Hollanda’da Sayın Bakan’a yapılan terbiyesizliği gördünüz. Bu düşmanlık Sayın Bakan’ın şahsında bütün Türkiye’ye yapılmıştır.
Almanya’dan sonra Hollanda da Türk siyasetçilerine kapıları had bilmez bir şekilde kapattı.
Acaba bakanlarımız orada ne anlatacaklardı?
Ne söyleyeceklerdi de Almanya ve Hollanda hükümetleri Türk siyasetçilerinden bu kadar rahatsız oldu?
Bildiğimiz kadarıyla bakanların gündemi, dış siyaset değil. Almanya ve Hollanda ile ilgili hiçbir şey yok. Konu tamamen iç siyaset olan referandumdur.
Peki, öyleyse neden bu referandum hakkında konuşma yapacak olan bir Türk Bakan, Almanya ve Hollanda’yı çileden çıkartıyor.
Ne oluyor da yeter ki bir Türk yetkili gelip EVET oyu istemesin diye memleketlerinde sıkıyönetim bile ilan edebiliyorlar?
Ne bu hırs?
Niye bu düşmanlık?
Türkiye’nin iç siyasetiyle neden bu kadar yakından ilgililer?
Bu referandumdan evet çıkarsa neyi kaybedeceklerini düşünüyorlar?
Bu referandum meselesinin yalnızca bir referandum olmadığı sanırım şimdi daha iyi anlaşılmıştır. Bunun bir bağımsızlık mücadelesi olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Biz burada statükonun uşaklarıyla uğraşırken Batı ilk kez piyonlarıyla karşımıza çıkmamış kendisi açıkça savaş meydanında görünmüştür.
Onlar da anladılar ki bu referandum Türkiye düşmanlarının son şansıdır.
Bu referandum eski Türkiye’nin son kalesidir. Allahın izniyle buradan EVET çıktığında Türkiye’yi koalisyonlarla bir daha terbiye edemeyeceklerini görecekler.
O yüzden HAYIR için CHP’den, HDP’den daha çok bunların ipini tutan Batı dünyası çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son beş yıldır sürekli “bağımsızlık mücadelesi veriyoruz” söyleminin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha Batı, çirkin yüzüyle bize göstermiştir.
Biz, EVET çıkarsa CHP ve HDP kaybedecek sanıyorduk. Meğer Batı dünyası kaybedecekmiş.
Evet, hepimiz biliyoruz ki referandumdan EVET çıkarsa CHP’den çok Batı üzülecek. Çünkü CHP zihniyetinin bu ülkede Batı’nın temsilcisi olduğunu bilmeyen yok.
Baksanıza EVET taraftarı hükümet yetkiliklerine Batılıların tepkisi, muhalefet partisi CHP’yi bile sollamış durumdadır.
16 Nisan en az 15 Temmuz kadar belki bundan da önemlidir. Rahmetli Erbakan Hoca kendi anlattıkların pekiyi anlaşılmadığını düşündüğünden “Beni Almanya’daki Hans anladı da buradaki Hasan anlamadı.” derdi.
Bu referandumun anlamını Batı kavradı.
Evet çıkarsa Batı’nın bizi istediği gibi yönetme hevesi suya düşecek. Öyle oturdukları yerden rahatça ülkemizi karıştıramayacaklar.
Yeter ki biz de - bu toprakların asli unsuru olan Anadolu insanı olarak -referandumun önemini kavrayalım.
Toparlanalım.
Eğer gerekli tedbirleri almazsak Allah korusun 15 Temmuz’da kendilerince yarım kalan işlerini bitirmeye tekrar gelecekler. Hem de daha güçlü gelecekler. Küresel bir savaşın merkezinde olduğumuzu bir an için bile unutmayalım.
20 Aralık 2016’daki yazımızın başlığı “2017 Türkiye için savaş vakti mi?” şeklindeydi.
Zaten adı konmamış bir savaşın merkezinde olduğumuzu artık herkes biliyor. Bize de bu mücadeleye bir EVET diyerek destek olmak düşüyor.
Çünkü “yaklaşıyor yaklaşmakta olan.”