Delikanlı eve giren hırsızı yakalar.
Babasına: -Baba bir hırsız yakaladım.
Baba: - Oğlum tut getir.
Delikanlı: -Baba gelmiyor.
Baba: -Oğlum bırak gitsin.
Delikanlı:- Baba gitmiyor.
Bu öykü bir yönüyle bana Sayın Bahçeli’yi hatırlattı. Bahçeli de delikanlının tuttuğu kişi gibi ne MHP’yi başarıya götürüyor ne de bırakıyor ki MHP kendisinin dışında biriyle başarıyı yakalasın.
7 Haziran’da koalisyon ortağı hatta başbakan olabilirdi. Bunu yapmadı. 1 Kasım’da ise başarısız olunca bırakıp gidebilir veya kurultay düzenleyebilirdi. Buna da hayır dedi.
Şimdi kamuoyu Bahçeli’nin durumunu tartışıyor.
1 Kasım seçimlerinin nasıl ki tek galibi Ak Parti ise tek mağlubu da tartışmasız MHP’dir. Seçim sonrası kurultay için imza toplama gayretleri ve muhaliflerin ilk kez bu kadar açıktan Bahçeli’yi eleştirmeleri MHP’nin kaynayan kazan olduğunu gösteriyor.
MHP oylarını beş ay içerisinde yüzde dört oy düşürdü. 7 Haziran’dan 1 Kasım’a yaklaşık bir milyon dokuz yüz bin oy kaybetti.
Türk siyasetinde fatura hep lidere kesilir. Burada da Bahçeli yoğun eleştirilere uğradı. Peki Bahçeli neleri yaptı veya yapmadı da eleştirilere uğradı? Seçimlerden tam on üç gün önce(18.10.2015) kaleme aldığımız yazıda MHP ve Bahçeli’nin yanlışlarını şu şekilde sıralamıştık:
Ak Parti ile koalisyon kurmadı.
CHP’nin başbakanlık teklifini reddetti.
Erken seçime karşı çıktı.
Azınlık hükümetini kabul etmeyeceğini söyledi.
Seçim hükümetine bakan vermedi.
Tuğrul Türkeş’i Ak Parti’ye kaptırdı.
Meral Akşener’i dışlayıp küstürdü.
Bütün bu hatalar eleştiri oklarını Bahçeli’ye yöneltti. Ancak şu kısım nedense görmezden geliniyor:
Tamam, Bahçeli lider olarak yetersiz ama bu başarısızlıkta MHP’nin parti olarak hiç mi kusuru yok.
Teşkilatlar, milletvekilleri, partinin siyasetini yönlendiren genel başkan yardımcıları, danışmanlar, Bahçeli’nin kurmayları ne iş yapıyor?
Hepsi son derece başarılı da Bahçeli mi onlara engel?
MHP muhafazakar kimliği olan bir parti. Taban olarak Ak Parti’ye yakınlığı var. Ancak Ak Parti’ye tepkili muhafazakar, milliyetçi oylar için dahi bir çekim alanı olmayı başaramıyor.
MHP, 1980 öncesi kendisini sol karşıtı bir yere konumlandırmıştı. 80 sonrası içinse PKK karşıtı bir duruş sergiledi.
Yani MHP hep bir tepki partisi oldu. Kendisini sürekli birilerinin karşısına koyarak tanımladı.
Halka ekonomik, sosyal anlamda bir alternatif göstermedi.
MHP bir dönem sol karşıtlarının son dönemde de Kürt hareketi karşıtlarının sığınağı oldu.
Halbuki ideoloji dönemlerinin kapandığını biliyoruz.
MHP Bahçeli’yi değiştirsin. Tamam ama bir zahmet kendisini de değiştirsin. Yoksa Bahçeli’yi günah keçisi ilan edip göndermekle parti kurtulmaz.
Ha kel Hasan ha Hasan kel durumuna düşmemek için MHP’de baştan sona bir değişimi göze almalıdır.