Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dergiye yaptığı röportajına yönelik " Terör örgütleri ve arkasındaki yedi düvel ile sınır içi ve dışında mücadele ediliyor ve şehitler veriliyorken, ülkede yerli ve milli yapıcı yol gösterici sorumlu pozitif bir muhalefetin yokluğu üzerinde milletçe "kara kara" düşünmemizi gerektiren önemli bir problemdir" dedi. Topçu, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’la beraber olmaya, “önce vatan, millet, bayrak, devlet” demeye davet etti.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Alman Focus Dergisi’ne röportaj veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik açıklama yaptı. Terör örgütleri ile mücadelenin hızla devam ettiği şu günlerde ülkede yerli ve milli yapıcı yol gösterici sorumlu pozitif bir muhalefetin olmadığnı belirten Yalçın, Türk halkına davette bulundu.
İşte Yalçın Topçu'nun açıklaması:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alman Focus Dergisi’ne verdiği mülakatta, ‘2019’da demokrasiden yana olan bütün güçleri bir araya getireceğiz ve Erdoğan'ı iktidardan indireceğiz. Bundan kesinlikle emin olabilirsiniz. AB’nin demokrasimizi güçlendirebilecek ve Avrupa standartlarının uygulanmasına yardımcı olacak her türlü katkısı önemlidir’ ifadelerini kullanmıştır. Bu talihsiz açıklama bize ülkemizin ve milletimizin içten ve dıştan nasıl bir sarmalla karşı karşıya olduğunu anlatmaya yeterlidir. Terör örgütleri ve arkasındaki yedi düvel ile sınır içi ve dışında mücadele ediliyor ve şehitler veriliyorken, ülkede yerli ve milli yapıcı yol gösterici sorumlu pozitif bir muhalefetin yokluğu üzerinde milletçe "kara kara" düşünmemizi gerektiren önemli bir problemdir. 2019 için Kandil’e, Pensilvanya’ya, DHKP-C gibi terör örgütlerine her türlü desteği korumayı kollamayı sağlayanlara "teminat" veren gafil ve bedhahlara inat 2019 için bütün Yerli ve milli güçleri, milletin %52 oyu İle seçilerek gelmiş, Abdülhamit Han’ın Cumhuriyet tarihindeki versiyonu Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’la beraber olmaya, “önce vatan, millet, bayrak, devlet” demeye davet ediyorum.
Ortak değerlerimize sahip çıkmalıyız
Çağımızın gelişme düzeyine paralel olarak toplumlarda meydana gelen ekonomik büyüme, şehirleşmenin hızlanması, kapitalizmin bireyselliği öne çıkaran özelliği gibi nedenlerden dolayı geleneksel, yerli ve milli değerlerin bütün dünyada zayıfladığı bir süreci yaşamaktayız. Bu nedenle mutlaka korunması ve zamanın şartlarına ayak uydurarak sürekli yaşanılır kılınması gereken geleneksel yapımız, yerli ve milli kültürümüz, yaşanması ve yaşatılması şart olan önemli bir konuma sahiptir. Yedi düvel tarafından bozulmaya çalışılsa da toplumsal düzenin sağlam bir şekilde inşasında ortak değerler vurgusu ile ortak gelecek yükleminde yeniden bir araya gelmemiz gerekmektedir.
Kırılma noktalarında her zaman devleti ve milleti esas aldık
Ocak başında, nine kucağında, geleneksel, yerli ve milli değerlerle büyümüş biri olmam sebebiyle; gerek şahsi hayatımıza çerçeve çizen değerler manzumesinde, gerekse siyasi hayatımız boyunca devlet ve millet hayatı açısından önemli kırılma noktalarında her zaman devletin ve milletin bekasını esas aldık. Dik durup, doğru söyleyip, düz yürümeye gayret ettik. Herhangi bir derin veya karanlık gücün suflesine değil aziz milletimizin sesine kulak verip, sadece Hakk’ın rızası ve halkın duası için ilkeli ve köşeli değerler ile siyaset yaptık. İrademizi, aklımızı ve hatta canımızı milletimizin istiklali ve istikbali için adadık. Dürüstlük, fedakârlık, diğergamlık, cesaret, ahlak, temiz toplum, temiz siyaset, sivilleşme, demokratikleşme, özgürleşme ve kalkınma için milletimize, devletimize hizmet etmeye çalıştık.
Taşın altına tüm azalarımızla bedenimizi koyuyoruz
Şimdi mevcut siyasi atmosferde ülkemize yönelik küresel saldırı söz konusuyken çeşitli hesaplarla er meydanından kaçanlardan olmamak için taşın altına değil elimizi, tüm azalarımızla bedenimizi koyuyoruz. Derin iç ve dış güçlere değil; yerli, milli, sivil ve anadolu insanının sesi daha gür çıkmasını isteyenlere şimdi bir çağrıda bulunuyoruz. Gün birlik günüdür. Anlayış, ahlak ve hedefte bir olmak kâfidir. Öncelikle ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunan, her türlü terör ve şiddete karşı olan, içerden veya dışarıdan herhangi bir gücün vesayeti altında değil tamamen milli iradeye dayanan, bu toprakların emek, alın teri ve ruhunu içine sindirmiş, aziz milletimizin manevi değerlerini sözde değil özde benimsemiş yerli, demokrat ve reformist ilkeler çerçevesinde,”Tek Devlet, Tek Millet, Tek Vatan, Tek Bayrak” ülküsünde binlerce yıl önce dedelerimizin yaptığı gibi tek yürek, tek bilek olmaya davet ediyoruz.
Ülkenin tüm kesimlerini davet ediyoruz
• Tamamen demokratik ve sivil anlayışla, çağın düşünsel seviyesine uygun olarak milli ve manevi değerlerimizi gözeten, önce insan diyerek devleti ebed müddet, milleti esas bilen, toplumsal dinamikleri önemseyerek farklılıkları kültürel zenginlik olarak gören, yeni ve sivil bir anayasal düzen isteyenleri;
• Ekonomisi, siyaseti ve güvenliği hiçbir gücün etkisi altında olmayan, ‘Tam Bağımsız Güçlü Türkiye’ idealine ulaşmayı en büyük gaye olarak gören, ‘halka hizmet Hakk’a hizmettir’ şiarıyla yürüyen, İslam’la mecz edilmiş gerçek milliyetçilik anlayışıyla hareket edenleri;
• ‘Bize diz çöktüremezsiniz; bizi Libya, Mısır, Irak, Suriye yapamazsınız; bizi köle yapıp ezansız, bayraksız, vatansız, devletsiz bırakamazsınız; bizim medeniyet coğrafyamızda bizsiz harita belirleyemez, sınırımda bölücü terör örgütüne devlet kurdurtamazsınız’ diyenleri;
• Ülkemizin güvenlik, özgürlük ve refah meselelerini birbiriyle bağlantılı şekilde algılayıp, hâkim değil hâdim devlet anlayışıyla gerçekçi ve uygulanabilir projelerle bir an önce çözmek ve yaşanabilir, huzur içinde bir ülke ve topluma ulaşma amacını en büyük öncelik olarak görenleri;
• İşçisi, memuru, emeklisi, köylüsü, kentlisiyle vatan ve ülke sevgisini her türlü çıkarın üstünde görüp üreten, üretileni hakkaniyetli paylaşan, güçlünün değil haklının üstün olduğu zengin ve müreffeh bir Türkiye özlemi taşıyanları;
• Elitlere benzeyenler ve burjuvaziyi sevenlere inat ‘dün nasıl idiysek yarın da öyle olacağız’ tevazusu ve inancına iman edenleri, ‘hayatım da ölümüm de Rabbim içindir’ diyenleri;
• Her türlü manevi değeri sömürmeyi ve siyasi ranta çevirmeyi marifet olarak görmeyip, Anadolu insanının saflığı ve basiretiyle yürümeyi onur olarak kabul edenleri;
• İslam davasını salih bir kul olma ve ahlak davası olarak görüp her alanda adaleti hâkim kılmayı ve İslam’ın hâdimi olmayı amaç edinenleri;
• Önce vatanım, milletim, bayrağım, devletim; sonra diğerleri diyenleri,
•Türk-İslam Birliği diyerek Nizam-ı Âlem davasına gönül verenleri,
•Tam Bağımsız milli ve güçlü Büyük Türkiye’yi kurmak için yedi düvele ve onların içimizdeki Gözkaman ve Mankurt’larına karşı merhamet medeniyetinin her bir şerefli evladını Malazgirt'in, Kudüs ve Kostantinapolis fethinin Çanakkale, Sakarya ve Dumlupınar’daki Kuva-yı Milliye ruhunda bir olmaya, iri olmaya, diri olmaya, ay-yıldızlı al bayrak altında derebeyi medeniyetinin her türlü gücüne karşı millet için, ümmet için, mazlum insanlık için, Millet-i Vahide safında, yerli ve milli, içimizden birisi, birliğimizin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin teminatı, seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın safında toplanmaya davet ediyoruz. Erdoğan’ın safında olmak bir partinin safında olmak değil, Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar ve 15 Temmuz’da olduğu gibi Kuva-yı Milliye ruhunun yanında olmak olduğunun altını çiziyorum
Tam bağımsız ve güçlü Türkiye'yi tekrar ayağa kaldıracağız
Merhamet medeniyetinin bir ferdi olarak inanıyor ve iman ediyorum: Büyük Türk Milletinin asil karakterine en uygun şekilde, tam bağımsız ve güçlü Türkiye’yi tekrar ayağa kaldıracağız. Taşıdığı hüviyetten gurur duyan, sırtı pek - gözü tok nesiller yetiştirerek ecdadımızın vasiyeti ve bizim var oluş gayemiz olan Nizam-ı Âlem ülkümüze kaldığı yerden devam edeceğiz. Hiçbir şeye asla ve kat’a hayal penceresinden yaklaşmayacağız. Kalbimiz Bilal-ı Habeşi gibi inanır, bağrımız Kürşat gibi yanar, bileğimiz Ertuğrul Gazi gibi kuvvetli kalkar ve aklımız Mustafa Kemal gibi istikbale odaklanırsa gelecek bizimdir, 1 milyar 700 milyon mağdur ve mazlum kardeşimizindir. Derebeyi medeniyetinin devletleri ne yaparsa yapsın önümüzdeki asır Türk asrı olacak ve bu asırda en gür seda İslam’ın sedası olacak.