Bu satırların müellifi fakir, tarih bilimi özelinde bu konuyu irdelemek istiyor.Kutsamanın ve küfretmenin en kolay sahnelendiği sahadır tarihin ölçülemez derinliği…Kimilerini yüceltmek kimilerini yerin dibine batırmak adına türlü senaryolar uydurulur.Esasında tarihe mal olmuş şahsiyetlerin kişilik haklarına tecavüzdür bu durum.Olması gereken hatasıyla sevabıyla bir değerlendirme yapmaktır.Bunun için şöyle bir metodoloji münasip olur sanırım.
Öncelikle sahip olduğumuz dini,etnik,mezhepsel,ideolojik elbiseyi çıkartmakla işe başlıyabiliriz.Sonrasında masumiyet karinesinin peygamberlere mahsus olduğu önkabulünü içselleştirebiliriz.Bir sonraki aşama ise farklı kaynakları okuyup tarafsız bir mukayesede bulunmaktır.Emin olun bu tip bir değerlendirme hiçbir tarihi kimlikten bir şey eksiltmez.Bilakis objektif bir bilgi sunarız dünya kamuoyuna…Belki değerlerimizi daha sağlıklı tanıtırız cümle aleme…
Toptancı alışkanlığımızı da unuttuktan sonra Osmanlı sultanlarının insanüstü bir yapıya sahip olmadıklarını söylerken haremle özdeşleştirilen padişah figürünü de yıkmış oluruz,2.Abdülhamid in evliya sıfatını silerken kızıl sultan iftirasını da tarihe gömeriz,halifeliğin siyasi bir kurum olduğunu kabul edersek Mustafa Kemal Paşa yı daha iyi anlarız.
İnsan bilmediğinin düşmanıdır.Tarihi iyi okumalı değerlendirmelerimizde vicdan ve insafı elden bırakmamalıyız.