Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş OHAL süresi ve yeni KHK'larla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklama yaptı. Kurtulmuş OHAL'in süresine dair ve KHK'larla ilgili açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş;
"OHAL, laf olsun diye çıkarılmış bir karar değildir. İhtiyaca binaen çıkarılmıştır. Türkiye'nin bu kadar çok terör saldırılarıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde, özellikle FETÖ'nün devlete sızma teşebbüslerinin bertaraf edilmesi zorunlulukları da göz önünde bulundurulursa, OHAL gerektiği kadar devam edecektir. Biz de isteriz ki yarın sabah OHAL kalksın."
"Yeni Kanun Hükmünde Kararname hazırlıklarımız devam ediyor, büyük bir kısmı tamamlandı, son rotüşlar yapılıyor. En kısa zamanda kamuoyu ile paylaşılacaktır." açıklamalarında bulundu.
İstanbul Ortaköy'de yılbaşı gecesi milletçe karşı karşıya kalınan hain saldırı sonrası bir kere daha en üst düzeyde bütün nefret ve kararlılıkla bu olayı kınadıklarını belirten Kurtulmuş, olayı yapanları, yaptıranları, arkasındaki güçleri telin ettiklerini ve bu terör saldırılarına karşı teslim olmayacaklarını bir kere daha ifade ettiklerini dile getirdi.
Kurtulmuş, bir kısmı Türk vatandaşı bir kısmı da Türkiye'nin misafiri olarak o gece eğlence mekanında bulunurken hain, alçak, korkak saldırıda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine ve ülkelerindeki bütün milletlerine ayrı ayrı taziyelerini bildirdi.
"Bu hain saldırı, Türkiye'nin son zamanlarda karşı karşıya kaldığı saldırılardan bir yenisidir ve niteliği itibarıyla da önceki saldırılardan önemli derecede farklılıklar arz etmektedir.
Bu saldırının mahiyeti itibarıyla, milletçe saldırıyı anlamamız ve iyi cevap verebilmemiz bakımından saldırının üç önemli noktadaki özelliklerine dikkat çekmek isterim. Bunlardan birincisi, 2017 yılının ilk dakikalarında, ilk saatlerinde yapılmış olmasının verdiği önemli bir mesaj var. 2016 Türkiye için, bölgemiz için zor bir yıl oldu. Terör örgütleri eş zamanlı olarak, arkalarındaki stratejik ittifaklarını da kullanarak 2016 yılında Türkiye'ye karşı çok sayıda terör eylemi gerçekleştirdiler. Milletçe, 2017 geliyor, inşallah güzel günler gelecek ve Türkiye 2017'yi daha güzel geçirecek, 2017'yi esenlik, barış ve kardeşlik içerisinde geçirecek diye ümit ve temenni ettiğimiz bir anda maalesef bu hain saldırıyı gerçekleştirerek şu mesajı vermek istiyorlar; '2017'de de Türkiye'nin başına bela olmaya devam edeceğiz.' Biz de onlara diyoruz ki 2017'de nerede olursanız olun inlerinize gireceğiz. Terör örgütlerinin hiçbirisi arasında fark gözetmeksizin Allah'ın izniyle, milletimizin desteğiyle, elimizdeki bütün milli kapasitemizle hepsine diz çöktüreceğiz, hepsine gereken cevabı vereceğiz." dedi.
"Başarımızı hazmedemeyen güçlerin yönlendirdiği anlaşılıyor"
Numan Kurtulmuş, terör saldırısı ile Türkiye'nin sınır dışı operasyonlarına da bir mesaj verildiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"İkinci verilen mesaj, Türkiye'nin sınır dışı operasyonlarına verilen mesajdır. Özellikle Fırat Kalkanı Operasyonu çerçevesinde, başarılı ve kararlı bir şekilde Suriye'de yürütülmekte olan operasyonların hem terör örgütlerini hem terör örgütlerini taşeron olarak kullananları rahatsız ettiği anlaşılıyor. Özellikle son zamanlardaki sahadaki başarımızı hazmedemeyen güçlerin, terör eylemini yönlendirdiği anlaşılıyor. Hangi planı yaparsanız yapın Türkiye, teröre karşı hem sınır içerisinde hem sınır dışarısında her türlü tedbiri almaya muktedirdir ve sınır dışındaki operasyonları da terör örgütlerinden Türkiye'ye karşı hiçbir zarar gelmeyecek noktaya gelene kadar sürdürmekte kararlıdır. Cerablus, El Bab, Membiç... Nereye kadar giderse... Bütün bu terör örgütlerinin Türkiye'ye karşı tehdit oluşturmaktan çıkarıldığı noktaya kadar, kararlılıkla sınır dışı operasyonlarımıza, Fırat Kalkanı Operasyonumuza devam edeceğiz."
"Üçüncü mesaj, bu terör eylemiyle birlikte, maalesef Türkiye'de halkımız arasında hayat tarzları üzerinden, inanç farklılıkları üzerinden, mezhepler üzerinden bir takım ayrışmaları ortaya koymaya çalışıyorlar ve maalesef bir kısmı da sosyal medya üzerinden yapılan bu tür şuursuz, dengesiz bir takım propagandalarla da halkın arasını açmaya gayret ediyorlar. Hiç boşuna heveslenmesinler. Bu milletin tamamına yakını, bu konuda son derece şuurlu ve tecrübelidir. Terörün dininin, imanının, aklının ve vicdanının olmadığını bilir. Terör örgütleri kime saldırırsa saldırsın, hangi amaçla saldırırsa saldırsın, saldıranın mezhebi, meşrebi, dini, diyaneti ne olursa olsun, aslında saldırılanın insanlık olduğunun, Müslümanlık olduğunun ve bu toprakların birikiminin olduğunun farkındadır. Dolayısıyla o akşam o saldırıyı yapanların ve arkasındaki güçlerin, herhangi bir dini motivasyona sahip örgütü işaret ediyor olması, bu meselenin Müslümanlıkla bir ilgisi olduğu anlamına asla gelmez. Müslümanlık, adı üstünde barış dinidir. Bırakın herhangi bir insana, suçsuz, hiçbir şekilde günahı olmayan masum 39 cana kastetmeyi, savaş meydanlarında dahi kendisiyle savaşmayan insanlara karşı hiçbir şekilde savaşmaz. Böylesine kutsal bir inancın mensuplarının, bu kadar hainane bir şekilde böyle kahpe bir saldırıyı düzenlemeleri, halkımızın arasında ayrışmalara neden olmak amacıyla yapılmış bir iştir. Onun için herkes uyanık olmalı. Bu olay ha bir eğlence yerinde ha bir ibadethane ha bir eğitim yuvasında ha bir fabrikada iş yerinde ya da çarşıda pazarda yapılmış, hiçbir farkı yoktur. Terörü yapanın inancının, mezhebinin, meşrebinin önemi olmadığı gibi terör mağdurlarının da dininin, diyanetinin hiçbir önemi yoktur. Hepsi masum insanlardır ve hepsinin hayatı kutsaldır ve bu kutsal hayatlara kastetmiş olanları bir kere daha lanetliyoruz. Elleri kırılsın. Onlara bu işi yaptıranların da bir kere daha kendilerine çeki düzen vermelerini istiyoruz. Türkiye, bu hain saldırılara pabuç bırakmayacaktır. Bu üçüncü özelliği bakımından da milletimizin uyanık olmasını istirham ediyoruz. Milletimiz, teröre karşı yekvücut olmak durumundadır. Beşiktaş saldırısında nasıl yekvücut olduysak, Kayseri saldırısında nasıl yekvücut olduysak, Ortaköy saldırısında da yekvücut olacağız. Bu hainlerin hepsini bir ve beraber olduklarının, aynı karanlık odalardan yönetilen birtakım köleler olduklarının bilinciyle teröre karşı hep beraber, omuz omuza yan yana duracağız. Bu çerçevede milletimize bir kere daha gün, birlik ve beraberlik günüdür diyorum. Milletçe yekvücut olarak teröre karşı mücadele etme günüdür diyorum ve lütfen aramızda şuursuzca ve belki bir kısmı da kasıtla bir şekilde hayat tarzları üzerinden milletimizi bölmeye çalışanlara da asla prim vermememiz gerektiğini bir kere daha ifade ediyorum."
Uluslararası camiaya çağrı
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bu terör saldırısı karşısında çağrılarının bir kısmının da uluslararası camiaya olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Terörden bu kadar canı yanmış olan bir ülkenin mensupları olarak bir kez daha şunu söylemek hakkımızdır. Artık uluslararası camia, terörün karşısında çifte standartlı davranmayı bırakmalıdır. Her terör saldırısından sonra timsahın gözyaşları mesabesindeki birtakım taziye dileklerinin, temennilerinin hiçbir anlam ifade etmediğini bir kere daha söylemek isterim. Bu terör örgütleri bu kadar büyük silah, istihbarat, lojistik ve siyasi destekleri almaya devam ettiği sürece, değil Türkiye, dünyanın hiçbir ülkesi terör saldırılarından korunmuş olmayacaktır. Eğer samimiysek terörün dünyada bir küresel tehdit olmaktan çıkmasını istiyorsak gelin uluslararası camianın bütün güçleri, bütün ülkeler hep beraber olalım. Hep beraber teröre karşı, bütün terör örgütlerini, bir vekalet savaşının aracı olarak kullanmaktan vazgeçerek bir kenara bırakalım ve terör örgütlerine karşı ortak bir mücadele verelim. Bu, Türkiye olarak son derece zorunlu olan bir çağrımızdır. Bütün dünyaya, bütün uluslararası camiaya yaptığımız bir çağrımızdır. Ayrıca siyasi farklılıkları, görüşleri, dinleri, diyanetleri, hayat tarzları ne olursa olsun herkese bir çağrıda daha bulunuyoruz; gelin insanlık cephesinde, ortak bir cephede buluşalım. Ama, fakat, şöyle, böyle demeden, terörün türlerini ayırmadan, bu terör örgütü iyidir, şuradaki terör iyidir, buradaki terör kötüdür diyerek terör örgütlerini tasnif etmeden bütün dünyada ahlaktan, insanlıktan, insan onurundan yana olanlar, insanlık cephesinde buluşalım ve bunun karşısında olan bu vahşilere, canilere, terörist çetelere ve arkasındaki karanlık akıllara karşı mücadelemizi sürdürelim."
"OHAL laf olsun diye çıkarılmış bir karar değildir, ihtiyaca binaen çıkarılmıştır. Türkiye'nin bu kadar çok terör saldırılarıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde özellikle FETÖ'nün devlete sızma teşebbüslerinin bertaraf edilmesi zorunlulukları da göz önünde bulundurulursa olağanüstü hal gerektiği kadar devam edecektir. Biz de isteriz ki yarın sabah olağanüstü hal kalksın." dedi.
Milletçe bütün zorlukları geride bırakacaklarını ve Türkiye'nin yoluna devam edeceğini belirten Kurtulmuş, 2017 yılının Türkiye için barış esenlik ve huzur yılı olmasını temenni etti.
Kurtulmuş, 2017 yılında yapacakları çok fazla işin bulunduğunu ve bunlardan dördünü kamuoyuyla paylaşacağını söyleyerek, "Bunlardan birincisi Türkiye 2017 yılında da terör örgütlerinin tamamıyla hiçbir ayrım gözetmeksizin, hiçbir öncelik ve sonralık ilişkisi içerisinde olmadan eş zamanlı bir mücadeleyi sürdürecektir." ifadesini kullandı.
İçeride ve dışarıda, nerede, hangi kapasiteyle mücadele edeceklerini bildiklerini dile getiren Kurtulmuş, "Hangi örgütle hangi yöntemle mücadele edeceğimizi de gayet iyi biliyoruz. Dolayısıyla dışarıdaki mücadelemiz de Türkiye'nin ulusal güvenliğinin bir parçası haline gelmiş olan Fırat Kalkanı Operasyonu vasıtasıyla da sürdürülecektir." diye konuştu.
İkinci önemli konunun Türkiye'nin Suriye başta olmak üzere son zamanlarda ortaya koymaya başladığı Ortadoğu'daki yeri barış inisiyatiflerini geliştirmeye devam etmesi olduğunu belirten Kurtulmuş, "Zaten bu saldırıların bir kısmı da Türkiye'nin Ortadoğu'daki yeni barış inisiyatiflerini kullanmasına mani olmak isteyenlerin de bu işin içinde olduğunu tahmin ediyoruz." dedi.
Kurtulmuş, son dönemde Rusya ile yapılan görüşmelerle uçak krizi dolayısıyla kopma noktasına gelmiş olan Türkiye-Rusya ilişkilerinin hem tamir edildiğini hem de bu ilişkiler üzerinden başta Halep özeli olmak üzere Suriye genelinde bir barış planının uygulamaya konmaya başlandığını anımsattı.
Provokasyon ve engelleme çalışmalarına rağmen Suriye'de rızaya ve müzakereye dayalı yeni bir dönem olacağını ve Suriye halkının benimsediği bir barış sürecinin kısa sürede gerçekleşeceğini ümit ettiklerini dile getiren Kurtulmuş, "Şimdi önümüzde Irak'la, merkezi Irak hükümetiyle yeni bir dönemin başlatılması var." diye konuştu.
"Türkiye-Irak ilişkileri yeniden başlatılmıştır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak Başbakanı Haydar El İbadi ile bir görüşme gerçekleştirdiğini anımsatan Kurtulmuş, "Aynen Rusya ilişkilerinde olduğu gibi kopma noktasına gelmiş olan Türkiye-Irak ilişkileri yeniden başlatılmıştır." ifadesini kullandı.
Bu çerçevede Başbakan Binali Yıldırım'ın Irak'a resmi ziyarette bulunacağını söyleyen Kurtulmuş, "İki ülke arasındaki meseleler ve özellikle Irak'ta teröre karşı ortak mücadele, bu mücadele kapsamında da Irak'ın geleceğinin bundan sonra şehir şehir geleceğinin nasıl olması gerektiği ele alınacaktır. Zor bir süreç ama inşallah Irak'ta da yeni bir barış perspektifi kapıdadır, bunun uygulaması kapıdadır. Türkiye çevresindeki bütün bu sorunları birer birer çözecek ve yoluna devam edecektir." şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, üçüncü önemli konunun ise Türkiye ekonomisinin her türlü saldırı ve provokasyonlara rağmen güçlenerek yoluna devam etmesinin sağlanması olduğuna dikkati çekerek, "Bunun için Türkiye ekonomisinin üretim gücünü artıracak olan bütün tedbirler alınmıştır, bu tedbirlerin uygulanmasında gerekli olan adımlar da atılıyor eğer varsa yeni adımlar da atılacak ve vatandaşlarımızın üretim ekonomisini güçlendirecek tedbirler alınmaya devam edecektir. Başta KOBİ'lerimiz olmak üzere, bu memlekette üretime katkıda bulunan her vatandaşımıza devlet olarak üzerimize düşen sorumlulukla destek olmayı sürdüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
2017 yılının dördüncü temel meselesinin anayasal reform sürecinin önemli bir adımı olan cumhurbaşkanlığı meselesi olduğunu belirten Kurtulmuş, "Bu hafta içerisinde inşallah Meclis'te komisyondan geçmiş olan anayasa teklifi Meclis'e gelecek oylama süreci başlayacak ve en kısa zamanda Meclis görüşmeleri tamamlanarak milletimizin reyine bu iş için müracaat edilecektir. Böylece senelerdir konuştuğumuz, belki 20 sene belki daha uzun süredir konuştuğumuz Türkiye'de yeni bir anayasa ihtiyacı ve Türkiye'de etkin bir yönetim modelinin kurulması yönündeki tarihi adımlardan birisini atmış olacağız." diye konuştu.
"Demokratikleşme süreçleri inşallah sürdürülecektir"
"Bu adımı atmakla birlikte Türkiye'de anayasal reform konusunda bütün işlerimizi yaptık, bitirdik anlamı çıkmayacaktır." ifadesini kullanan Kurtulmuş, "Bundan sonraki süreçte de Türkiye'de 12 Eylül rejiminin darbeci anayasa mantığını geride bırakacak birçok iyileştirmeleri, Türkiye'de anayasa başta olmak üzere siyasi partiler yasası, seçim yasası, Meclis İç Tüzüğü gibi ana metinlerde de demokratikleşme süreçleri inşallah sürdürülecektir."
"Bu dört konunun 2017 için Türkiye'nin gündeminin önemli atılım noktaları olduğunu bir kere daha ifade etmek istiyorum. Terörle sonuna kadar mücadele edeceğiz, Suriye ve Irak başta olmak üzere barış perspektifini geliştirecek adımları atmaya devam edeceğiz, Türkiye ekonomisinin üretim gücünü artırmaya devam edeceğiz ve inşallah anayasal reform sürecinin önemli bir dönüm noktasını hep beraber milletçe geride bırakacağız. Ben 2017 yılının hayırlı uğurlu olmasını ve Türkiye demokrasisinin güçlenmesine vesile olmasını, Türkiye'de milli birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine büyük katkı sağlayacak işlerin yapılmasına vesile olmasını temenni ediyorum, milletimize tek tek barış, huzur, başarı ve mutluluklar diliyorum."
"Çok titizlikle sürdürülmesi gereken bir soruşturma"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kurtulmuş, İstanbul Ortaköy'deki terör saldırısına ilişkin soruşturmada gelinen noktaya ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
"Çok zor bir soruşturma, diğer bütün soruşturmalar da zor ama bu özellikle çok titizlikle sürdürülmesi gereken bir soruşturma. Bir kelime dahi fazla bilgi verilecek bir soruşturma değildir. 8 kişi gözaltındadır ve bu anlamda da teröristle ilgili de parmak izleri ve eşkaliyle ilgili verilere ulaşılmıştır. Bundan sonraki süreçte de hızla kimlik tespitinin yapılmasına gidilecektir. Ümit ediyoruz ki sadece terörist değil varsa başka bağlantıları, o anda içeride ya da dışarıda destek vermiş olan insanlar varsa onlar ve arkalarındaki güçleri de inşallah ortaya çıkarmamız mümkün olur."
Olağanüstü hal (OHAL) süresinin 19 Ocak'ta tamamlanacağı hatırlatılarak, Bakanlar Kurulunda konuya ilişkin değerlendirme olup olmadığının sorulması üzerine ise Kurtulmuş, şunları söyledi:
"OHAL laf olsun diye çıkarılmış bir karar değildir, ihtiyaca binaen çıkarılmıştır. Türkiye'nin bu kadar çok terör saldırılarıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde özellikle FETÖ'nün devlete sızma teşebbüslerinin bertaraf edilmesi zorunlulukları da göz önünde bulundurulursa olağanüstü hal gerektiği kadar devam edecektir. Biz de isteriz ki yarın sabah olağanüstü hal kalksın. Bunlar bugünkü Bakanlar Kuruluna gelmedi ama sonuçta devletin bekası, milli menfaatlerimizin temini, normal zamanda yapamayacağımız, bize güç verecek mekanizma olduğu için olağanüstü halin terör örgütleriyle ve devletin bu tür terör örgütlerinden arındırılması sürecinde bize vereceği destekler göz önünde bulundurularak değerlendirilecektir. Belki önümüzdeki haftaki Bakanlar Kuruluna gelebilir, bu hafta gelmedi."
İstanbul'daki terör saldırısında yaşamını yitiren Türk vatandaşlarının "sivil şehit" sayılıp sayılmayacağı konusunun Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, terör saldırıları ve sivil şehitlerle ilgili bir yasanın olduğunu söyledi. Kurtulmuş, bu konunun Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelmediğini belirterek, "Bu konu gündeme gelmedi. Gündeme gelir ve bu da gerekirse tartışılır." yanıtını verdi.
Bir gazetecinin, "Son terör saldırısının diğer saldırıların devamı, ancak bazı farklılıklar arz ettiğini belirttiniz. Bundan sonraki süreçte, terörle mücadele konusunda, bu farklılık arz eden saldırıya yönelik yeni bir konsept geliştirilmesi söz konusu mu? " şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, "Bugün de içeride yapılan güvenlik sunumunda, son zamanlarda önlenilen 248'e yakın saldırıdan bahsedildi. Çok sayıda saldırı, bombalı araç saldırısı, suikast gişimini gibi önlüyorsunuz ama önleyemediğiniz zaman maalesef ortaya son derece hazin, son derece vahim bir tablo çıkıyor. Dolayısıyla, güvenlik kuvvetlerimiz sadece terör saldırıları sonrasında değil, her gün 'acaba bundan sonra şu terör örgütleri, nereden ve ne şekilde saldırırlar?' diyerek, tek tek bütün güvenlik parametrelerini gözden geçiriyorlar ve ilave adımlarını atmaya çalışıyorlar.
Zor bir süreç, titizlikle çalışılıyor ve sonuç itibarıyla da bu terör örgütlerine karşı üstün gelmek için elimizden gelen her türlü gücü ortaya koyuyoruz.
Aynı şekilde Beşiktaş saldırısı, Ortaköy saldırısından sonra da 'bundan sonra farklı acaba ne tür saldırılar olur?'... Bakın, Beşiktaş'ta polis otobüsüne dışarıdan bombalı araçla saldırı oldu. Kayseri'de bambaşka bir şey. İzne çıkan askerlerin yanına gelen, başka bir araçla yapılan patlama. Rus Büyükelçi suikasti, tamamıyla farklı bir saldırı türü, tamamıyla farklı bir terör saldırısı. En son Ortaköy'deki de herhalde Bataclan saldırısına benzer, onunla paralellik arz eden ama Türkiye'de şimdiye kadar hiç karşılaşılmamış bir terör saldırısı. Dolayısıyla, bütün bunların hepsi tek tek, bütün işi bu olan yüzlerce arkadaşımız sabahtan akşama kadar bütün mesailerini veriyorlar ve en ufak bir gedik, en ufak bir açık vermemek için gayret sarfediyorlar. İnşallah, bu mücadeleye devam edeceğiz."
"Bir hafta destek vermesinler bütün örgütler çöker gider"
Bazı şeyleri 'laf olsun' diye söylemediklerini vurgulayan Kurtulmuş, "Şunu da bir kere daha çok açık söyleyeceğim. Terör örgütlerinin arkasında bulunanlar, bunlara destek verenler, bunlara lojistik destek verenler, bunlara istihbarat desteği sağlayanlar, bunlara silah desteği sağlayanlar bir hafta terör örgütlerinin arkasında durmasınlar, dünyadaki bütün terör örgütleri çöker gider. DEAŞ'ı da bunun içine koyuyorum, PKK'sını da bunun içine koyuyorum." diye konuştu.
Kurtulmuş, sadece "sahadaki üç beş baldırı çıplak militanla uğraşılmadığı" değerlendirmesinde bulunarak, bunların arkasındaki son derece süzme, son derece sofistike bir mekanizmayla mücadele edildiğini bildirdi. "Yeri geldiğinde dost gibi görünüyor, yeri geldiği zaman teröre karşı sizden daha fazla ahkam kesiyor ama bakıyorsunuz ki bir takım destekleri bu örgütlere veriyor. Onun için söyledim, 'gelin bu çifte standartlı davranışları bir kenara bırakalım.' Bizim canımız yanıyor, yüreğimiz yanıyor." diyen Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz istemezmiydik 2017'ye şen şakrak girmeyi. Herkes 2016'da o karanlık tabloları geride bırakmış olarak, neşeyle 2017'ye girmek bu milletin hakkı değil miydi? Dolayısıyla herkes samimi olsun, herkes aklını başına toplasın. Hiç kimse terör örgütlerine destek vermek gibi bir yanlışın içerisinde olmasın ve uluslararası camia teröre karşı ortak şekilde mücadele etme becerisini ortaya koysun."
"Bütün sosyal medya hesaplarını takip ediyoruz"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, hem saldırı öncesinde, yılbaşı kutlamaları üzerinden, sosyal medya üzerinden bazı mesajların verildiği, saldırının sonrasında da söz konusu terör olayının övüldüğü mesajlara şahit olunduğunun hatırlatılarak, sosyal medya ile ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin de açıklamalarda bulundu.
Bu konuda geçen hafta yaptığı konuşmasını hatırlatan Kurtulmuş, "Son derece bilinçli bir şey söyledim, fakat maalesef bazı arkadaşlar, bunu yanlış anladılar. Sosyal medya, sorumsuzca yayın yapılacak bir alan değildir. 'Sosyal medyada, terör örgütlerine destek olan, terör örgütlerinin ortaya koymaya çalıştığı amaçlara destek olanlar ayaklarını denk alsın.' dedim." diye konuştu.
Kurtulmuş, ne kadar haklı olduğunun Ortaköy saldırısında bir kez daha görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Sosyal medya, büyük bir nimettir ama sosyal medyanın milli menfaatlerimiz, kardeşliğimiz, beraberliğimiz, Türkiye'nin geleceğini daha iyi yapabileceğimiz bir alan olarak görmemiz lazım.
Beyler, oturdukları masaların üzerinden, o onu tehdit ediyor, öteki onu tehdit ediyor. O, hayat tarzı üzerinden bir şey söylüyor, öteki hayat üzerinden bir şey söylüyor. DEAŞ da tam bunu istiyor zaten. Şimdi bununla ilgili olarak çok açık söylüyorum. Bütün sosyal medya hesaplarını, provokatif olarak kullanılan bütün sosyal medya hesaplarını takip ediyoruz, takip etmeye de devam edeceğiz. Burası dingonun ahırı değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devletini, bu aziz vatanı, biz yolda bulmadık. Üç-beş tane sosyal medya trolü, bu memleketin arasına fitne fesat soksun diye de onlara seyirci kalacak değiliz. Bundan alınan olursa, alınmaya devam etsinler."
Beşiktaş, Kayseri ve Ortaköy saldırısıyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı'nın ilgili birimlerinde takibatların yapıldığını anlatan Kurtulmuş, "347 sosyal medya hesabı, son derece söylediğimiz çerçevede yani milletin arasına düşmanlık tohumları ekecek çerçevede görüldüğü için, bunlar hakkında soruşturma başlatıldı. 92 kişi hakkında da işlem yapılarak, gerekli yerlere çıkarıldılar." dedi.
Kurtulmuş, sosyal medya hesaplarına yönelik yürütülen çalışmaya ilişkin şu bilgileri verdi:
"Bu süreçlerde TAK'ın, PKK'nın, DEAŞ'ın, diğer terör örgütlerinin istedikleri şekilde sosyal medyayı kullanan bir takım içeriden ve dışarıdan yönetilen medya hesapları ile ilgili olarak da sosyal medya servis sağlayıcılarıyla çok yakın bir diyalog geliştirdik. Twitter, facebook, diğer sosyal medya hesaplarıyla youtube ile olan ilişkilerimizde bayağı bir mesafe aldık.
Sağolsunlar onlarla yapılan işbirliği sayesinde de terör örgütlerine destek sağlayan sosyal medya hesaplarının kapatılması konusunda önemli adımlar attık. Dolayısıyla, bu alan herkesin dikkatle davranması gereken bir alandır, kimse burada şuursuzca hareket etmesin. Maalesef, çok sayıda trol, çok sayıda sosyal medya fenomeni diyebileceğimiz, kasıtlı olarak bu alanı köpürtmekte ve burada düşmanlıkların önünü açacak işler yapmaktadır. Bunlar, doğru şeyler değil, bunları takip edeceğiz. Bunları yapanlardan da tabii ki mahkemeler hesap soracaktır."