ABD başkanının sorumsuz ve fütursuz Kudüs kararı hükümetler ve Dünya kamuoyu nezdinde umduğu karşılığı bulamadı. Aslında ortaya çıkan resim çok da şaşırtıcı değil. Başkan seçildiği günden beri varlığını hissettirecek dokunuşları yargı ve kongre kararları ile engellenen Trump kendini ispat(!), iç politikadaki pozisyonunu rahatlatmak, aleyhine esen rüzgarı terse çevirmek ve gündem kurgulamak amacıyla radikal ve dar bir grubun (evanjelist-siyonist) tesiriyle böyle bir adım atmıştır. Esasında Barzani'nin referandum çıkışıyla da ortak paydaları bulunmaktadır. O dönem Barzani'nin inatçı ve mantıksız duruşu sadece İsrailce desteklenmiş ve netice Barzani'nin politik yaşamına mal olmuştu. Trump için de aynı sona ulaşmak içten bile değil. Kudüs kararının Müslümanlarda uyandırdığı infial, AB ve BM gibi uluslararası örgütler ile Vatikan'nın vaziyeti kabullenmemeleri benim okumamı destekler mahiyettedir. Tabi ki bu durum Trump'un geri adım atacağı anlamına gelmemelidir. O kendine yakışanları(!) yapmaya devam edecektir. 24 Nisan'da daha önceki başkanların yap(a)madığı soykırım(!) açıklamasını yaparsa hiç şaşırmayın…
İslam devletlerinin hiç yapmayı beceremedikleri ortak tavır koyma siyasetini uygulamaları gerekmektedir. Etnik, mezhepsel, kabileci gömleklerini çıkartıp safları sıklaştırmalıdırlar. Mescid-i Aksa nın kundaklanmasının akabinde teşekkül eden İslam İşbirliği Teşkilatının en az o olay kadar vahim olan bu durum karşısında stratejik, rasyonel ve sonuç alıcı kararlar alıp uygulamaya koyması elzemdir. Burada en büyük rol ve mesuliyet Türkiye'ye düşmektedir. İslam devletlerinin siyasi ve iktisadi durumları göz önüne alındığında neden Türkiye? Sorusu herhalde manidar bir yanıt bulur. Tarih şunu göstermiştir ki yaşanan dönemsel krizler aynı zamanda görebilen ve sahiplenebilenler için fırsatları da doğurmuştur. Lider ülke hayali kuran Türkiye için bu kapının açılış zamanıdır belki de… Kim bilir?
Kudüs'te barış iklimini oluşturmak yakın vadede mümkün görülmemektedir. İsrail in saldırgan ve tehditkar poltikaları, ABD'nin bu şımarık çocuğunun isteklerini yerine getirmekteki cömertliği ve bölgedeki müslüman varlığının inkar edilmesi bu durumun başlıca nedenlerindendir…
Peki hiç mi çıkar yol yok? Barış imkansız mı bu coğrafyada? Çözmek istersen, samimi olursan, senden farklı olana tahammül etmeyi becerebilirsen aslında bir yol var. Peygamber efendimizin hicretten sonra Yahudilerle imzaladığı ‘’Medine sözleşmesi’’ örnek olabilir günümüze… Müslümanlarla Yahudiler tekrar bir arada yaşama kültürünü canlandırabilirler. Ama Yahudilerin atalarının düştüğü hataya düşüpte antlaşmaya aykırı davranmamaları kaydıyla…
Kudüs'e siyasi ve coğrafi olarak yaklaşamazsınız. Üç ilahi dince de kutsal sayılan Kudüs itikadi bir meseledir. O yüzden bu meseleyi çözmek hassasiyet ister, feraset ister, cesaret, ister…