Milletlerin kaderini belirleyen, dönüştüren tarihi fırsatlar vardır. Tarihin akışını değiştiren olaylar, hamleler, sözler, mücadeleler vardır.
Bazen bu tarihi anlar, tarihi fırsatlar dost elinden gelir. Kimi zaman düşman elinden. Kimi zaman büyük bir olayla, büyük bir savaşla, büyük bir mücadeleyle gelir. kimi zaman, düşman elinden hain bir saldırıyla gelir. Örneğin 15 Temmuzdan sonra , Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu mel’un, hain kalkışma, bugün gördüğümüz nice hayırlara vesile oldu. Yarınlarda da, tahmin edebildiğimiz veya tahmin edemediğimiz birçok hayırlara vesile olacaktır. Hep birlikte şahit olacağız.
16 Nisan tarihe önemli notlar düşeceğimiz, fırsatlarla dolu bir dönüm noktasıdır. Bu kararın ne kadar önemli olduğunu, Türkiye’yi ve dünyayı gözlemleyerek doğru anlaya bilir, doğru karar verebiliriz. Osmanlının en zor döneminde Taht’a geçen Abdulhamit Han, 33 yıllık başarısını düşmanlarının söylediklerinin tersini yaparak elde etmedi mi?
Büyük mütefekkir, İmam-ı Şafi’nin şu sözü bugün çok kritik bir kararın hemen öncesinde, bize ışık tutacak, yol gösterecek, doğru karar vermemize yardımcı olacak ne güzel örnektir.
“ Düşman oklarının hedefine bakın. Onlar oklarını nereye yöneltmişlerse, o bizim için en doğru hedeftir. Şimdi bir kez daha soralım. Avrupa ve batı ülkeleri neden bizdeki seçimlerle bu kadar çok ilgileniyorlar. Neden bizim seçimlerimiz, dünyada bu kadar çok gündem oluyor. Bizi çok sevdikleri için mi? Bizim iyiliğimizi istedikleri için mi? Tabi ki değil. Tüm dünyanın Türkiye’deki referanduma göz dikmesinin tek bir nedeni var. O da “Yeni Türkiye”nin, düşmanlarını korkutan yükselişi. Bölgesinde ve dünyada etkin bir güç olma yolunda emin ve hızlı adımlarla ilerlemesidir. Peki içimizdeki ‘HAYIR’cı cephenin mantığını nasıl çözelim. Onlar güçlü bir Türkiye istemiyorlar mı? Elbette istiyorlar. Fakat bunun Tayyip Erdoğan eliyle olmasını hazmedemiyorlar. Ama maalesef aynı gemide olduğumuzu hep unutuyorlar. Çok kritik dönemlerde dahi düşman oklarıyla birlikte aynı hedefe, içerden ihanet oklarını fırlata biliyorlar. EVET bir kez daha düşman oklarına bakarak, o hedefi korumak için her şeyimizi ortaya koyabiliriz. Doğru tercihte buluna biliriz. Ya da ülke olarak çok büyük bir tarihi fırsatı kaçırarak, ülkemizi düşman oklarının hedefinde savunmasız bırakırız. Bunun için yarın tercihimiz çok önemli.
“TEK ADAM” iddiasına gelince, bu konunun kasıtlı olarak saptırıldığını, her dikkatli analiz ayırt edebilecektir. Bunun adını doğru koymak istersek şöyle diye biriz. “TEK BAŞLILIK.” Şimdi hep birlikte bir tercih yapalım. Yıllarca bu ülke çift başlılıktan çekmedi mi? Türkiye’nin hızını, enerjisini çift başlılık tüketmedi mi? 15 yıl boyunca Ak Parti iktidarı, Ahmet Nejdet SEZER’ den sonra Tayyip Erdoğan sayesinde uyum içinde ve krize fırsat vermeden yönetiyor. Asıl bu değişiklik Tayyip Erdoğan sonrası için gerekli. Türkiye, bu iki başlılığı O’nun güçlü liderliği sayesinde aşmıştır.
Türkiye’yi yeniden koalisyonlara mahkum edecek, Avrupa’nın ve batının oyuncağı haline getirecek “ESKİ TÜRKİYE’YE HAYIR” demek için elbette EVET.
Bölgesinde ve dünyada, söz sahibi güçlü bir Türkiye’ye EVET.
İMF’ye borç veren, kendi savuma sanayisini kuran, dünyanın en büyük havalimanını, köprüsünü, kendi otomobilini yapan “YENİ TÜRKİYE’YE EVET.
“DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR.”Diyerek, dünya mazlumlarının umudu olan, Türkiye’ye EVET.
Küresel şer odaklarının kucağında, tüm mukaddesatımızı ayaklar altına alan hain FETÖ ve tüm işbirlikçilerine inat, iman dolu göğsünü çelik zırhlılara siper eden, milletimiz ve en zor zamanlarımızda dualarını iliklerimize kadar yanımızda hissetiğimiz , tüm dünya mazlumlarının umudu olmuş “YENİ TÜRYE İÇİN EVET.
HAYDİ TÜRKİYEM !
Dünyayı ibretle izle,
Yalnız vicdanının sesini dinle.
"Sakın kader deme.
Kaderin üstünde bir kader vardır.
Ne yapsalar boş,
Göklerden gelen bir karar vardır."
Efradını cami' ağyarını mani' bir yazı olmuş.
Tek Devlet
Tek Millet
Cumhuriyet Icin Tabiiki Evet