Yıllarca bu ülkede özellikle dindar kesim, kesin ve açıkça askerî okullara yaklaştırılmadı. Asker Ocağını Peygamber Ocağı bilen bu milletin öz evlatları, askeri okulların önünden dahi geçemedi. Bir şekilde o okullara girip mezun olanlar, görev aldıklarında inanılmaz baskı ve zulümlerle görevlerinden uzaklaştırıldılar. Gizli gizli namaz kılanlar, fark edildiğinde derhal, fark edilemediğinde ise, pantolonun dizilerinde secde sırasında oluşan kırışıklıklardan yola çıkılarak namaz kılıyor diye; gizli gizli oruç tutanlar zorla içki sofralarında kadeh tokuşturmuyor diye; eşi başörtülü olanlar bu durumu gizlemek için eşli davetlere katılmıyor diye; burada hepsini sayamayacağım daha onlarca sebeple ordudan ihraç edildiler, hem de bütün hakları ellerinden alınarak.
İslam’ın güzelliklerini bir tehdit gibi gören cahiller, bilselerdi İslam’ın insana askerlik konusunda neler öğütlediğini, neler öğrettiğini...
Namusunu, vatanını, imanını canından aziz bilmeyi, bunlar için seve seve canını feda etmeyi öğrettiğini. Her bir Müslüman’a, vatanı için, imanı için şehit olmayı, aşk derecesinde arzulamayı öğrettiğini. Canını imanına şahit kılan şehidin en yüce makama yükseldiğini, Allah ve Peygamber aşkının yolcusu olan Müslüman’a vatanını aşk derecesinde sevmeyi öğütlediğini keşke bilselerdi. “Allah yolunda bir gün hudut nöbeti tutmak, dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır”, “Bir gün ve bir gece sınırda nöbet tutmak, gündüzü oruçlu gecesi ibadetli geçirilen bir aydan daha hayırlıdır” diyen bir peygamberin sevdalılarının, nöbetini, görevini ibadet aşkı ile yapacaklarını keşke bilselerdi.
Yıllarca İslam’a ve Müslümanlara körü körüne düşmanlık yaparak, Peygamber Ocağı olan askerlikten, Peygamber sevdalılarını uzak tutarak, bu millete ve ülkeye en büyük zararı verdiler.
Uluslararası bir proje olan FETÖ yapılanması, 40 yıl boyunca sinsice devletin en hassas ve kilit noktalarına sızarken, TSK’yı özellikle hedef aldı. Şimdi bu ihanet şebekesini bahane ederek yeniden vatanını canından aziz bilen insanlara TSK’nın yollarını tıkama girişimlerine asla fırsat verilmemelidir. Laiklik bahanesiyle yapılan zulümlere, engellemeye asla fırsat verilmemelidir.
Bu milletin mayasında, söz konusu vatan olunca, tankın önüne iman dolu göğsünü, gözünü kırpmadan, bir an dahi tereddüt yaşamadan siper eden, vatanına iman derecesinde bağlı olan, elinde Kur’an, göğsünde iman dolu bu milletin evlatları, bu milletin gerçek değerlerine sahip bir orduyu oluşturacak. Bir daha bu ülkede vatanına ihanet eden, düşmanla, terörle iş birliği yapan, her on yılda bir darbeye kalkışan, milletin değerleriyle adeta savaşan, toplumdan kopuk bir ordu veya aklını kiraya vermiş, Allah ve Rasülünün dışında başka itaat edilecek otoriteler icad edip onların ihanetine boyun eğecek hale getirilmiş mankurtlar olmayacak.
‘Vatan söz konusu olduğunda gerisi teferruattır’ bilinciyle hareket eden, vatanına ve imanına aşkla bağlı olan, mutlak itaatin Allah dışında hiçbir güce tahsis edilemeyeceğine inanan, aklını kiraya vermemiş gerçek mü’min kimliğinden asla taviz vermeyen; Halid b. Velid gibi, düşmanına, “Benim ordum, sizin hayatı sevdiğiniz kadar ölümü sever” diye bilen; Tarık b. Ziyad gibi, geri dönmemek için gemileri yakabilen komutanları yetiştirecek Asker Ocağına/Peygamber Ocağına ihtiyaç var.