Üniversiteye giriş sistemi hakkında birçok kişi az çok bilgi ve fikir sahibidir.Ancak acaba gerçekte ne kadar kişi sistemi tüm yönleriyle bilir ve bilenlerden kaç kişi bu konuda karar alma mekanizmasındadır?
Sayın Cumhurbaşkanımızın tüm iyi niyetiyle,ülkemizdeki öğrenci ve aileleri daha mutlu edecek bir sistem üzerine çalışmalar yapılmasını istediğini biliyoruz.İlgili makamların da bu istekleri anında yerine getirebilmek adına hızlı bir süreçle sistem düzenlemeleri yaptığını görüyoruz.
Bilmediğimiz bu sistem değişiklikleri için yeterince hazırlık yapıldı mı? Bu süreç neden 2017 Ö.S.Y.S. puanlarının açıklanmasının hemen ardından yapılmadı? Uzun bir hazırlık süreci yapıldıysa Y.Ö.K.'ün 12 Ekim'de yaptığı değişikliklerin ardından bir hafta bile geçmeden neden revize edildi? Acaba başka eleştiri ve öneriler olursa sistemde başka değişiklikler olur mu?
Değişikliklerin Öğrenci, Öğretmen, Aileler ve Eğitim Kurumları açısından etkileri hesaplandı mı? Tüm bu soruların cevaplarına ilişkin görüş alabileceğimiz birileri var mı onu da bilemiyorum. Ama ben 16 yıldır bu alanda çalışan bir Rehberlik Öğretmeni olarak konuya ilişkin yaklaşımlarımı ortaya koymak istiyorum.
1- 2017 yılında 4 yıllık lise eğitimi bilgilerini, Sayısal ve Sözel öğrencileri için toplamda 330 soruyla, Eşit Ağırlık öğrencileri için 320 soruyla ölçerken, 2018 yılında her bir alanı toplam 160 soruyla ölçmeye çalışmanın yeterince ayırt edici nitelik taşıyacağını düşünmüyorum.Her bir sorunun doğru veya yanlış cevabının önemi artarak 1 puan aralığında binlerce öğrenci sıkışacaktır.
2- 2017 yılında Sayısal öğrencisi 44 Fizik - 43 Kimya - 43 Biyoloji sorusuna cevap vererek alanıyla ilgili bir bölüme yerleşirken, 2018 yılında sadece 14 Fizik, 13 Kimya ve 13 Biyoloji sorusuyla Doktor, Mühendis veya Biyolog olabilecek. Bu ise yeterince fizik bilgisi olmadan Mühendislik Fakültesine yerleşmenin, yeterince biyoloji bilmeden Tıp Fakültesine girmenin yolunu açacaktır. Yani alt öğrenim, üst öğrenime yeterince hazırlık oluşturmadan öğrenci mezun edecektir. Benzer şeyler Eşit Ağırlıktaki Tarih - Coğrafya - Felsefe dersleri için de geçerlidir. Hatta felsefe dersi ortadan kalkmıştır.
3- Lise müfredatında zorunlu olmasına rağmen tek bir Felsefe dersi sorusu çözmeden Üniversitelerin Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji gibi bölümlerinde öğrenim görmeye hak kazanacaklardır.
4- İkinci oturumda 80 soru cevaplayacak öğrencilere 180 dk. süre verilmesinin ölçme ilkelerine çok uygun olduğunu düşünmüyorum.
5- Aynı gün içersinde bir öğrencinin toplamda 240 soruyu cevaplamak zorunda kalmasının da ölçme ilkelerine uygun olduğunu düşünmüyorum.
Tüm bunlardan yola çıkarak birkaç öneride bulunmak zorunda hissediyorum kendimi.
1- Sınavların 1 hafta sonuna sığdırılması kararı doğrudur ancak 1. Oturum ve Dil Sınavı Cumartesi 2.Oturum Sınavları Pazar günü yapılmalıdır.
2- Branş bazında soru sayıları artırılmalıdır. Bu sayede sınavların ölçme niteliği artacaktır.
3- Tarih-Coğrafya ve Felsefe sorularının tüm alanlara ve belli alanlara çeşitli oranda etki edecek şekilde düzenlenmesi yapılmalıdır. Örnek Tarih dersi tüm Sayısal, Sözel ve Eşit Ağırlık öğrencilere puan bazında etki etmelidir. Felsefe dersi ve coğrafya dersinin soru sayılarında ve alanlara etkileri düzenlenmelidir.
4- Herhangi bir dersin cevaplama süresi 1 dk. ile 1,5 dk. arasında değiştirilmelidir.
5- 2.Oturum sınavlarında tek bir kitapçık yerine farklı kitapçıklar kullanılmalıdır.
Umarız,yapılan ve yapılacak değişikliklerde Eğitim sürecinin içindeki insanların iyi niyetli seslerine kulak verilir ve 2018 Yükseköğretim Kurumları Sınavı, Milletimiz adına güzelliklere vesile olur.