Biraz uzun bir başlık olduğunun farkındayım. Başlığı okuduktan sonra devamını da okumayabilirsiniz. Bu başlık etrafında döneceğim. Deneyeceğim. Örneklerim, yer verdiğim insanların görüşleri bu ana fikri desteklemek için olacak.
Son yıllarda hemen her alanda ezberler var. Farkında bile olmadığımız ezberler. Bak bu da beni destekliyor, ben de tam böyle düşünmüştüm, dilimin ucundan aldınız siz çok yaşayın, mealinde de tepkiler verdiğimiz ezberler bunlar.
Belki bizim küçük çocuklar için yaptığımızı birileri de bize uyguluyor. Hani biz mutfakta yemek hazırlamak için iki yaşındaki çocuğumuza ya çizgi film açar oyalarız ya da tablet verir eline oyun oynatırız ve belli bir yaştan sonrada şikayetçi oluruz ya işte öyle.
Birileri de bizi oyalıyor. Elimize belki tablet vermiyor ama bir konu veriyor ve biz o konu etrafında günlerce enerjimizi harcıyoruz. O öyle dedi, bu böyle dedi. Tamam da bütün bu tartışmalar sonucunda ne katma değer ürettin bu ülkeye. Sonuç ortada. Demek ki bu yöntem yanlış. Yeni yöntemler bulmak lazım.
Kim mi bulacak? Sizi bilmem ama ben yıllarca birileri çığır açar diye bekledim ama nafile. Burada çığır açıcılardan kastım; siyaset kurumu falan değil. Peşinen onu belirteyim. Siyasetçinin işi var olan kanunlar çerçevesinde ülkeyi ya da ilgili olduğu kurumu yönetmek. Benim kastettiğim çığır açıcılar; tarihçiler, sosyal bilimciler, yazarlar, gazeteciler, bilim adamları vesselam.
Başında titri olup kısır siyasi konuşma yapanlara oldum olası sıcak bakamadım. Fizik profesörü olmuş devlet bu kadar para harcamış yetiştirmiş. Bize fındık fiyatının azlığından bahsediyor. Sizi bilmem, ben ülkem adına bu durumlara üzülüyorum. Bu sadece kabaca bir örnek. Biraz eleştirel gözle ekranlara bir göz atın ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
Hülasa, herkes kendi işini yapmadığı sürece başlıkta bahsettiğim durumları daha çok yaşayacağız. Küçük işlerle enerji kaybı büyük işleri engelleyecek ve kısır bir döngü etrafında yerimizde saymaya devam edeceğiz. Son günlerde PİSA direktörü Andreas Schleicher ile yapılan röportaj gündemde. Eğitimimizle ilgili tespitlerinin bir yerinde şöyle diyor: “Çelişki şu: Türk öğrencilerin iyi oldukları alanlar artık dünyada daha önemsiz.” belki yıllardır kenarında köşesinde gezdiğimiz ama içine bir türlü giremediğimiz hali pür melalimizin çok sarih bir şekilde özeti, temeli bu. Yoksa bizler yıllarca şunu demedik mi: Bana ne Yunanistan’ın en yüksek dağından. Bilsem ne olur bilmesem ne olur.
Burada üzerinde durduğumuz meta üretimi de değil. Onu kastetmiş olsak şu an üretilen yerli silahlardan, yerli arabaya ve teknolojik gelişmelere yönelik çalışanlara haksızlık ederiz. Az ya da çok bu alanlarda kafa yoran ve yeni ürünler ortaya koyan girişimcilerimiz ve mühendislerimiz var. Benim kastım, fikir planında öncü kuvvetler. Bu konuda sağ sol ayrımı da yapmıyorum. Biz halen dokuz yüz ellilerin yetiştirdiği bir kaç aydın, münevverle idare ediyoruz. Belli bir kesim için Necip Fazıl, Sezai Karakoç, diğer kesim için Nazım Hikmet belki bunların sağına soluna birkaç kişi daha ekleyebiliriz bu kadar. Günümüzde kimler? Tamamen politize olmuş ve kaleminden dökülen hakaret sözcükleriyle aydın olduğunu zanneden, sesi başkalarından daha çok çıkan birileri...
Demek ki ciddi anlamda fikir üretecek oluşumlara ihtiyaç var. Dikkat ederseniz kişilere demiyorum oluşumlara ihtiyaç var diyorum. Küresel bir çağda yaşıyoruz. Kocaman kocaman şirketler bile birleşme gereği duyuyorken bizim tek başımıza bütün bunlarla ilgili fikir üretmemiz çok kısır kalacaktır. Batılıların Ting Tang dediği, fikir kulübü, düşünce grubu adına ne derseniz deyin, Allah’ın Kur’an-ı Kerimde yüz küsur yerde bizi uyardığı “Düşünmez misiniz? Akletmez misiniz?” buyruğuna uymanın vakti geldi çoktan geçiyor. Bu, yüzden fazla ayeti emir telakki edip haydi düşünme vaktine! Selam ve dua ile...
- - - - -