ayrıca,
1- Yasalarla sahip olunan hakkın herkes tarafından kullanılmasının sağlanması,
2- Hak ve hukuka uygunluk,
3- Herkese, kendine uygun düşeni, yani kendi hakkı olanın verilmesi,
4- Doğrunun hakanın korunması ve doğrunun belirlenmesidir.
İslamiyet’e göre de, eğiri bir yoldan doğru bir yola yönelmek, eşit ve dengeli olmak, ölçülü hareket etmek, hakka göre karar vermek, eşit olmak, eşit kılmak, hakkı sahibine vermek, haksızlıktan kaçınmak, herkese eşit davranmak, haklıyı haksızdan ayırmak, haksıza hak ettiği cezayı, ne eksik ne fazla olmaksızın vermektir. Yani adilliği sağlamaktır.
Adaletteki gaye, bir kişinin uyuşmazlık sonucunda hakkını doğru bir şekilde alacağına inanmasına sağlamaktır. Bunun için denmiştir ki, “ Adalet Mülkün Temelidir.” ( ATATÜRK ) Hak ise, “ Gerçeğe mutabık olan hüküm demektir. Bu kelime ayrıca, Allah’ın bir sıfatıdır. İşte bunun için” Hak sahibine hakkını ver.” Buyrulmuştur. O zaman hak, hukuk düzeni tarafından koruma altına alınmış, menfaatlerin tümün oluşturandır.
Yukarıda izah olunan bilgiler ışığı altında, bir ülke de, insanların birlik ve beraberlik içerisinde yaşamalarını temin, o ülke de, huzur ve güvenin sağlanması için, adaletin sağlanması kaçınılmazdır. Adalet herkes için gerekli olan bir kuraldır. O nedenle bir kişi için dahi oluşan adalet, herkesi memnun kılmalıdır. Aksi hal, o milletin ve ülkenin sonunu oluşturur.
O nedenle hem kişiler kişilerin, hem devlet, kişiler arası adaletlin, doğru biçimde oluşması için, elinden gelen gayreti göstermelidir.
Kaynak
www.kamusaati.com