Dine Karşı Din II Kapitalizm ve İslam


Alpaslan Fakılı

Alpaslan Fakılı

12 Kasım 2016, 11:09

Sevgili dostlarım. Biliyorsunuz yemen seyahatimin ikincisini yazmıştım. Şimdi bir parantez açıp yine dinle ilgili bir yazı yazmak geldi içimden. Yemen seyahatine kaldığımız yerden inşallah devam edeceğim.

Bir din olarak İslam, hayatın tamamını kapsayan bir yaşam tarzı felsefe ve ideoloji bütünü olduğu için öteden beri İslam ile kapitalizmi karşılaştırmak bana daha doğru gelmiştir. Yani İslam’ı, Hristiyanlık gibi Yahudilik gibi diğer dinlerle karşılaştırmak yerine kapitalizmle karşılaştırmak veya kapitalizme alternatif olarak üretilen sosyalizmle karşılaştırmak daha yerinde olur.
 Çünkü Hıristiyanlık ve Yahudilik belirli ritüellere hapsedilmiş belirli ibadetleri, daha doğru ifade ile şekilleri kapsayan dinlerdir. Oysa İslam sadece şekil değil hayatın tamamına dönük reçeteler olduğu için yani hayatın kendisi olduğu için sadece sözlükteki anlamı ile din değil din, felsefe, inanç sistemi ve yaşam tarzının toplamıdır.

Peki, içinde bulunduğumuz dünyada irademizin dışında kendiliğinden olan yani olağan bir şekilde yürürlükte olan kapitalizm ile İslam'ın farkı nedir acaba kapitalizme alternatif olarak İslam neler ortaya koymuştur?

Şimdi sırayla İslam ile kapitalistlerin toplumlara dayattığı yaşam tarzı kapitalizm dinini kıyaslayalım.

Kapitalizm ve kapitalist din ve benzer beşeri dinlerin insan profili, Kuran’da birçok ayet ve sureyle çizilir. Tarih boyunca farklı şekillerde temalarla ortaya çıkan bu dinler, sembolik anlatımlarla anlatılır.

Kuran, bu yapıların şekilsel tanımını yapar. Detayı insanlara bırakır. Onları isimlendirmez. Yani Kuran Allah’ın mülkünde ortaklığa kalkan toplulukları farklı isimlerle isimlendirir.

Mesela tarih boyunca bu dinler çeşitli şekillerde ortaya çıkmıştır. Mesela Peygamberimiz döneminde toprağa dayalı bir üretim yoktur. Orada ticaretle uğraşan bir ticaret burjuvazisi vardır. Yani ticaretten zenginleşenler. İşte Kuran o topluluğa yani Mekkeli zenginlere hitap ederek dulları, yetimleri, fakirleri, Kuran’ın ifadesiyle miskinleri (garibanları) gözetmenin bir hak olduğunu söyler.

 4.Biz, insanı zorluklar içinde yarattık.5. İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? 6. “Pek çok mal harcadım ” diyor. 7. Kimse onu görmedi mi sanıyor? 8. Biz ona iki göz vermedik mi? 9. Bir dil ve iki dudak, 10. Ona iki yolu gösterdik. 11. Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. 12. O sarp yokuş nedir bilir misin? 13. Köle azat etmek, 14. Veya açlık gününde yemek yedirmektir, 15. Yakınlığı olan bir yetime. 16. Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. (90/4-16)

Çardaklı ve çardaksız bağları inşa eden Allah'tır. Tadları çeşitli ekin ve hurmaları, zeytin ve narı birbirine benzer ve benzemez şekilde yaratan O'dur. Ürün verdiği zaman ürününden yiyin, devşirildiği ve biçildiği gün hakkını verin; israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez. (6/141)
 
 Yine Kuran der ki çokluk duygusu sizi o kadar oyladı ki mezarlara kadar ( anlayamadınız bunu fark edemediniz sakinleşemediniz.) tekasür-çoğaltma-çokluk suresi...

Dünyada yürürlükteki din olan kapitalizm ve kapitalist hayat tarzı şeytanın günümüzdeki temsilcisi kapitalistler eliyle kuralları belirlenen bir dindir.

Maalesef günümüz dünyasında da kapitalistlerin merkezde olduğu kapitalizm hepimizin hayatını ve yaşamını belirlemektedir. Bu dinin kural koyucuları ve hüküm vericileri kapitalistlerin kendileridir. Onlar için de önemli olan kendi çıkar ve menfaatleri Kuran’daki deyimi ile heva ve hevesleri yani rantlarıdır.

Kapitalist dinin belirleyicileri, kapitalistler insanlık hayatına karar verirler. Peki, bunu nasıl yaparlar?

Ülkelerin kapitalistleri ve dünyanın kapitalistleri dünya üzerinde örgütlü bir yapı oluştururlar.  Kapitalist dinde ibadethaneler AVM'ler ve alışveriş merkezleridir. Bu dinin en önemli ritüeli sınırsız tüketimdir. Bu dinde karşılanamayan heva dediğimiz (Kurandaki ifadesiyle sınırsız istekler) isteklerimizin karşılanması esastır.

Peki, İslam’da bu durum nasıldır?

İslam’da sınırsız isteklere ket vurulmuştur. Bu ketin adı “ihtiyaç”tır. Yani ihtiyacın kadar yer içersin ama ihtiyacın fazlasını infak etmek veya ticarete dönüştürmek zorundasındır. ( sana neyi infak edeceklerini sorarlar de ki ihtiyaçtan arta kalanı…)
İhtiyacını karşılarken lükse kaçamazsın. Yani herkesin yediğinden yemek, içtiğinden içmekle mükellefsindir. Kendini toplumdan soyutlayamazsın. Örneğin peygamber o zaman üst sınıfı, zenginliği ve ayrıcalıklı olmayı, toplumsal bölünmeyi yani sosyal şirki çağrıştıran altın yüzük takmayı ve uzun elbise giymeyi yasaklamıştı

İhtiyaçlarını karşıladıktan sonra kalanı infakla yani dağıtmakla mükellefsindir.

İhtiyacın olmadığı halde harcama yaparsan bu israftır. Allah müsrifleri sevmediğini söylüyor Kuran’da.

İhtiyaç fazlasını biriktirmek ve saklamak ise Allah’ın mülkünde ortaklığa kalkışmanın ilk adımıdır. Yani azgınlığın, Kurandaki ifadesiyle tuğyanın ilk adımıdır.

Kısacası İslam’ın bireyi dünya hayatının geçiciliğini bilir ve bundan ötürü dünyaya dalmaz. Ondan ölçülü şekilde faydalanır. Yani kanaatkârdır. Asıl varışın ahiret olduğunu bildiği için tamahkar değil kanaatkardır. İhtiyacı olanla yetinmeyi bilir. Fazlayı elinde tutmaz paylaşır.

Nitekim Hz.Muhammed rivayetlere göre bir gün cemaate namaz kıldırırken namazı bozmuş hızla eve gitmiştir. Bunu neden yaptığı sorulduğunda evde bir kese para olduğunu, bunu dağıtmamış olması durumunda helak olacağını söyler.

Burada İslam’da bireylerin Allah’a karşı sorumluğun bilincinde olarak yetiştirilmesi İslam’ı kapitalizmden ve diğer dinlerden ayıran ana noktadır. Çünkü diğer dinlerde ve yaşam tarzlarında insan ölünce yok olacağına inanır. Dolayısıyla dünya hayatı, hayatın kendisidir.

Her dinde olduğu gibi kapitalist dinde de afyonlama araçları vardır.  Televizyonlar kapitalist dinde bu işlevi görürler. Onlar kapitalist şeytanların insanları afyonlama araçları ve dünya hayatını süsleme araçlarıdır.

Kapitalistin dinin en önemli ibadeti biraz önce söylediğimiz gibi tüketimdir. 

Diğer çok tanrılı dinler gibi kapitalizmin de putları vardır. Bu putlar yaşlara göre farklılık arz eder. Örneğin 1-5 yaş çocukları için spidermen, 10'lu yaşlar için benten genç bayanlar için moda gibi.

Kapitalist din hiyerarşik bir yapıya sahiptir. Piramidinin en tepesinde kapitalistler yer alırlar.  Piramidin en altında yer alan insanlar her zaman piramidin en üstünde olmayı hedeflerler. 

Buna şöyle bir örnek verebiliriz. Eskiden köylerde değirmen taşlarını atlar çevirirdi. Yuvarlak şekilli değirmenlerin ortasında yuvarlak değirmen taşı ve bu taşa sabitlenmiş taşa bağlı bir at yer alır, atın önünde yaklaşık yarım metre ilerde ikinci sopa ve ona bağlı ot dolu torba yer alırdı. At ota kavuşmak ister ve hareket ederdi. Hareket ettikçe değirmen taşı döner ve ot dolu torba da dönerdi. Böylece sistem işler ama at hiçbir zaman ota erişemezdi.

Kapitalizm işte böyle bir sistemdir. İnsanlara hep dünya hayatını, lüksü, çoğaltmayı, biriktirmeyi, sözde sınırsız ihtiyaçları karşılamayı hedef gösterir.

Oysa İslam örgüt yapısı olarak piramid değil yatay ve eşitlikçi şekli esas alır. Bunu en güzel Kabe’nin şekli temsil eder. Kâbe aynı zamanda küp demektir. Yani eşitlik… İslam’ın bireyinde yükselmek, daha yükselmek, daha yükselmek, elindekileri yeterli görmemek, değiştirmek lükse kaçmak, sınırsız harcamak gibi hedefler yoktur. Çünkü dünya ölümlüdür. Ölümlü olan dünya için biriktirmek ve vermemek saçmadır.

O, hayata sınıfsız bakar. Eşitlikçi bakar. Empatik bakar. Nimetlerin herkes tarafından paylaşılmasını hedefler.

Müminler kardeştir ve kardeşler diğer kardeşlerini kendinden önceler. “Sizden biriniz kardeşini kendi nefsine öncelemedikçe kamil-tam iman etmiş sayılmaz” der Hz.Muhammed… “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” der.

İslam, biriktirmeyi değil paylaşmayı, çoğaltmayı değil azaltmayı ve kaliteyi yükseltmeyi, geçici dünya hayatını değil kalıcı ahret hayatını, israfı değil kanaati ve ihtiyacı kadar tüketmeyi, lüksü ve gösterişi değil sadelik ve kullanışlılığı öğütler.

Kuran’da sürekli olarak dünya hayatının geçiciliğine vurgu yapar.

İhtiyaç fazlası infak edilmeye yani paylaşmaya teşvik edilir. Biriktirme ve yığma eleştirilir. Dünya hayatının insanı orada kalıcı sanacak olacakmış gibi gözünü boyadığını söyler. Şeytanların insanlara yaptığını süslediğini söyler.

Kapitalist dinde insanları harekete ve alışverişe sevk eden motor güç sınırsız ihtiyaçların karşılanmasıdır ve hırstır. Tüketim ve para biriktirme hırsı insanları daha çok çalışmaya veya kolay yoldan para kazanmaya veya daha çok, daha çok biriktirmeye sevk eder.ç

Kapitalizmde daha güçlü olmak, daha gösterişli olmak, daha fazla mal sahibi olmak, daha zengin olmak, daha iyi araba sahibi olmak, daha kaliteli ve gösterişli giyinmek, ihtiyacı olmasa da daha fazla mal sahibi olmak daha daha daha... Ama bu dahalar hiçbir zaman insan toplulukları için gerçekleşmez. Sadece azınlık bir elit zümre için yani burjuva için gerçekleşir, diğerleri nesnedir.

Onda kapitalist elitlerin nesnesi haline gelen insanlar vardır. Kapitalizm insan öğütme sistemidir. Binalar dikeyine doğru büyürler. Dünyanın tüm kapitalistleşmiş ülkelerin şehirlerinde büyük ve gösterişli yapılar vardır. Bunlar gücü temsil ederler.

Abd’nin özgürlük anıtı, Firavn’un ineği gibi.

Büyük yapılar içinde insanlar ezilirler ve kimliklerini kaybederler. İnsanlar arasında samimiyet dostluk paylaşım yoktur. Ezme daha üste çıkma daha iyi olma esastır.

Dikkat edilirse şehirlerimiz de giderek bu yönde ilerlemektedir. İnsanlarımızın ekonomik düzeyi ilerledikçe köylerden şehirlerin varoşlarına, varoşlardan binalara, binalardan rezidanslara ve şehirlerin zenginlikleri ile ünlü semtlerine veya bireyselliğin had safhası şehir dışlarındaki villalara yönelmektedirler. Büyük şehirler kanserli urlar gibi büyümekte insanlığımızı, doğamızı öldürmektedir. Hırsızlık, haydutluk almış başını gitmektedir.

Bu yapılar içinde yaşayanlar da dâhil hepimiz, köyleri ve küçük illerin dayanışmayı temsil eden samimi yapılarını özlemekteyiz.

Burada bayanlarımıza büyük görevler düşüyor. Çünkü değişimin anahtarı bayanlarda. Şeytan’ın ilk Havva’yı kandırdığı söylenir bazı eski sağlam olmayan kaynaklarda. Bence mümkündür de.

Tabi bunları söylerden kendimi de katarak bu yarışın bizi de içine çekmemesi için ve tamah hastalığından koruması için Sahibimize bol dua ediyorum.

Umarım bir parça da olsa kendimi ifade edebilmiş ve sizi sıkmamışımdır. Genelde böyle öğretici, didaktik yazılar okunmaz.

Daha sonra yine gezi yazıları ile devam ederiz inşallah. Kalın sağlıcakla...

Selam ve sevgi ile.
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Yusuf Zileli - 8 yıl önce
Güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık
Avatar
H S G - 8 yıl önce
1. İngilizce yorumun Türkçesi: Bu sitede benim kendi görüşlerim neden izne bağlı?? Bu çok kötü.
Avatar
Gökmen - 8 yıl önce
Güzel tesbitler
Avatar
Filiz Yıldız - 8 yıl önce
Hocam, dinimizin paylaşmayı önemsemesini ne güzel anlatmışsınız... Şatavattan uzak, sade olmanın önemini zaman zaman nefsim unutsa da önemini bilmek kendi adıma çok güzel... Yazınızla biraz daha bu durumun önemini hissettim. Kaleminize sağlık...
Avatar
Unknown - 8 yıl önce
You say other religions are not have any philosophy and life style but how can you say this? What is your basement about it?
After i read this part of the writing i did not read other parts because i do not think that you can give me any factual opinion. Nevertheless, i am waiting for your feedback.
Misafir Avatar
alpaslan fakılı - 8 yıl önce @Unknown
öncelikle yorumunuz için teşekkürler. ancak ben diğer dinlerin felsefesi yok demedim. diğer dinler sadece inanç, felsefe ve ritüel (ibadet, şekil ve hareketler) üzerine kurulu dedim. onların hayatın tamamına dair görüşleri yok dedim. mesela hristiyanlıkta sadece pazar günü kiliseye gidersiniz, incil okursunuz, belli ibadetler yaparsınız ama fabrikalar nasıl olmalı, üretim ve paylaşım nasıl olmalı gibi soruların cevabı yoktur. hristiyanlıkla yönetilen din bazlı ülkelerde söz sahibi yani din adına karar verici papadır veya rahip ve pederdir.
ama islamda öyle değildir. islamın marsizm gibi bir hayat görüşü vardır.
umarım yeterli olmuştur.
Misafir Avatar
alpaslan fakılı - 8 yıl önce @Unknown
ı will answer...
Avatar
Unknown - 8 yıl önce
Why my own ideas need to be permission on this website?? That's sucks.