Einstein'ın 100 yıl önce ortaya attığı yerçekim dalgalarıyla ilgili teori bugün ispatlandı. Einstein tarafından ortaya atılan teorinin bugün ispatlanması Einstein'ın 100 yıl önceki fikrinin haklılığını ortaya koydu.
Dünya bilim tarihinin yapıtaşlarından biri olan Einstein hem bilim dünyası hem de sanat dünyası için vazgeçilmez bir değer. Bilim kurgu filmlerinin bir numaralı atıfta bulunulan ismi Einstein çalışmaları tarafından da bilim dünyasının duayeni olarak kabul ediliyor. Einstein'ın yerçekim teorisiyle ilgili ortaya attıkları yeni yeni kabul görüyor.
Einstein'in 100 yıldır ispat edilemeyen yer çekimi dalgalarına ilişkin son teorisi de ispatlandı.
Albert Einstein'in 100 yıl önceki yerçekimi dalgalarının varlığına ilişkin teorisi bilim adamları tarafından tespit edildi.
Bilim adamlarının evrenin işleyişine en uygun teori olarak kabul ettiği Einstein'in 1916'daki yerçekim dalgalarına ilişkin teorisi ispatlandı.
"Massachusetts Teknoloji Enstitüsü" (MIT) ve "California Teknoloji Ensitüsü" (Caltech) tarafından düzenlenen ortak basın toplantısında yapılan açıklamada, potansiyel Nobel Ödülü kazanacağı belirtilen Einstein'in ispat edilemeyen son teorisinin ispatlandığını duyurdu.
Bilim adamlarının 100 yıla yakın bir süredir keşfetmek için büyük bir çaba gösterdiği Einstein'in yerçekimi dalgalarının ilk kez "Lazer Interferometer Yerçekimi Dalgası Gözlemevi" (LIGO) çalışma grubu tarafından gözlemlediği açıklandı. Gözlemler sırasında birbiriyle çarpışan iki kara delik tespit edildiği belirtilirken, çarpışma sesinin de kaydedildiği ifade edildi.
Keşfi değerlendiren astro-fizikçiler, kara deliklerden alınan sinyalin çekim dalgalarının varlığıyla ilgili hiçbir şüphe bırakmadığını ifade etti.
Bu keşif, Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi'nin doğrulanması anlamına gelirken, keşfedilen yerçekimi dalgalarının iki kara deliğin 1.3 milyar ışık yılı ötedeki çarpışmasıyla ortaya çıktığı belirtiliyor.
Uzaydaki cisimlerin yer çekim kuvvetinin kütlelerinin büyüklükleriyle doğru orantılı olduğunu öngören Einstein'in teorisine göre kara delik gibi büyük kütleli cisimlerin zaman çekim kuvveti ve zamanı bükebilme yeteneği bulunuyor.
Einstein 1916'daki tahmini olan, yerçekimi kuvvetinin dalgalar halinde yayıldığına ilişkin teorisi, bugüne kadar hiçbir şekilde tespit edilememişti.
Albert Einstein Kimdir?
Einstein, 1879 yılında Güney Almanya’nın Ulm kentinde dünyaya geldi. Babası küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibi, annesi ise, klasik müziğe meraklı, eğitimli bir ev hanımıydı. Konuşmaya geç başlaması ve içine kapanık bir çocuk olması, ailesini tedirginliğe düşürmüşse de, sonraki yıllarda bu korkularının gereksizliği anlaşılacaktı. Giderek meraklı, hayal gücü zengin bir çocuk olarak büyüyordu. Çocukluğunu Münih’de geçirdi ve ilk öğrenimini burada yaptı. Okulu hiçbir zaman sevemedi. Gerçekten de, genç Einstein’ın ileride ortaya çıkacak dehasının temelleri, kendisinin de sonradan belirttiği gibi, okulda değil başka yerlerde atılmıştı.
Lise öğrenimini 1894’te İsviçre’de tamamladı ve 1896’da Zürih Politeknik Enstitüsü’ne (ETH) girdi. Sonradan İsviçre vatandaşı olup, Sırp asıllı bir kız öğrenci ile evlendi. Sonra Bern’de federal patent dairesinde görev aldı. Bu görevden arta kalan zamanlarda çağdaş fizikte ortaya atılmaya başlanan problemler üzerinde düşünmek fırsatını buldu. Önce atomun yapısı ve Max Planck’ın kuantum teorisi ile ilgilendi. Brown hareketine ihtimaller hesabını uygulayarak bunun teorisini kurdu ve Avogadro sayısının değerini hesaplayarak teorisini test etti. Kuantum teorisinin önemini ilk anlayan fizikçilerden birisi oldu ve bunu ışıma enerjisine uyguladı. Bu da onun, ışık tanecikleri veya fotonlar hipotezini kurmasını sağladı. Bu yoldan fotoelektrik olayını açıklayabildi. Bu çalışmalarını açıklayan ve 1905 yılında “Annalen der Physik” dergisinde yayımlanan iki yazısından başka, üçüncü bir yazısı daha çıktı ve bu yazıda görelilik teorisinin temelini attı. Teorileri sert tartışmalara yol açtı. 1909’da Zürih Üniversitesi’nde öğretim görevlisi oldu. Prag’da bir yıl kaldıktan sonra, Zürih Politeknik Enstitüsü’nde profesör oldu. 1913’de Berlin Kaiser-Wilhelm Enstitüsünde ders verdi ve Prusya Bilimler akademisine üye seçildi. İsviçre vatandaşı olarak 1. Dünya Savaşı’nda tarafsız kaldı.
albert-wince.jpgEinstein, 20. yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak nitelenebilir. Görelilik kuramını geliştirmiş, kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik ve kozmoloji dallarına önemli katkılar sağlamıştır. Kuramsal fiziğine katkılarından ve fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklamadan dolayı 1921 Nobel Fizik Ödülü’ne layık görülmüştür. (Nobel Ödülü’nün ve Nobel Komitesi’nin o zamanki ilkeleri doğrultusunda, bugün en önemli katkısı olarak nitelendirilen görecelik kuramı fazla kuramsal bulunmuş ve ödülde açıkça söz konusu edilmemiştir.)
Yabancı ülkelere bir çok gezi yapmakla birlikte 1933’e kadar Berlin’de yaşadı. Almanya’da yönetime gelen Nasyonal Sosyalist (Nazi) rejimin ırkçı tutumu dolayısıyla, pek çok Musevi asıllı bilim adamı gibi o da Almanya’dan ayrıldı. Paris’te College de France’ta ders verdi; burdan Belçika’ya oradan da İngiltere’ye geçti. Son olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne giderek Princeton Üniversitesi kampüsünde etkinlik gösteren Institute for Advanced Study’de (İleri Araştırma Enstitüsü) profesör oldu. 1940 yılında Amerikan yurttaşlığına geçen Einstein, 1955’de Princeton’da yaşamını yitirdi. Üvey kızı Margot Einstein, bilim adamının kişisel mektuplarını özenle herkesten saklamış ve kendisinin ölümünden 20 yıl sonra daha saklı kalmasını vasiyet etmisti. Günümüzde Princeton Üniversitesi tarafından basılan bu mektuplar bilim adamının gizli kalmış özel yaşamı hakkında ilginç bilgiler sundu.
Fizik alanındaki çalışmaları modern bilimi büyük ölçüde etkiledi. Kendisi özellikle zaman ve uzay için düzenlenmiş bağlılık(izafiyet) teorisiyle tanındı. Bu teori üç bölüme ayrılmaktaydı: Newton mekaniğinin yasalarını değiştiren ve kütle ile enerjinin eşdeğerli olduğunu öne süren sınırlı bağlılık(1905), eğrisel ve sonlu olarak düşünülen dört boyutlu bir evrene ait çekim teorisini veren genel bağlılık(1916) ve elektro-manyetizma ile yerçekimini aynı alanda birleştiren kapsamlı denemeler. İlk iki teorinin geçerliliği atom fiziği ve astronomi alanında yapılan deneylerle çok başarılı bir biçimde sınanmıştır ve çağdaş fiziğin temel taşları arasında yer alırlar.
Einstein’ın söylediği önemli bir söz vardır: “Ben atomu iyi birşey için keşfettim, insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar”. Bilim alanında insanlığa armağan ettikleriyle, dünyanın en büyük bilim adamlarından birisi olarak hala gururla anılmaktadır.