Sahada kazanıp masada kaybetmek diye bir söz var. Bizler Kurtuluş Savaşı’nı sahada kazandık ama masada kaybettik.
Nasıl mı?
Biz cephede gâvurları yendik. İngiliz’i, Fransız’ı, Yunan’ı alt ettik. Denize döktük.
Ancak her ne olduysa denize döküp yendiğimiz adamların kılığını, kıyafetini, kanunlarını, adetlerini aldık.
Hani, İbn Haldun’dan biliriz.
Tarihte mağluplar, kendilerini yenen galipleri taklit ederler, onlara benzemeye başlarlar.
Biz mağlup da değildik. Ama nedense, yendiklerimize benzemeye başladık.
Medeni kanunu İsviçre’den aldık.
Ceza hukukunu İtalya’dan transfer ettik.
İdare hukukunu Fransa’dan çevirdik.
Kıyafetleri topyekün Batı’dan giydik.
Dinlediğimiz müziğe bile devlet müdahale etti.
İnsanın “hani bu savaşı biz kazanmıştık” diyesi geliyor da diyemiyoruz işte.
Anlayın.
15 Temmuz 2016’da da büyük bir badire atlattık. Bir darbe değil işgal girişimi ile karşılaştık. İç savaş çıkaracak bir girişimle güzel ülkemi Suriye, Irak benzeri bir ateş çemberine çevireceklerdi.
Allah’ın yardımı, Erdoğan’ın liderliği ve milletin kahramanlığıyla mücadeleyi kazandık.
Ama henüz yalnızca sahada kazandık. Masada kazanacak mıyız, kaybedecek miyiz zaman gösterecek.
15 Temmuz saldırısının düşmanı önde Fetö; arkada ise başta ABD ve diğer NATO ülkeleriydi.
ABD ve NATO, kırk yıldır içimizde besledikleri ve bize beslettikleri hainleriyle emellerini gerçekleştireceklerdi. O askeri harekâtı yardık, yendik.
İş ki sonrasında masadaki savaşı kaybetmeyelim. Peki, masada savaşı nasıl ve ne zaman kaybederiz?
Açıkça söylüyorum:
Biz;
Fetö’den sonra bütün İslami gruplara ve cemaatlere öcüymüş gibi bakarsak,
İşe birini alırken veya herhangi bir makama adam atarken İslami bir renk taşımasından rahatsızlık duyarsak,
Çocuklarımızı imam hatiplere ve muhafazakâr okullara göndermeye çekinirsek,
Tüm eksiklerine ve eleştirilerimize rağmen var olan katılım bankaları yerine faizli bankaları tercih edersek,
İslami dergi ve gazete aboneliklerini iptal ettirirsek,
Yani din ve dindarlarla ilgili her şeye acaba diyerek tereddütle yaklaşırsak asıl o zaman Fetö darbeyi başardı demektir.
İşte o zaman tankların karşısında kazandığımızı sosyal yaşamda(masada) kaybettik demektir.
Fetö’yü yanlış yola giren bir İslami grup olarak görmek bile yanlıştır; çünkü fetö İslam’ın İ’sine bile sahip değildir. Hiçbir zaman İslami bir hüviyete sahip olmamıştır. ( Bu gerçeği yolu Milli Görüş’ten geçen herkes bilir.)
Bizler Kurtuluş Savaşı’nda yendiklerimize maalesef benzedik. Bari bu kez 15 Temmuz’da yendiğimiz Fetöcülere benzemeyelim.
Fetö’nün amacı zaten İslam’ı ve İslam’ın son kalesi Türkiye’yi yıkmaktı. Bu amaca-din ve dindarlara soğuk bakarak-hizmet etmeyelim.
15 Temmuz, din ve dindarlardan soğumaya değil dine daha sıkı sarılmaya vesile olsun.