FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve bu konuda çağrışım yapan mesajlar verdikleri iddia edilen Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Prof. Dr. Osman Özsoy'un da aralarında bulunduğu 17 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması başladı
Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve bu konuda çağrışım yapan mesajlar verdikleri iddia edilen Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Prof. Dr. Osman Özsoy'un da aralarında bulunduğu 17 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
ALTAN KARDEŞLER DAHİL 6 SANIĞIN TUTUKLULUK HALİ DEVAM EDECEK
Edinilen bilgilere göre; Darbe girişimine ilişkin davada, duruşma savcısı, suçun niteliği, istenilen ceza miktarı, kaçma şüphesi gerekçesiyle Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazıl Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etmişti.
Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Emre Uslu, Tuncay Opçin, Bülent Keleş ve Prof. Dr. Osman Özsoy’un da bulunduğu 10 sanığın dosyasının ayrılmasına, duruşmanın 13 Kasım’a ertelenmesine karar verildi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, tanık Nurettin Veren ve gizli tanık Söğüt'ün dinlenmesinden vazgeçilmesine, dava dosyasının ‘esas hakkında mütalaasını’ hazırlaması için Cumhuriyet Savcısına gönderilmesine karar verdi.
ZAMAN GAZETESİNN ESKİ YÖNETİCİ VE YAZARLARININ DA OLDUĞU 22 KİŞİNİN TUTUKLUĞU DEVAM EDECEK
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) yayın organı olduğu gerekçesiyle kayyuma devredildikten sonra kapatılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarına yönelik soruşturma sonunda açılan davada, cumhuriyet savcısı, Mümtazer Türköne, Ali Bulaç ve Şahin Alpay'ın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanığın bu hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ikinci duruşmaya, tutuklu sanıklar Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek ile tarafların avukatları hazır bulundu. Tutuklu sanık Ahmet Altan duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Tutuksuz sanık Tibet Murad Sanlıman'ın da hazır bulunduğu duruşmaya, firari sanıklar Abdulkerim Balcı, Mehmet Kamış, Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Osman Özsoy, Şemseddin Efe, Tuncay Opçin, Ali Çolak, Bülent Keneş ve Faruk Kardıç ise gelmedi.
Duruşmaya AK Parti Milletvekili Nurettin Yaşar, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Altan Tan da izleyici olarak katıldı.
Duruşma, mahkemeye gelen evrakların okunmasıyla başladı. Gelen evraklara ilişkin sanıkların beyanları soruldu.
NAZLI ILICAK "CEZAEVİNDE OLMAKTAN YORULDUM" DEYİP AĞLADI
DHA'nın haberine göre; FETÖ'nün medya yapılanması davasında savunmasına devam eden gazeteci Nazlı Ilıcak, "Çocuklarıma yük olmaktan yoruldum. Cezaevinde olmaktan yoruldum. Burada sürekli suçsuzluğumu anlatmaktan yoruldum. Tahliyemi talep ediyorum" diyerek ağladı. Sanık gazeteci-yazar Ahmet Altan ise silahlı darbe yapmakla suçlandıklarını belirterek "Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim. Ömrümün geri kalanını bir hapishane hücresinde sessizce geçirmeye razı olacağım" dedi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunmasına devam eden Nazlı Ilıcak, "Hakkımda karar verirken FETÖ ile cemaat arasındaki farkı gözetin lütfen. Bu yapı bir terör örgütünden çok daha tehlikeli. Bir terör örgütü darbe yapabilir mi? Bir terör örgütü devletin bütün kurumlarının gizlice ele geçirebilir mi? Ben bu örgütün gerçek yüzünü geç anlamış olabilirim ama katiyen suç işlemek kastıyla hareket etmedim" dedi.
"CEZAEVİNDE OLMAKTAN YORULDUM"
Ilıcak, "Memleketimi seviyorum. 40 yıldır gazeteciyim, 70 yaşını geçtim hiçbir zaman ülkemin dışında yaşamak istemedim. Bundan sonra da kaçma niyetim yok. Delilleri karartma şüphesi yok asla. Digitürk'ü iptal etmedim, Bank Asya'da hesabım yok. Samanyolu'nda çalışmadım. Ben hiçbir zaman tercih etmedim buralarda çalışmayı. Özgürce yazamayacağımı biliyordum. Mücadeleci bir yapım var. Çocuklarıma yük olmaktan yoruldum. Cezaevinde olmaktan yoruldum. Burada sürekli suçsuzluğumu anlatmaktan yoruldum. Tahliyemi talep ediyorum" diyerek gözyaşı döktü.
AHMET ALTAN: TEK BİR KANIT GÖSTERİN, TEMYİZ HAKKIMDAN VAZGEÇECEĞİM
Duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılan gazeteci-yazar Ahmet Altan ise devleti devlet yapanın yargıçlar olduğunu vurgulayarak "Yargıçlık vasfını kaybeden bir yargıç görevine devam ederse, onu o görevde tutan devlet de devlet olma vasfını yitirir. Bir yargıç mahkemede yalan söylediğinde kendi yargıçlığıyla birlikte devleti de yok eder. Bir yıl önce Mehmet Altan'la birlikte darbecilere subliminal mesaj verme suçlamasıyla gözaltına alındık. Sonra bu gülünç iddia ortadan kayboldu ve biz 15 Temmuz'da darbe yapmak ve hükümeti silahla devirmeye kalkışma suçundan tutuklandık. Biz silahlı darbe yapmışız. İsnat edilen suç bu. Hakkımızdaki bu tuhaf iddialarla ilgili bir tek somut kanıt gösterin, ben bir daha savunma yapmayacağım ve hakkımda en ağır hüküm verilse bile temyize gitmeyeceğim. Çok net söylüyorum. Tek bir kanıt gösterin, temyiz hakkımdan vazgeçeceğim. Ömrümün geri kalanını bir hapishane hücresinde sessizce geçirmeye razı olacağım" dedi.
"KANITSIZ YARGILAMAYI SÜRDÜRÜRSENİZ YARGIYI, DEVLETİ YOK EDECEKSİNİZ"
"15 Temmuz'da silahlı darbe yaptığımızın somut kanıtlarını bize ve dünyaya gösterin. Gösteremeyeceksiniz. Öyle bir kanıt olmadığını siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Çünkü bu iddialar baştan aşağı yalan" diyen Altan, "Eğer kanıtsız bir şekilde bizi yargılamayı ve hapsetmeyi sürdürürseniz, yargıyı ve devleti yok edeceksiniz. Çok ciddi bir suç işleyeceksiniz. Türkiye, suçluların suçsuzları yargıladığı bir haydutluk ve zorbalık cangılı olacak" şeklinde konuştu.
MEHMET ALTAN SAVUNMA YAPTI
Daha sonra Mehmet Altan savunmasını yaptı. Savunması için gerekli olan kitaplarına ve belgelerine cezaevinde el konulduğunu söyleyen Mehmet Altan, "Darbeyi nasıl biliyoruz, bunun hiçbir kanıtı yok. İspatı yok" dedi. Altan, "İddianamenin çıkış noktası televizyon programındaki konuşmalara göre darbeyi bildiğimizdir, savcıya göre darbe olabileceğini söylüyorsak darbeciler ile iştirak hâlimiz vardır. Yoksa darbe olabileceğini nasıl söyleriz? Hukuktan ayrılmanın ağır neticeleri olacağını 1990 yılından beri darbeleri yazan, anlatan 40 yıllık hoca ve bir yazar, bir gazeteci düşünemez, öngöremez öyle mi?" ifadelerini kullandı.
"GİZLİ SAKLI İŞİM OLSA 1 DOLARLARI NEDEN TUTAYIM?"
Altan, iddianamede aleyhine delil olan 1 dolar için ise şunları söyledi: "Bugün sizin de gözlerinizle göreceğiniz gibi, yırtık, tedavülden kalkmış, koridordaki vestiyerde kullanılmayan yıpranmış bir kadın çantasında eski seyahatlerden unutulmuş, F serisi 1 dolara beyhude bir anlam yükleme çabası görülmektedir. Ancak bu iddianamenin özelliği zaten budur. Ayrı bir yerde, özel olarak muhafaza edilmesi söz konusu değil, odamdaki küçük miktardaki dövizler gibi, eski, yırtık, tedavülden kalkmış bir seyahat bakiyesi olduğu aşikârdır. Ben örgüt üyesi olmadığıma göre, F serisi 1 doları neden, niçin, hangi maksatla saklayacağım. Anlamı ne olacak? Doğrusu, bir iddianame daha ciddi olmak zorunda değil midir? İkincisi, 15 Temmuz sonrası 1 dolar bulundurmak suç aleti silah bulundurmaktan daha tehlikeli bir hâle gelmişti. Gizli saklı bir işim olsa, ben 1 dolarları neden tutayım?"
"BEN NEDEN FETÖ'NÜN MEDYA AYAĞIYIM, BEN HOCAYIM"
Benzer suçlardan yargılanan birçok sanığın tutuksuz yargılandığına da değinen Mehmet Altan, "Amaç bireysel olarak zulüm etmek ise bu hukukun dışında bir durum, ona bir şey diyemem. Ama ben mahkemelere, yargıya ve yargı bürokrasisine hâlâ güvenmek istiyorum. Adil, yansız, bağımsız, objektif ve hukuktan yana olduklarına inanmak istiyorum. Gerisi kararlara imza atanların bileceği iş. Ben sizin meslek hayatınız kadar hocalık yaptım. 30 yıllık profesörüm. Ben neden FETÖ'nün medya ayağıyım. Ben İstanbul Üniversitesinde hocayım, profesörüm" dedi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından FETÖ'nün medya unsurlarına yönelik hazırlanan 247 sayfalık iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanlığı ve 65. Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ''suçtan zarar gören'', Abdulkerim Balcı, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Çolak, Bülent Keneş, Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Faruk Kardıç, Fevzi Yazıcı, Mehmet Kamış, Osman Özsoy, Şemseddin Efe, Şükrü Tuğrul Özşengül, Tibet Murad Sanlıman, Tuncay Opçin ve Yakup Şimşek "sanık" olarak bulunuyor.
İddianamede tutuklu sanıklar yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak hakkında "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Altan kardeşler ve Ilıcak'ın ayrıca "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan da 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, firari sanıklar kapatılan Zaman Gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, eski polis gazeteci Emre Uslu, yazar Tuncay Opçin'in de "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor. Bu sanıkların ayrıca "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ayrı ayrı 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, Emre Uslu için "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçundan da 3 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Darbe girişimi gecesinde yayın yaparak örgüt lehine konuşmalarda bulunan Samanyolu TV Washington Temsilcisi firari sanık Şemseddin Efe, darbe girişiminden bir ay önce katıldığı bir televizyon programında ''Ben profesör olacağıma keşke albay olsaymışım. Mesela bu süreçte daha fazla katkım olurdu.'' diyen firari sanık Osman Özsoy ile Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı firari Mehmet Kamış, gazetenin yöneticilerinden Faruk Kardıç, görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, İsrail muhabiri firari Abdulkerim Balcı, kapatılan Today's Zaman Gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni firari Bülent Keneş, Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan ve 15 Temmuz gecesinde ABD'den yayın yapan FETÖ'nün bir televizyon kanalına çıkarak polisin darbenin yanında olacağını ve Cumhurbaşkanı'nın darbeye direnmeyeceğini iddia eden tutuklu sanık Şükrü Tuğrul Özşengül, Zaman Gazetesi Marka Müdürü Yakup Şimşek ve gazetenin kültür sanat sayfasında çalışan Ali Çolak'ın da aynı suçlardan üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, bu sanıklar için ayrıca "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da ayrı ayrı 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
İddianamede, Zaman gazetesinin 10 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunulduğu belirtilen reklam filmini çeken ajansın sahibi sanık Tibet Murat Sanlıman hakkında ise "silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, terör örgütünün medya faaliyetleri kapsamında darbe girişimine iştirak ettiği anlaşılan sanıklar Ekrem Dumanlı, Abdulkerim Balcı, Şemseddin Efe, Osman Özsoy, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Ayşe Nazlı Ilıcak, Tuncay Opçin, Mehmet Kamış, Şükrü Tuğrul Özşengül, Emrullah Uslu, Yakup Şimşek ve Bülent Keneş'in, terör örgütünün üst düzey yöneticileri olan ve darbe girişimi gecesinde Akıncılar Hava Üssü'nde olduğu gerekçesiyle haklarında dava açılan Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Harun Biniş'le irtibatlı oldukları vurgulanıyor.
FETÖ'nün medya unsurlarından olan Ekrem Dumanlı, Abdulkerim Bala, Şemseddin Efe, Osman Özsoy, Ahmet Hüsrev Altan, Mehmet Altan, Ayşe Nazlı Ilıcak, Tuncay Opçin, Mehmet Kamış, Şükrü Tuğrul Özşengül, Emrullah Uslu, Yakup Şimşek ve Bülent Keneş'in faaliyetleri ile darbe girişiminin askeri yönden hazırlıklarının ülke genelinde başlaması, organizasyonu ve hayata geçirilmesi süreçlerinin eş zamanlı yürütüldüğü anlatılan iddianamede, sanıkların örgütün sivil yöneticilerinden Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç ile iş ve sosyal konumları gereği bir araya gelemeyecek, durumları ancak örgütsel bağla açıklanabilecek şekilde, örgütün talimat alma, verme ve iletme görevlerine de haiz tepe yöneticileriyle irtibat yönünden ortak bağlantılarının bulunduğu kaydediliyor.
İddianamede, "Medya unsurlarının terör örgütüyle süreklilik arz edecek şekilde ilişkileri, eylemlerinin niteliği ve toplumda oluşturduğu etki gibi hususlar bir arada değerlendirildiğinde, sanıkların eylemlerinin sıradan fikir ve söylemlerde bulunmaktan ibaret görülemeyeceği, darbe girişimine iştirak niteliğinde gerçekleştirilen faaliyetler olduğu tespit edildi." değerlendirmesi yapılıyor.
İddianamede, sanıklar Ekrem Dumanlı, Tuncay Opçin, Emrullah Uslu, Abdülkerim Balcı, Şemseddin Efe, Osman Özsoy, Faruk Kardıç, Fevzi Yazıcı, Mehmet Kamış, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek, Bülent Keneş, Ali Çolak, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Ayşe Nazlı Ilıcak'ın örgütsel amaçlar doğrultusunda darbe girişimini öncesinden bildikleri aktarılıyor.
Bu sanıkların "Darbe girişimine sözde neden teşkil eden siyasal ve toplumsal kaos ortamının bulunduğuna ve bu ortamın yaratılmasına yönelik örgütsel amaçla gerçekleştirilen kalkışma suçlarının hareket unsurunun alt unsuru olan cebir teriminin öncülü ve ayrı düşünülemeyecek bir parçası olan söylem ve propagandalarda bulundukları" belirtilen iddianamede, sanıkların medya etki gücünü kullanarak toplumun darbe girişimine karşı koymamasını telkin etmek veya Silahlı Kuvvetler içerisindeki hücrelerin bir kısmının katıldığı darbe girişimine ilişkin talimat iletmek suretiyle suça iştirak ettikleri, asli fail oldukları ifade ediliyor.
İddianamede, Ekrem Dumanlı, Tuncay Opçin ve Emrullah Uslu'nun bütün suçlardan sorumlu oldukları, darbe girişiminden önce haklarında "silahlı terör örgütü yöneticisi olma" suçundan açılan iddianameler ve iddianamelerdeki eylem tarihlerinden sonra da faaliyetlerine devam ettikleri, eylemlerin kalkışma suçlarıyla amaçlanan zarar tehlikesini oluşturmaya elverişli olduğu kaydediliyor.
DARBE GİRİŞİMİNİN REKLAM FİLMİ
Sanıklar Ahmet Hüsrev Altan, Mehmet Altan ve Ayşe Nazlı Ilıcak'ın sosyal konumları, geçmişleri ve eylemlerinin niteliği itibarıyla terör örgütüyle organik bağları bulunmalarından öte süreklilik arz edecek şekilde örgütün amaçları doğrultusunda, iş birliği içerisinde faaliyette oldukları, darbe girişimine silahlı terör örgütü adına iştirak ettikleri anlatılıyor.
Zaman gazetesinin 5 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe yapılacağı mesajının yer aldığı belirtilen reklam filmini çeken ajansın sahibi sanık Tibet Murat Sanlıman'ın, bu reklamın senaryosunu hazırlayan kişiler arasında olduğu ifade edilen iddianamede, Ekrem Dumanlı'nın da reklamın yayınlandığı tarihte darbe iması ve terör örgütüyle ilgili soruşturmalar yürüten savcıları, davalara bakan hakimleri, kamu görevlilerini ve mevcut hükümeti tehdit eden nitelikteki köşe yazısını kaleme aldığı belirtiliyor.
İddianamede, somut olaydaki şifreli mesaj gönderme yönteminin TSK'ya sızmış terör örgütü mensuplarına yönelik olduğu anlatılarak, darbe girişimi faaliyetinin planlı, sistemli ve gizliliğe azami riayet edilerek gerçekleştirildiği ifade ediliyor. Darbe mesajı verilen söz konusu reklam filminin, darbeci askeri kanatla fikir ve eylem birliği içerisinde, önceye dayalı planın bir parçası olarak hazırlandığı vurgulanan iddianamede, Sanlıman'ın 17-25 Aralık'tan sonra örgütün yayın organlarının reklam işlerini üstlenmeye devam ettiği anlatılıyor.